29 Kasım 2012 Perşembe

Avrupa'nın en büyük demir çelik tesisi kapanacak, 20 bin kişi işsiz kalacak



İTALYA’nın güneyinde Taranto kentinde bulunan Avrupa’nın lider demir-çelik üretim tesisi Ilva’nın kapatılmasının gündeme gelmesi, ülke ekonomisine ağır darbe indirdi. Firmanın kapatılması halinde 20 bin kişi işini kaybedecek. Halihazırda ağır bir ekonomik kriz sınavından geçen İtalya, bir de demir-çelik üretiminde önemli oranda gerilemeyle karşı karşıya kalacak.
Taranto Savcılığı geçen  Mayıs ayında, kentte kanser vakalarınının genel ortalamadan yüzde 15 fazla olduğunun tespiti üzerine harekete geçti. Açılan soruşturma kapsamında yapılan tetkikler, Ilva’nın faaliyetteki 6 santralinin atmosfere yaydığı atık oranının litre başına 0.5 ila 3.5 arasında olması gerekirken 10.8 olduğunu ortaya çıkardı. Çevreye verdiği zararın 336 milyon euro’yu bulduğu tahmin edilen firmaya gerekli çevre standartlarını sağlaması için süre verildi. 
 
Firmanın bu yönde bir girişimde bulunmaması üzerine geçen Ağustos ayında Taranto Savcılığı tarafından tesislerde yapılan üğretimin bir bölümüyle ilgili Entegre Çevre İzni iptal edildi. Firma üretimini kısıtlamak zorunda kaldı. Soruşturmayı genişleten savcılık, firma yöneticilerinin telefon görüşmelerinde, Entegre Çevre İzni’ni yeniden alabilmek için politikacı ve bürokratlara rüşvet teklif ettiklerini kayıt altına alındı. Bunun üzerine önceki gün yapılan bir operasyonla IlvaYönetim Kurulu Başkan Vekili Fabio Riva, Üretim Müdürü Luigi Capogrosso, Taranto Çevre Encümeni Michele Conserva ve Kurumsal İlişkiler Sorumlusu Girolamo Archina ile 3 çalışan tutuklandı.
 
HÜKÜMET KAPATMA KARARINA KARŞI
 
Taranto’da 52 yıldan bu yana faaliyet gösteren demir-çelik üretim tesisileri 12 bin çalışanının yanı sıra 8 bin kişinin de dolaylı olarak geçimini sağlıyor. 20 bin aileyi yakından ilgilendiren süreç, yargı ile hükümeti karşı karşıya getirdi. Sektörel etkileşim de düşünüldüğünde Ilva’nın üretimini tamamen durdurmasının bedelini çalışanlar ve İtalya ekonomisinin ödeyecek olduğunu söyleyen Çevre Bakanı Corrado Clini, yargı operasyonunun hükümetin yeniden yapılandırma planını uygulamasını imkansız hale getirdiğini söyledi. Clini, "20 bin aileyi işsiz bırakmak sorumsuzluktur" derken, firmaya Entegre Çevre İzni kriterlerini oluşturması, çevre ve sağlığa yönelik riskin azaltılması için bir süre tanınıp, üretim devamlılığın sağlanması gerektiğini savundu. 
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Elsa Fornero da, 20 bin kişinin işini kaybetmesine neden olacak bir kapatma kararı yerine, çevre ve insan sağlığına yönelik koşulların iyileştirilmesinin gerekli olduğunu belirtti.Konunun Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda yeniden değerlendirmeye alınacağı belirtildi. 
 
ROMA MİTİNGİ ERTELENDİ
 
Sağlık hem de geçim riskiyle karşı karşıya olan Ilva çalışanları, seslerini hükümete duyurabilmek ve etkili bir baskı unsuru oluşturabilmek için Roma’da miting düzenleme kararı aldı. Ancak dün Taranto’daki Ilva tesislerine hasar verip, 20’si Ilva çalışanı toplam 38 kişinin yaralanmasına neden olan hortumun ardından bu mitingin ertelendiği açıklandı. Hortum sırasında kaybolan Ilva çalışanı hakkında henüz bir haber alınamadı.

27 Kasım 2012 Salı

Kongo, çiçek yağını şişeleyecek girişimcileri ülkesine bekliyor



Afrika’nın en hızlı gelişen ülkesi Kongo Cumhuriyeti, yabancı yatırımcıları ülkesine bekliyor. Çiçek yağlarını şişeleyecek bir KOBİ’nin dahi olmadığı ülkeye, ilk olarak bu sektörle adım atılabilir.
Kongo Cumhuriyeti, tarımdan ve petrolde elde ettiği gelirlerle kalkınmak istiyor. Sanayi üretiminin neredeyse hiç olmadığı ülkede, ihtiyaçların çoğu ithal edilerek karşılanıyor. Bunlardan birisi de çiçek yağları. Çünkü Kongo’da yağı şişeleyecek tek bir KOBİ dahi yok. Bunu söyleyen, Kongo Cumhuriyeti İstanbul Fahri Konsolosu Cemal Burnaz. Burnaz ile geçtiğimiz hafta TUSKON’un düzenlediği Türkiye – Kongo Ticaret ve Yatırım Forumu’nda buluştuk. İş yaşamında Fransız ortaklarıyla beraber Kongo’ya sık sık giden Burnaz’a, karşılıklı güven ilişkileri sonrası fahri konsolosluk görevi verildi. Emekli bir işadamı olarak bu görevi yürüten Burnaz, iş hayatından kopmayarak Kongo Cumhuriyeti ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi için çalışıyor.
“Kongo’da bizim Türk girişimciler ne yapabilir” diye sorduğum Cemal Burnaz sanki bu soruyu beklermişçesine “Çiçek yağı şişelesinler” diye hemen cevap verdi.  Bu konu üzerinde hayli araştırma yaptığını vurgulayan Burnaz, şunları söyledi: “Türkiye’deki KOBİ’ler, kullanmadıkları ve depoya kaldırdıkları makineleri ustalarıyla Kongo’ya götürüp imalat yapabilirler. Ben bir araştırma yaptım hatta. Çiçek yağları markalı, şişelenmiş bir şekilde Kongo’da ithal ediliyor. Çünkü bu yağları varille alıp, sonra onları şişeleyecek bir işletme yok. Nakliyede bir kere en az yüzde 30 ekstra masrafa neden oluyor. Toplamda ise yüzde 50’yi geçen bir pahalılığa neden oluyor. Bir Türk, oraya gidip eksik görülen plastik yağ şişesi üretebilir. Böyle olursa yağlar, fıçılarda dünya piyasa fiyatlarından ithal edilebilecek, markalı şişelenmiş şekilde ithal edilmeyecek. Şişeleme Kongo’da yapılacak. Bunun hesabını yaptım. Eğer Kongo’da yağ şişeleme yapılırsa, yüzde 40-50 fiyatı orada düşüyor. Bu yüzden o şişe Kongo’da çok rağbet görecektir. 30 bin euroluk bir şişeleme makinesiyle günde 10 bin şişe üretebiliyorsunuz. Türkiye’deki benzer atölyeleri gittim gezdim.”
Kongo’da yatırımların desteklenmesi diye bir kanun olduğunu ifade eden Cemal Burnaz, bu kanunda vergi, yatırım maliyetleri, elektrik ve su gibi destekler konusunda kolaylıklar olduğunu dile getirdi. Burnaz, “Özellikle KOBİ tarzı işadamlarımız orada bekleniyor. Bu işadamlarımız oraya gidip bir görsünler, dolaşsınlar. Bunu yapmadan önce de bizim konsoloslukla temasa geçsinler. Kongo’nun KOBİ Bakanlığı var ve bu bakanlık, benim Kongo’da en yakın ilişkide olduğum bakanlık. Eğer bir Türk işadamı Kongo’da iş yapmak istiyorsa, ben onu Kongo Cumhuriyeti KOBİ Bakanı’nın eline teslim edebilecek durumdayım” diye konuştu.
Cemal Burnaz’ın dediği tarzda çiçek yağı şişeleme tesisi kurabilecek onlarca KOBİ’miz olduğunu biliyoruz. Küresel krizin dünya pazarlarında yarattığı daralmaların etkisinden ancak bu tarzda yatırımlarla çıkılabilir. Kongo Cumhuriyeti bu anlamda çok önemli bir kapı olabilir. Çiçek yağında plastik şişeleme tesisi olmayan gelişen bir ülkede kim bilir daha ne eksiklikler vardır. Bu alanda atılacak bir adım, eminim başka kapıları da açacaktır.
Türk işadamlarının Kongo’da uzun vadeli düşünmesi gerektiğini dile getiren Burnaz, ”Bu noktada kastım şu: Türkiye’den ustasını veya temsilcisini oraya götürüp istihdam etmeli” dedi.
Düzenlenen forumda konuşan TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Kongo’nun yer altı ve yer üstü kaynaklarına dikkat çekerek, “Kongo Afrika’ya açılan kapıdır. Kongo ayrıca Afrika’nın kişi başı milli geliri en yüksek olan ve hızlı gelişme içerisinde olan bir ülkedir. Bizler iş dünyası olarak Kongo’ya önem veriyoruz” dedi.
Cemal Burnaz da Rızanur Meral gibi düşünüyor. “Kongo Cumhuriyeti’ni sadece orası olarak düşünmeyin. Orta Afrika’nın kapısı olarak düşünün” diyen Burnaz, Kongo Cumhuriyeti’nden çevre ülkelere ticaret yapılabileceğini vurguluyor. Burnaz, bu nedenle Kongo Cumhuriyeti’nin 4 milyonluk nüfusunun yanıltıcı olabileceğini, Orta Afrika geneli olarak olaya yaklaşılması gerektiğini belirtiyor.
Kongo Cumhuriyeti’nin gelişmesinde Türkiye önemli bir ülke olabilir. Kongo, Türkiye’ye büyük bir önem veriyor. Bu nedenle foruma Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou Nguesso, 6 bakanı ile katıldı. Cumhurbaşkanı Nguesso da Kongo Cumhuriyeti’nin çevre ülkelere bir kapı olabileceğini söyledi. Kongo Cumhuriyeti’nin iki önemli ekonomik örgüte üye olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Nguesso, CEMAK isimli örgüte özellikle dikkat çekti.
CEMAK’ın bünyesinde Gabon, Angola, Kamerun, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi Kongo’nun komşularının olduğu 10 üye ülke var. Bu ülkelerin hemen hemen hepsi gelişmeye açıklar. Kongo Cumhuriyeti’ne yapılacak yatırımla bu ülkelere de ulaşılabiliyor. Cumhurbaşkanı Nguesso, CEMAK’ın 120 milyon nüfusa sahip olduğunu söyledi. 4 milyon nüfusluk Kongo Cumhuriyeti’ne yapılacak yatırımla bu sayede 120 milyon nüfuslu bir coğrafyaya ulaşmak mümkün. Kongo Cumhuriyeti ülke gelirinin yüzde 80’i petrolden oluşuyor. Cumhurbaşkanı Nguesso, kaynakları farklılaştırmak istediklerini belirtiyor. Ülke, tarım, hayvancılık ve ormancılık alanlarında önemli bir potansiyele sahip. Ülkede 10 milyon hektar tarım arazisi var ancak bunun sadece yüzde 2’si kullanılıyor. Toprakların yarısından fazlası ise ormanlarla kaplı. Kerestecilik geliştirilmeye çalışılıyor. Ormanlar, kesilen her ağacın yerine yenisinin dikilmesi karşılığında kiraya veriliyor.
Kongo’da demir, çinko, manganez, pırlanta ve altın gibi madenler var. Bu madenlerin çıkarılması konusunda yabancı şirketlerle çalışmalar sürdürülüyor. Yer altı ve yer üstü zenginliklerine rağmen ülke sanayileşmek istiyor. Bu amaçla Başkent Brazavil’in 45 kilometre yakınında bir sanayi bölgesinin yapımı sürüyor. Atlantik Okyanusu kıyısındaki limandan iç bölgelere nakliyeyi sağlayacak kara ve demiryolları da inşa ediliyor. Bu nedenle Kongo’da inşaat sektörü de gelişmekte. Cumhurbaşkanı Denis Sassou Nguesso’nun ”Barış, istikrar ve güvenlik var” dediği Kongo’yu girişimcilerimizin gidip görmesinde yarar var. Önümüzdeki yıl Türk Hava Yolları, Kongo’ya doğrudan uçuşlara başlayacak. Bununla beraber, Kongo ile Türkiye arasındaki çifte vergilendirme de yakın zamanda kaldırılacak. Fırsatları başkaları değerlendirmeden harekete geçilmeli.

Devler Rusya'ya giderken Rus marka Sakarya'ya geldi


Rusya'ya dünya devleri büyük yatırımlar yaparken, Rus ticari araç markası Gaz, Sakarya'da üretime başladı.

İki yıl içinde Almanya'yı geçip, Avrupa'nın en büyük otomotiv pazarı olacak Rusya'ya dünya devleri büyük yatırımlar yaparken, Rus ticari araç markası Gaz, Sakarya'da üretime başladı. İlk etapta yılda 2.500 adet ticari araç üretecek montaj tesisi, ihracat da yapacak.
Rusya, Avrupa'nın en hızlı büyüyen otomobil pazarı. Bu yıl, Avrupa krizlerle boğuşurken yüzde 18'lik büyümeyle rekor kıran Rusya'da  yıl sonuna kadar  1.4 milyon adet otomobil satılması bekleniyor. 2014 yılında 3 milyon adetlik satışla Almanya'yı geçip, Avrupa'nın en büyük otomobil pazarı olacak olan Rusya, devlerin iştahını kabartıyor.

RENAULT'DAN  DEV YATIRIM
Lada'nın üreticisi AutoVAZ'ı satın alan Renault Nissan iştiraki, toplam 1 milyar dolar yatırımla Rusya'daki üretim kapasitesini yıllık 1 milyon adete çıkartıyor. VW'den Toyota'ya, Kia'dan GM'e kadar dünya devlerinin yatırımlarının odak noktasını da Rusya oluşturuyor. Üreticiler dışında başta Türk yan sanayi olmak üzere, gelişen pazardan pay kapabilmek için Rusya'da ofisler açılıyor. Ford Otosan, büyük önem verdiği Rusya pazarı için özel bir satış organizasyonu kuruyor. Dünya devlerinin gözü Rusya'dayken, bölgenin önemli ticari araç üreticisi Gaz, Adapazarı Sakarya'da kurulan montaj fabrikasında önümüzdeki hafta üretime başlıyor.

DOKUZ VERSİYONU VAR
Rus Gaz markasının Türkiye distribütörlüğünü yürüten Mersa Otomotiv'in Sakarya'daki montaj tesislerinde ilk etapta GAZelle Business modelinin pick-up olarak tek kabin kısa şasi, tek kabin uzun şasi, çift kabin kısa şasi, çift kabin uzun şasi ve 9.5 m3 hacimli panel van olmak üzere  5 ayrı model ve 9 farklı versiyonu üretilecek. Önümüzdeki yıl 2.500 adet üretim planlayan marka, iç pazar dışında ihracatı da hedefliyor.

Afrika'ya Sakarya'dan gidecek
Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük ticari araç pazarlarından biri olduğunu belirten Mersa Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Adil Gören; 'Sakarya'daki tesiste montajlanacak araçlar yurtiçi ve yurtdışı pazarlara ulaştırılacak. Kuzey Afrika ve Avrupa'yı öncelikli pazarımız olarak görüyoruz. Gaz, klasikleşen Rus malı sağlamlığı ve uygun fiyatıyla tercih ediliyor' açıklaması yaptı.

Putin gelemiyor
Putin'nin önümüzdeki hafta gerçekleşecek Türkiye  ziyareti sırasında açılması planlanan Sakarya'daki tesise, son dakika gelişmesiyle Putin gelemeyecek. Gaz Ticari Araçlar'ın Sakarya Fabrikası, Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak ve Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün de katılımıyla 2 Aralık tarihinde düzenlenecek törenle üretime başlayacak.

Fiyatlar 34 bin TL'den başlıyor
Farklı versiyonları bulunan, tümü çift tekerlekli GAZelle Business ticari araçların fiyatları 34 bin TL ile 42 bin 900 TL arasında değişiyor. Tüm versiyonlarında 2.8 lt, dört silindirli 120 beygir gücünde, Euro 4 Cummins turbo dizel motorların kullanıldığı Gaz marka araçlar, tasarımları eskise de, sağlam yapıları ve zorlu şartlarda başarıyla görev yapmalarıyla tanınıyor.

Ünlü işadamı Erol Aksoy'un iflas etti


Erol Aksoy iflas etti. Erol Aksoy kredisini ödemeyince mahkemelik oldu ve mahkeme Erol Aksoy aleyhine karar verdi.
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi Emlakbank'ın başvurusu üzerine ünlü işadamı Erol Aksoy'un iflasına karar verdi.
Bir zamanların İktisat Bankası'nın sahibi olan Erol Aksoy kredisini ödemeyince mahkemelik oldu ve mahkeme Aksoy aleyhine karar verdi.

Sabah'ın haberine göre, İktisat Bankası'nın eski sahibi ünlü işadamı Erol Aksoy mahkeme kararıyla iflas etti. İstanbul 2. Ticaret Mahkemesi Aksoy'un Emlakbank'a olan kredi borcunu ödemediği gerekçesiyle bu bankanın başvurusu üzerine iflasına karar verdi. Erol Aksoy'un iflasına sebep olan gelişmeler Emlakbank'tan 2005 yılında 1 milyon 454 bin TL'lik kredi çekmesi ile başladı.

MALLARI SATILACAK

Krediyi zamanında ödemeyen Aksoy'a icra takibi başlatıldı. İstanbul 11. İcra Müdürlüğü tarafından başlatılan takibe rağmen borcu ödememekte ısrar eden Aksoy icra takibine itiraz etti. Emlak Bankası bu itiraza karşı açtığı davayı kazanınca İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde Aksoy'un iflası istemiyle dava açıldı. Yargılamayı yapan mahkeme geçtiğimiz günlerde kararını vererek Aksoy'un iflasına hükmetti. Karara itiraz edilirken önümüzdeki süreçte Erol Aksoy'un üzerine kayıtlı mallar satılarak elde edilen gelir sırayla belirlenen alacaklılara dağıtılacak.

Bankaların faturası kabarabilir!





Bankaların anlaşmalı olarak kredi faiz oranlarını belirledikleri iddiası nedeniyle Rekabet Kurumu soruşturma başlatmıştı. Soruşturmanın sonucunda bankalara kesilecek cezanın daha katmerli olacağı konuşuluyor.
Sabah'ın haberine göre, Rekabet Kurumu'nun anlaşarak kredi faiz oranlarını belirledikleri iddiasıyla 12 bankaya açtığı soruşturmada sona yaklaşılırken fatura da kabardı. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 57. maddesi anlaşmalı olarak rekabeti engelleyen ve hakim durumu kötüye kullanan kişi ve kurumları yarattıkları durumdan mağdur olan kişilerin zararını tazmine mecbur ediyor. Yani bankalar, haklarında rekabeti engelledikleri kararı verilirse vatandaşa yaşattıkları faiz zararlarının tamamını tazminat olarak ödeyecek. Yasa, bankalara mağdur ettikleri tüm vatandaş ve şirketlerin uğradıkları zarar ya da bu durumdan kuruluşların elde ettikleri haksız karın üç katı oranında tazminat öngörüyor. Bankalar 2011'de yaklaşık 160 milyar TL tüketici ve konut kredisi kullandırdı. 12.3 milyon kişinin kullandığı bu kredilerde bankaların anlaşmalı olarak faizleri bir puan yüksek tutması en az 1.6 milyar TL fazla faiz geliri elde edildiği anlamına geliyor. Kanuna göre, 1 puanlık anlaşmalı faiz artımı tespit edilirse, kredi kullananlara uğrattıkları 1.6 milyar TL zararın üç katı kadar yani 4.8 milyar TL tazminat cezası gelebilir.
HERKES DAVA AÇABİLİR
Rekabet Kurumu'nun soruşturma sonrasında vereceği karar İdare Mahkemesi tarafından incelendikten sonra süreç başlayacak. Kararın kapsadığı dönem içinde kredi kullanan tüm gerçek ve tüzel kişiler dava açacaklar.


26 Kasım 2012 Pazartesi

35. Sokak Ocak 2013'te teslim



Akşan Yapı tarafından hayata geçirilen, İzmir’de inşaatı devam eden Türkiye’nin en büyük çelik
konut projesi 35. Sokak’ta ilk teslimler, Ocak 2013'te gerçekleşecek.
ntvmsnbc
Güncelleme: 16:28 TSİ 27 Ekim. 2012 Cumartesi
Türkiye’nin BREEAM sertifikalı ilk ve tek konut projesi olan 35. Sokak’ta ilk etabın teslimi, 2013 Ocak ayı
sonunda gerçekleşecek. 555 adet konutu içeren 35. Sokak’ta; 1+1 bahçeli evler, 2+1 daireler, 2+1
bahçe dubleksleri, 3+1 sıra evler, 3+1 bahçe dubleksleri ve 4+1 avlulu evler olmak üzere toplam 6 tip
konut seçeneği bulunuyor. Konut seçeneklerinin metrekare büyüklükleri ise 81 m² ile 272 m² arasında
değişiyor.
Bahçeli evleri, 2 km boyunca uzanan tek bir sokak üzerinde sıralanan 35. Sokak, daire fiyatına bahçeli
konut sahibi olma fırsatı sunuyor. Projede, bahçeli konut fiyatları 199 bin TL’den başlıyor.
Uluslararası yeşil bina sertifikası BREEAM’e sahip ilk ve tek konut projesi 35. Sokak’ta, yapısal çelik
sisteminin avantajları ile Türkiye’de ilk defa kullanılan solar elektrik enerjisi sistemiyle yılda 400 bin kWh
elektrik üreterek 290 ton daha az karbon salımı gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
Ayrıca proje evlerinde kullanılacak yüksek verimli ısıtma ve soğutma sistemi (hava kaynaklı ısı pompası)
sayesinde de her yıl 376 bin kWh elektrik tasarrufu sağlanarak 272 ağaç kurtarılması planlanıyor.
95 dönüm yeşil alana sahip 35. Sokak'ta, 1350 m² spor merkezi, basketbol sahası, tenis kortu, fitness
salonu, spa salonu, Türk hamamı, sauna, yürüyüş ve bisiklet parkurları, iki adet açık yarı olimpik havuz,
bir adet yarı kapalı yarı olimpik havuz, kreş, kütüphane, organik sebze ve meyve bahçeleri manavı
bulunuyor.
35. Sokak, dünyada depreme karşı en güvenilir yapı sistemi olan yapısal çelik sistemi ile inşa ediliyor. Bu
sistem ile kullanıcılara ısı, ses, nem, gün ışığı gibi alanlarda yüksek yapı fiziği imkanı sunuluyor. Diğer
yapı sistemlerine göre çok daha uzun ömürlü olan yapısal çelik sistemi aynı zamanda kolonsuz ve kirişsiz
tasarım, iç mimari ve dekorasyon raha

24 Kasım 2012 Cumartesi

Satamıyoruz!



Kiğılı, Mudo, Desa ve Hotiç 2013’e endişeli giriyor


AVMSonra Oku

Perakendenin önemli yerli oyuncularındanKiğılı,MudoDesa ve Hotiç 2013’e endişeli giriyor. Dün İstanbul’da düzenlenen 15’inci Deri Zirvesi’nde bir araya geldiğimiz KiğılıYönetimKurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, “Hazır giyim sektörü iyiye gitmiyor. Herkes benimgibi açıklıkla söylemese de sektörde bir gaz sıkışması var. Patlamalar olabilir. 2013 alarmveriyor” dedi.

KARAMSAR KONUŞTUİyi gitmeyenmağazalar kapanmazsa sıkıntının artacağına dikkat çeken Kiğılı, şöyle devametti: “Tatsız, kötü bir yıl bizi bekliyor. Herkes finansmanla büyüdü. Bankaların sektöre bakışında da değişimvar. Satışlar düşüyor. İthalat vergisinden sonra maliyet arttı. İç piyasada kapasite gücü eskisi gibi değil. 12 ay indirimvar. Keşke satış artsa. Artık arzu ettiğimiz fiyata mallarımızı satmamız da mümkün değil.” İnsanların artık her satılanı almadığını ifade edenMudo Yönetim Kurulu BaşkanıMustafa Taviloğlu da “2012 o kadar kötü geçti ki, 2013’ü kötü geçirme lüksümüz yok. Dersini almayan çok zorlanacak ama ben iyimserim” diye konuştu.

Taviloğlu, artık ucuz satma imkânları olmadığını, sadece fiyatı düşürmenin yetmediğini, rekabetin çok arttığını belirtti. Desa YönetimKurulu BaşkanıMelih Çelet ise sektördeki arz fazlalığına dikkat çekerek, “Tüketicinin geliri ise aynı oranda artmadı. Pasta aynı; dilimler inceldi. Kârsızlık ve maliyetler artıyor” ifadesini kullandı. Hotiç YönetimKurulu BaşkanıMehmetHotiç de artık perakendede 4 sezon olmadığına, 5’inci bir sezon oluştuğuna vurgu yaptı. Hotiç, “Yazdan sonbahara geçemiyoruz.Mağazaya bot,mont konuluyor ama hava güzel. En iyi iş yapılan eylül-kasımdöneminde kazanmayacaksak ne zaman kazanacağız?” dedi.

ZEHİR YERLİ MARKAYA YÖNELTTİ
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Cem Negrin, Greenpeace’in araştırması sonucu ünlü yabancı giyim markalarının ürünlerinde zehirli maddeler tespit edilmesinin ardından İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) ile iç piyasada denetime başlayacaklarını açıkladı. Negrin, “Bu rapordaki 10 yabancı marka ve 10 Türk markanın ülkede üretilen örneklerini İTKİB’in Ekoteks Laboratuvarı’na ve 3 ayrı yere göndereceğiz. Durumu görüp sorun varsa önlem alalım” dedi. Roman’ın sahibi Turgut Toplusoy, Greenpeace raporu sonrası satışlarının arttığını belirterek, şöyle konuştu: “Bir günde satışımız yüzde 20-30 arttı. Yağmur da etkili olmuştur. Bence bir yandan da tüketici yerli markaya kaçtı. Bizim işimize gelen bir durum oluştu yani.”

Girişimciler, Artık Şirketini 1 Dakikada İnternetten Kurabiliyor!

Şirket kurmak isteyenler kendilerine tanımlanan numara ile internetten 1 dakikada işlemlerini yapabilecek.
 Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın geliştirdiği “MERSİS” projesi sayesinde şirket kurmak isteyenler kendilerine tanımlanan numara ile internetten 1 dakikada işlemlerini yapacak.
Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) hakkında, Konya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın düzenlendiği 12. Anadolu Odaları Eğitim Semineri’nde mali müşavirlere bilgi veren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü İsmail Yücel, işlemlerin nasıl yürüyeceğini anlattı.
Özel Bir Numara Verilecek
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun en önemli düzenlemelerinden birinin elektronik ortamda işlem yapabilmeye imkan sağladığını hatırlatan Yücel, MERSİS’in Merkezi Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) projesinin bir örneği olduğunu söyledi. Yücel, ilgili bütün kurumlar arasında mutabakat sağlanarak vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası gibi benzersiz 16 haneli numarayla sisteme bağlanarak şirket kuruluş işlemi, şube kuruluşu, tasfiye, terkin, ana sözleşme değişikliği yapabileceğini belirtti.
Sistem Üzerinden Sözleşme Hazırlanıyor
MERSİS’in pilot bölge seçilen Mersin’de 1.5 yıldır uygulandığını, 1 hafta önce İzmir’de uygulama başlandığını, Kasım ayında Ankara ve İstanbul’da, yılbaşında ülke genelinde hayata geçeceğini ifade eden Yücel, “Ofisinizden sisteme giriyorsunuz, kimlik doğrulama işlemini yapıyorsunuz. Şirketinizi kuruyorsunuz, ortaklarınızın kimlik bilgilerini sisteme yazıyorsunuz. Sistem üzerinden ana sözleşmeyi hazırlıyorsunuz. Yeni TTK bu programda uygulanıyor hata yapmanız mümkün değil. Elektronik ortamda noter onayına gidiyor. Elektronik imza ile noter onaylıyor. Ticaret Sicil Müdürü onaylayarak tuşa basınca şirket kurulmuş olacak. İlgili vergi dairesinin ekranında bu bilgiler görünecek ve gerçek vergi numarası ile mükellefliği tesis edilecek. Kuruluş giderleri online olarak ödenecek. 2004 yılında yapımına başlanan projenin tamamlanması için 2007 yılında işlemler hızlandırıldı ve yoğun şekilde sürüyor. Projenin uygulamaya alındığı gün, şirketlerin kuruluş ve değişiklik işlemleri elektronik ortamda yapılacak. Türkiye’deki şirket verilerinin yüzde 80 oranında sisteme aktarımı sağlandı. Yapılan işlemler Ticaret Sicil Gazetesinde elektronik ortamda online olarak yayınlanacak” dedi.
Yücel, şirketlerle ilgili bilgi almak isteyen diğer resmi kurumların 1 dakika içinde sistemden bütün bilgilere sahip olacağını, büyük bir zaman tasarrufunun da sağlanacağını sözlerine ekledi.
1 Ocak 2013 İtibariyle Uygulama Başlıyor
1 Ocak 2013 tarihi itibariyle yeni şirket kuruluş işlemleri ve bu şirketlerin değişiklik işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirilecek. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile devreye giren bilişim uygulamaları kapsamında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan MERSİS projesi 1 Ocak 2013 tarihinde tüm Türkiye’de uygulamaya geçecek. Ticaret sicil işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirileceği MERSİS ile manuel olarak tutulan ticaret sicil bilgileri merkezi bir veri tabanına taşınacak.
MERSİS’in önceki adının Merkezi Tüzel Kişilik Bilgi Sistemi olduğunu ama bu ismin projenin kapsamını tam olarak karşılamaması sebebiyle Merkezi Sicil Kayıt Sistemi olarak değiştirildiğini belirten Yücel, “Bu projede ticaret sicil kapsamındaki bütün işletmeler tekil, anahtar, benzersiz bir numarayla takip edilecek. Vatandaş İsmail Bey’in TC kimlik numarası olduğu gibi işletmelerin de tekil, benzersiz bir anahtar numarası olacak” diye konuştu.
MERSİS İle Neler Değişecek?
  • 1 Ocak 2013′ten itibaren yeni şirket kuruluş işlemleri ile bu şirketlerin değişiklik işlemleri elektronik ortamda MERSİS üzerinden gerçekleştirilecek.
  • Türkiye’deki ticaret sicil müdürlüklerinin eski kayıtlarının 1 Ocak 2013′e kadar uygulamaya dahil edilmesi hedefleniyor.
  • Mersin’de bir yılı aşkın bir süredir devam eden pilot uygulama kısa bir süre önce İzmir, Samsun ve Denizli’de de uygulanmaya başladı.
  • MERSİS’in yazılımı sayesinde ticaret sicil müdürlüklerinin birbirlerinden farklı uygulamaları arasında birlik sağlanacak.
  • Projenin, İçişleri Bakanlığı Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile entegrasyonu bulunuyor.
  • Vakıflara ve derneklere de sistem üzerinden birer benzersiz numara verilecek.
  • Şirketin ortakları, yetkilileri ve sermaye yapısına ilişkin ticaret sicilinde aleni olarak ulaşılabilen bilgilere MERSİS ile Türkiye’nin her yerinden vatandaşlar elektronik ortamda anlık erişim sağlayabilecek. Nitelikli bilgilerin kullanımı kamu kurumları açısından mümkün olacak.
  • Proje kapsamında oluşturulan ticaret sicil veri tabanının eş değeri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde de kurulacak.
Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) hakkında çok daha fazla bilgi için mersis.gumrukticaret.gov.tradresini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca konuyla ilgili İTO duyurusu da ilginizi çekebilir.

"AVM'ler tüm sektörlere zarar veriyor"


ANKARA - Türkiye Esnaf ve Sanatkarları konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, alışveriş merkezlerinin tüm sektörlere zarar verdiğini belirtti.

     Palandöken, yazılı açıklamasında, AVM'lerin ve içinde yer alan hipermarketlerin, kuralsız bir şekilde çoğaldıkça fiyatları istedikleri gibi belirlediklerini, bu nedenle küçük esnaf ve sanatkarın bitme noktasına geldiğini ifade etti. Bu durumdan hem esnafın hem de tüketicinin zarar gördüğünü savunan Palandöken, çevredeki esnafın dükkanını kapatması halinde perakende piyasasında rekabet kalmayacağını, üreticiden 1 liraya alınan malın, tüketiciye 10 liradan satılacağını kaydetti.
     Alışveriş merkezi sayısının bugün 300'ü aştığını, 81 ilin 52'sinde AVM bulunduğunu belirten Palandöken, tekstil'den mobilyaya, beyaz eşyadan gıdaya, kozmetikten ayakkabıcılık sektörüne kadar AVM'lerden memnun olan sektör olmadığını savundu.
     Esnaf ve sanatkarın piyasada dengeleri oluşturduğunu ifade eden Palandöken, şunları kaydetti:
     "Hipermarketler ise gondol, raf bedelleri hatta o bölümde çalışanların maaşlarının bile yerli üreticilere yüklediği bir pazarlama anlayışı ile çalışıyorlar. Tüketiciye kolay ulaşım gücünü kullanarak üreticiden çok düşük fiyata aldığı ürün parasını geç ödeyerek, kendi markasını kullanarak fason ürettirdiği ürünleri ön plana çıkararak haksız rekabet uygular. Aynı kuzu postuna bürünmüş kurt misali, perakendecilik yaparken üretici rolüne de bürünür. Şimdi büyük sermaye discount (ucuzcu) market piyasasına büyük yatırım yapmaktadır. Şuan 7 milyar dolar büyüklüğe sahip ucuzcu market piyasasında 10 bin market bulunmaktadır. 3 yıl içinde 5 bin yeni market açılmasının planlanması mahalle esnafını daha da zora sokacaktır."
     Perakende Yasasının bir an evvel çıkmasını beklediklerini belirten Palandöken, yurt dışında kuralları konmuş piyasalarda büyüyemeyen ünlü Avrupalı AVM markalarının, büyümek için Türkiye'yi seçtiklerini belirtti.

1 trilyon Euro’luk fiyasko



Uzunca süredir krizle yatıp krizle kalkan Avrupa Birliği’nin (AB), 2014-2020 bütçesini belirlemek için düzenlediği zirve 27 üye ülkenin “ulusal çıkarlar savaşına” dönüştü.
 1 trilyon euro düzeyindeki bütçe konusunda Brüksel’e derin görüş ayrılıklarıyla gelen Birlik ülkeleri arasında ciddi ve geleneksel çizgileri zorlayan kamplaşmalar yaşandı. Tüm çabalara rağmen üye ülkeler pozisyonlarından taviz vermeyince zirve herhangi bir anlaşma sağlanmadan sona erdirildi.
Önceki gün 13 saat süren ön görüşmelerin ardından 3 saat gecikmeyle başlayan ve resmi oturumu sadece 45 dakika sürdükten sonra 12 saat ara verilen zirve, kemer sıkma taraftarı olan ülkelerle Avrupa Birliği’nin yönünü büyüme ve istihdama çevirmek isteyen ülkeler arasında kıran kırana pazarlıklara ev sahipliği yaptı.

Veto tehdidi gölgesinde
Veto tehditlerinin gölgesinde geçen zirvenin günah keçisi ise önerilen bütçede kesinti üzerine kesinti talep eden İngiltere Başbakanı David Cameron oldu.
“Üye ülkeler evlerinde kemer sıkıyorsa AB de buna uymalı” tezini işleyerek önerilen bütçe taslağında yaklaşık 100 milyar euro seviyesine varan ek kesinti talep eden, AB kurumlarında çalışanların maaşlarında ve emeklilik ödemelerinde indirime gidilmesini isteyen ve ülkesinin Birlik bütçesine yaptığı katkıdan geri ödenen 3.6 milyar euro’ya dokunulmasına kesinlikle karşı çıkan Cameron, bu kez eskisi kadar yalnız değildi. İstekler yüzde 100 paralellik içermese de Almanya, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Avusturya gibi ülkeler kemer sıkma konusunda İngiltere’nin yanında yer aldı.
‘Komediyle trajedi arası!’
Zirvede, İngiltere’nin karşısındaki kampın başını ise bir yandan ortak tarım politikası çerçevesinde kendisine yapılan yüklü ödemeyi garanti altına almaya çalışırken diğer yandan da kemer sıkmanın abartılmamasını isteyen Fransa çekti. Paris’e en önemli destek ise İtalya ve İspanya’dan geldi.
Zirveye katılan AB diplomatlarının “Komediyle trajedi arasında gidip gelen bir zirve oldu” sözleriyle değerlendirdikleri toplantıdan sonuç çıkmaması her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. AB liderlerinin yeni bir bütçede uzlaşıya varmak için zamanı var. Bütçe konusunun 2013’ün ilk aylarında düzenlenecek yeni bir zirvede masaya yatırılması öngörülüyor.

23 Kasım 2012 Cuma

Türk İş Dünyasının En Prestijli Ödülleri Sahiplerini Buldu




20. Ulusal Kalite Başarı Ödüllerini İşletmelerde; BOYTAŞ, İSTİKBAL ve PETKİM, Kamu’da; Şanlıurfa ve Tarsus Belediyeleri kazandı.

 Bu yıl 20’incisi düzenlenen ‘Ulusal Kalite Ödül Töreni’nde Büyük Ölçekli İşletmeler Kategorisi’nde Petkim Petrokimya, Büyük Ölçekli İşletmelerin Operasyonel Birim Kategorisi’nde Boytaş ve İstikbal, Kamu Yönetimi ve Hizmetleri Kategorisi’nde ise Şanlıurfa Belediyesi ve Tarsus Belediyesi Ulusal Kalite Başarı Ödülleri’nin sahibi oldular.

Türk iş dünyasının en prestijli ödülleri 21 Kasım’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen Ulusal Kalite Ödül Töreni’nde sahiplerini buldu. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), tarafından bu yıl 20’ncisi düzenlenen ‘Ulusal Kalite Ödülü Töreni’nde Büyük Ölçekli İşletmeler Kategorisi’nde Petkim Petrokimya, Büyük Ölçekli İşletmelerin Operasyonel Birim Kategorisi’nde Boytaş ve İstikbal, Kamu Yönetimi ve Hizmetleri Kategorisi’nde ise Şanlıurfa Belediyesi ve Tarsus Belediyesi Ulusal Kalite Başarı Ödülleri’ni kazandılar.

10 Şubat – 13 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen ödül sürecinde 5’i işletme 5’i ise kamu kurumu olmak üzere 10 başvurunun yapıldığı Ulusal Kalite Ödülü’nde 9 katılımcı finale kaldı. 108 değerlendiricinin özverili çalışmaları neticesinde sonuca ulaşılan Ulusal Kalite Ödülü’nde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin başkanlığında 7 jüri üyesi görev aldı. Ulusal Kalite Ödülleri’nin, kalite alanındaki Türkiye’nin en büyük ve itibarlı kalite etkinliği olduğunu belirten Kalite Ödülü Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Durman işletme ve kamu kurumları başvurularının birlikte değerlendirildiğini ve değerlendirmede referans alınan EFQM Mükemmellik Modeli’ndeki tanım ve kavramların güncellendiğini ve günümüzün eğilimleri ile daha da güçlendirildiğini ifade etti. Ayrıca Mükemmellik Modeli’nin 2010 sürümünün kurumların beklentilerini daha yüksek oranda karşıladığını ve çalışmalarına daha fazla katma değer sağladığını belirten Prof. Dr. Mehmet Durman, “Türkiye’de kalite kültürünün artmasında ve toplam kalite yönetim felsefesinin yaygınlaşmasında Ulusal Kalite Ödülleri önemli rol oynamakta. Ulusal Kalite Ödülü’nü almak için 20 yıl içerisinde 246 kuruluş başvurmuş ve bu yıla kadar 40 Başarı, 27 Büyük, 5 Mükemmellikte Süreklilik ödülü olmak üzere toplam 72 ödül verildi” dedi

Türkiye’de faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların, 1996 yılından itibaren Avrupa’nın kurumsal mükemmellik konusunda en saygın ödülü olan “EFQM Mükemmellik Ödülü” sürecinde de büyük başarı gösterdiklerini bildiren Prof. Dr. Mehmet Durman, “Bugüne kadar 8’i Büyük Ödül ve 12’si Başarı Ödülü olmak üzere toplam 20 kurum ve kuruluşumuz EFQM Mükemmellik Ödülü kazanmış ve Avrupa’daki örnek başarıları ile hepimiz için gurur kaynağı oldu” dedi

Ödül Süreci

Başvuran kuruluşların başvuru dosyaları Haziran-Eylül 2012 döneminde değerlendirme ekipleri tarafından incelenmiş, değerlendirme sonuçları Kalite Ödülü Yürütme Kurulu’na sunuldu. Kalite Ödülü Yürütme Kurulu yaptığı inceleme sonunda, başvuranlar arasından finalist olan kurum ve kuruluşlara saha ziyaretleri yapılmasına karar verildi.

Değerlendirme ekiplerinin Eylül - Ekim aylarında yaptıkları saha ziyaretlerinde, EFQM Mükemmellik Modeli ve RADAR kriterlerinin 2010 sürümü referans alınmış olup değerlendirme sonuçları puanlanarak rapor haline getirildi.

Akademisyenler ve Mükemmellik Modeli’ni uygulayan kurum ve kuruluşların üst düzey yöneticilerden oluşan Ulusal Kalite Ödülü Jürisi, 13 Kasım 2012 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Köşk’ünde toplanarak değerlendirme sonuçlarını incelemiş ve ödül verilecek kuruluşları belirlendi.


KalDer

Merkezi İstanbul’da bulunan KalDer, Ankara, İzmir, Bursa ve Eskişehir’de kurduğu şubeler ile kalite bilincinin yurt çapında yayılmasına öncülük ediyor. 1998 yılında Ulusal Kalite Hareketini başlatan KalDer, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM)’ nın Ulusal İşbirliği Ortağı, 2006 yılından itibaren ise Amerika Kalite Derneği (ASQ) ile işbirliğini başlattı ve aynı zamanda Orta Doğu Kalite Organizasyonu’nun (MEQA) kurucu üyesi oldu. KalDer’in ana faaliyetleri arasında Ulusal Kalite Ödülü, kalite ve yönetim alanındaki eğitimleri, Kalite Kongresi ve Kamu Kalite Sempozyumu, Kıyaslama çalışmaları ve Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi çalışması sayılabilir.

21 Kasım 2012 Çarşamba

​Hedef iyi bir iş bulmak değil, iyi bir iş kurmak olmalı


​Hedef iyi bir iş bulmak değil, iyi bir iş kurmak olmalı

15.11.2012 / İstanbul
​Global Girişimcilik Haftası’nda yılın girişimcilik ödülü TEPAV’a verildi. Ödül töreninin de yapıldığı “Geleceğin Gücü Girişimciler Forumu”nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, iyi bir iş bulma değil, iyi bir iş kurmayı hedef gösterdiklerini belirtirken, “Bizim sermayemiz de, petrolümüz de girişimci ruhumuz” ifadesini kullandı.


TOBB liderliğinde; TOBB Genç Girişimciler Kurulu, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu ve Gate Türkiye evsahipliğinde, Vodafone’nun ana desteğinde organize edilen Geleceğin Gücü Girişimciler Forumu İstanbul Lütfi Kırdar Spor Salonu’nda gerçekleştirildi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada girişimciliğin önemine dikkat çekti. Girişimciliğin en önemli moda haline geldiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin en büyük sermayesinin insanlarının girişimci ruhu olduğunu dile getirdi. TOBB Başkanı, “30 yıl önce Türkiye ne Suudi Arabistan’dı ne Yunanistan’dı. İkisi de bizim üstümüzdeydi. Bugün iki ülkeyi üst üste koyun ancak bir Türkiye ediyor. Bunun nedeni girişimcilerimiz. Geldiğimiz nokta yeterli mi? Maalesef hayır. İyi bir iş bulma hedefini değil, iyi bir iş kurma hedefini gösteriyoruz” dedi

-Türkiye’nin en büyük kadın örgütünü kurduk

Türkiye’nin en büyük kadın ve genç girişimciler kurullarını kurduklarından söz eden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Türkiye’de 5 bin kadın 5 bin genç girişimcimiz TOBB çatısı altında örgütlenmiş durumda. Artık herkes geleceğin girişimcilikte olduğunu anlamış durumda. Benim en büyük üzüntüm, gelecekte kadın ve erkek girişimci sayısını eşitlememiz lazım.
Kadınlarımızı kızlarımızı muhakkak girişimci olmaya heveslendirmemiz lazım. Anadolu’da kızlarımızla ilgili anlayış, iyi bir eğitim alsınlar, iyi bir koca bulsunlar sonra evinde otursunlar. Biz hepimiz israf haram kültüründen geliyoruz. Kızlarımızı evde oturtarak, kıt kaynaklarımızı israf edemeyiz.
Bir Müslüman kimi örnek alır? Peygamber Efendimizi. Peki neden örnek almıyoruz? Peygamber efendimizin eşi Hz. Hatice Mekke’nin en büyük tüccarıydı. Hem onu örnek alıyoruz deyip ağagenç kızlarımızı ticaretin içine sokmuyorsak bunda bir yanlış var.”

-Girişimci üniversite; TOBB ETÜ

Girişimci bir üniversite kurmak amacıyla TOBB ETÜ’yü kurduklarını bildiren Hisarcıklıoğlu, üniversite bünyesinde inovasyonu ve icat çıkarmayı özendirmek amacıyla Üniversite bünyesinde bir garaj kurduklarını ifade etti. 
Yurt dışındaki Türk girişimcileri biraraya toplayarak Türk diasporasını oluşturduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, son 10 yılda girişimciliğin boyutlarının değiştiğini anlattı.

-Oyunun kurallarını internet değiştirdi

Rekabet şartlarının da değiştiğinin üzerinde duran TOBB Başkanı şunları söyledi: “Ne komşunuz ne şehir, rakibiniz artık bütün dünya. Bu hem avantaj hem dezavantaj. Avantajı şu; dünyanın her tarafına mal satabilirsiniz. Oyunun kurallarını internet değiştirdi. Artık dünya parmağınızın ucunda. Gelişmenin sınırı yok. Girişimci olabilmenin en kestirme yolu icat çıkarma.
Devir icat çıkarma devri. İcat çıkarmadan zengin olabilmek, mümkün değil. Yeni fikirlerin ortaya çıkması için hayal etmek lazım. Girişimci insan hayal etmeli. Tek özgür olduğunuz alan hayaliniz. Hayalinizi okuyacak makine daha icat edilmedi. Hayal gücü bilgiden önemli. Hayal gücü olmasa insan uzaya gidebilir miydi?
Sadece hayal de yetmez. Hayallerinizi hedefe çevirmeniz lazım. Uçurumları küçük adımlarla geçemezsiniz. Hedefiniz büyük olmalı. Bir düşünür ağaca çıkmak istiyorsan, yıldızlara gitmeyi hedefle diyor.
Rahmetli Özal Türkiye’ye 10 milyon turist gelecek dediği zaman herkes buna imkansız, olamaz dedi. Karikatürler çizildi. 10 milyonu yakaladık da 32 milyon turiste geldi.
Dünya turizminde 6’ıncı sıradayız şimdi. Bunu girişimcilerimiz yaptı. Turizmden yılda 30 milyar dolar para kazanıyoruz. Hedef olmadan motivasyonu sağlayamazsınız.”

-Eski köye yeni adet

"Genç girişimcilere eski köye yeni adet getirmeleri önerisinde bulunan Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: ”Kim eski köye yeni adet getirirse başarılı olur. Her sabah işinize giderken, dün dünde kaldı, bugün yeni şeyler yapmamız lazım demeniz lazım. Artık sermayeye de ihtiyaç kalmadı. 1000 dolarlık laptop sermaye haleni geldi. Bu işin sihirli sözcüklerinden bir tanesi de yenilikçilik. Bunlar da yetmez. Ne iş yaparsanız yapın markalaşmak zorundasınız. Çok para kazanmanın yolu markalaşmaktan geçiyor.
Her şeyi ben yapacağım. Ben sahip olacağım anlayışını bırakın. Bizim kültürümüzde güzel bir söz var. İki kişi iyi ortaksa üçüncüsü benim diyor. Paylaşabilmeyi bilmek lazım. Paylaşmadan bir şey olmaz. Yeni nesli kurtarmak istiyorsanız mutlaka çocuklarınızı ortaklık yapacak şekilde yetiştirin.
Bir önemli nokta da çok çalışmak. Çalışmadan bütün bunların olması mümkün değil. Hem gezeyim. Hem eğleneyim, hem gezeyim hem de çok kazanıp başarılı olayım yok. Ben böyle bir dünya bulamadım. Çalışmadan başarılı olamazsınız.
Sakın ha sakın yılgınlığa umutsuzluğa da düşmeyin. Kaybetmekten korkmayın. Kaybetmeden, kaybetmemeyi öğrenemezsiniz. Bir önemli nokta da şu: Eğer bir hata zinciri görüyorsanız, bunu kinsanlarda değil, sistemde arayın. Akıllı insanlar sistemle, akılsızlar insanlarla uğraşır.”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Uluslararası Girişimcilik Merkezi’nin açılışında emeği geçen herkese de teşekkür etti.

-Yılın girişimcilik ödülü TEPAV’a verildi.

Konuşmaların ardından Yılın Girişimciler Ödül Töreni’ne geçildi. Girişimciliğin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması alanında yaptığı başarılı çalışmalarından ötürü yılın girişimcilik ödülü TEPAV’a verildi.

Çeke güven gelmezse ticaretin çarkları zorlanır

19.10.2012 / Ankara

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, karşılıksız çıkan çek oranının son üç yılın en yüksek seviyesinde olduğunu, çeke güven gelmezse ticaretin çarklarının daha da zorlanacağını belirterek, ''Çek sicili kontrol sistemi reel sektöre SMS yoluyla açılsın. Dürüst müteşebbis mağdur olmasın'' dedi.​

Hisarcıklıoğlu, Anadolu Ajansı’na yaptığı değerlendirmede bu yılın 9 aylık döneminde karşılıksız çek sayısının geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 49 arttığını, yine bu dönemde piyasadaki çeklerin karşılıksız çıkma oranının geçen yıl yüzde 2,6 iken, bu yıl yüzde 4,3'e yükseldiğini kaydetti.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, mahkemeler tarafından yasaklama kararı alınan çek adetlerinde de ciddi bir artış olduğuna işaret ederek, geçen yılın tamamında bu rakamın 48 bin adet iken, bu yılın 9 ayında 338 bine ulaştığını bildirdi. Ancak bu artışta yeni düzenleme sonrasında karşılıksız çek keşidecilerine verilen yasaklama kararlarına ilişkin sürecin hızlanmış olmasının da etkisi olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:

''2012 yılında karşılıksız çek miktarındaki hızlı artışın iki nedeni var. İlk olarak karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılmasının ardından yeni bir kontrol mekanizması kurulamadı. Reel sektörün beklentisi, Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) faaliyete geçmesiyle birlikte çek kabul edecek müteşebbisin, çek keşidecisinin geçmiş çek ödeme bilgilerini görebilmesiydi. Böylece çeki kabul edip etmeme kararını hangi riski aldığını bilerek verebilmesini sağlanacaktı.
Nisan ayında faaliyete geçen bu sistem ile müşterinin kredi hesaplarıyla ilgili pozitif ya da negatif ödeme performansı bilgileri bankalar arasında paylaşılmaktadır. Bu güzel bir gelişme olmakla birlikte bu sistem reel sektöre tamamen kapalı. Karşılıksız çek sayısındaki artışın ikinci nedeniyse, bu yılın ilk yarısına ilişkin büyüme rakamlarında da görüldüğü üzere iç piyasada yaşanan durgunluktur. Yurt içi tüketim yılın ilk yarısında geçen senenin aynı dönemine göre reel olarak binde 2 azaldı. Benzer şekilde özel sektörün makine ve teçhizat yatırımı harcamaları da reel olarak yüzde 5,9 geriledi.''

Hisarcıklıoğlu, sonuç olarak çekte yeni bir kontrol mekanizmasının devreye alınmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, piyasada çarkın işlemesi için çekin çok önemli bir işlev gördüğünü, ancak karşılıksız çeke uygulanan hapis cezasının kalkmasının ardından çek sisteminin güvenilirliğini artıracak bir mekanizmanın hala hayata geçirilmediğini ifade etti.

-''Çeke olan itibar azaldı''-

Bu yüzden çeke olan itibarın azaldığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, ''Şimdi riskli-risksiz ayrımı kalmadı. Herkes diğerine şüpheyle bakıyor. Bugünlerde piyasada vadeli çekin yerine bankaların ticari kredi kartı kullanımı artıyor. Ancak bunlar birbirinin yerine ikame edilecek şeyler değil. Kaldı ki, çekten beklenen hareketi oraya yükleyemezsiniz. Çekte yaşanan sıkıntılar konusunda Anadolu'dan her gün e-postalar ve telefonlar geliyor'' diye konuştu.

M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bürokratların, çeke ilişkin rakamların henüz çok kötü noktalara ulaşmadığını, çekini ödemeyenlerin hep aynı şirketler olduğunu o yüzden izlemede kaldıklarını vurguladıklarını aktararak, ''Ancak bir şeyi unutuyorlar. Ekonomide beklentiler ve algılar çok önemlidir. Kaldı ki rakamlar da ortada. Karşılıksız çıkan çek oranı son 3 yılın en yüksek seviyesine ulaştı'' dedi.

Çeke güven gelmezse ticaretin çarklarının daha da zor döneceğini, piyasada çeke olan güvenin azalacağını ve ekonomik aktivitenin bundan olumsuz etkileneceğini anlatan Hisarcıklıoğlu, 2012 yılında ikinci çeyreğinden itibaren çek kullanımındaki azalmanın göze çarptığını söyledi.

Hisarcıklıoğlu, 2011 yılı ile karşılaştırıldığında Bankalararası Takas Odalarına ibraz edilen çek tutarının 2012 yılının ilk çeyreğinde yüzde 5 artmışken, ikinci çeyrekte yüzde 3 azaldığını, üçüncü çeyrekte ise yüzde 2 düştüğünü bildirdi.

-''Çek sistemine güven gelmezse ekonominin büyüme temposu yavaşlayacak''-

''Çeke itibarı yeniden kazandırılmalıdır'' diyen Hisarcıklıoğlu, kendilerinin zamanında ilgili bakanlara ve Bankalar Birliği'ne bir çağrı yaptıklarını, tacirlerin birbirinin kredi/çek geçmişini görebilecekleri bir sistem kurulmasını önerdiklerini hatırlattı.

Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti:
''Mesela cep telefonları üzerinden SMS yoluyla çek keşide eden kişinin bilgileri, çek keşidecinin onayı ile çeki alacak kişinin telefonuna gönderebilir. Böyle bir sistem çeke yeniden güven getirir, çek alan kişi, hangi riski aldığını bilerek çek kabul eder. Böylece çeke güven artar. Karşılıksız çek miktarındaki artış iç piyasadaki durgunluk ve çekin itibar kaybından kaynaklanıyor. Ama olmadı. Bankalar Birliği kendi mekanizmasını kurmayı tercih etti. Kurulan sistemde ciddi bürokrasi var ve sonuç almak zaman alıyor. Oysa ticaret hızlı davranmayı gerektirir. Karşı tarafın çek geçmişini o gün hatta o saat içinde görebilmeliyiz. Bizim önerdiğimiz sistem sms üzerinden işleyecek ve bunu sağlayacaktı.''

Çek sistemine güven gelmezse çek kullanımındaki sıkıntının artacağını ve bu durumun ticareti ve ekonominin büyüme temposunu beklenenden daha fazla yavaşlatacağına işaret eden Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak önerdikleri çek sicili kontrol sisteminin biran önce hayata geçirilmesini beklediklerini, böylece çek alacak kişinin hangi riski aldığını bilerek çeki kabul edeceğini, dürüst müteşebbislerin ise mağdur olmayacağını kaydetti.

Özel Hastanede Fark Ödemeye Son



Tamamlayıcı sağlık sigortası SGK’lılar için düzenlenmiş, özel hastanelerden aldıkları hizmetler için fark ödemelerinin önüne geçecek yeni bir, özel sağlık sigortası düzenlemesidir. Destekleyici sağlık sigortası olarak da geçmektedir. Özel hastanede fark ödemeye son verecek bu uygulama ile SGK’lıların özel hastanelerde alacakları hizmetlerin bir kısmı SGK tarafından, geri kalan kısmı ise tamamlayıcı sağlık sigortası tarafından karşılanacak.
Tamamlayıcı sağlık sigortası isteğe bağlı özel bir sigorta türü olup, özel sağlık sigortası teminatlarına ek olarak SGK tarafından ödenecek teminatları ifade etmektedir.
Tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamında sigortalılara verilen hizmetler şunlardır:
a) SGK tarafından finansmanı sağlanmayan sağlık hizmetleri (estetik girişimler, akupunktur gibi alternatif tedaviler vs.),
b) Özel hastanelere ödenen ilave ücretler,
c) Konaklama, otel ücreti gibi hastadan alınabilecek tutarlar,
d) Sağlık hizmet sunucusu ile sigorta şirketi arasında yapılabilecek
anlaşmaya göre, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları üzerinde kalan
tutarlar tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamında değerlendirilebilecektir.
Tamamlayıcı sağlık sigortasından faydalanmak için özel sağlık sigortası yapan sigorta şirketlerine başvurmak yeterlidir. .
Bu sigorta, özel sağlık sigortalarından farklı olarak, sadece SGK’lılar içindir ve sadece Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamı dışında kalan sağlık hizmetlerini kapsamaktadır.
Daha açık ifade etmek gerekirse: SGK ile sözleşmeli bir sağlık kuruluşundan alınan hizmetler için ek bir bedel gerektiğinde veya hastalar daha iyi koşullarda bakım ve hizmet talep ettiğinde, oluşan ücret farkı, tamamlayıcı sağlık sigortası tarafından karşılanacaktır. Böyle bir durumda Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları limitinde kalan harcamalar SGK tarafından karşılanırken, ortaya çıkabilecek ek ücretler – mevzuatta belirtilen durumlar dahilinde – özel sağlık sigortasına ait “tamamlayıcı sağlık sigortası” tarafından ödenecektir.
Tamamlayıcı sağlık sigortasında önemli bir detay ise hasta katılım payının değişmeyecek olmasıdır. Bu düzenleme hasta katılım payının haricindeki harcamalar için geçerli olacaktır.
Ayrıca muayene ücretleri de tamamlayıcı sağlık sigortası teminatları dışında tutulmuştur.
Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Teminatları Nelerdir?
Özel sigorta poliçelerinde olduğu gibi tamamlayıcı sağlık sigortasında da ayakta ve yatarak tedavi teminatları ayrı ayrı belirtilmiştir.
Yatarak Tedavilerde:
Sigortanın başlangıç tarihinden sonra gerçekleşen rahatsızlıklarda uygulanan tedavinin tıbben gerekli olması ve doktorun bu nedeni ayrıntılı olarak raporunda belirtmesi şartıyla;
• Dahili ve/veya cerrahi yatışları,
• Sigortalının hayati bir tehlikeye neden olabilecek acil sağlık durum giderleri,
• Küçük müdahaleler
yatarak tedavi kapsamında ele alınır ve özel ve genel şartlara uygun olarak ödenir. Yatarak tedavi teminatı tek başına satın alınabilmektedir.
Ayakta Tedavilerde:
Sigorta başlama tarihinden sonra gerçekleşen rahatsızlıklara ilişkin doktor muayene, tahlil, radyoloji, modern teşhis yöntemleri, fizik tedavi ve rehabilitasyon giderleri ayakta tedavi kapsamında değerlendirilmektedir.
• Ayakta tedavi teminatı poliçe kullanımı boyunca 6 defa ile sınırlıdır. 6 adedi geçen ayakta tedaviler için teminat verilmemektedir.
• Her bir muayene işlemi ve bununla ilişkili olan tanı işlemleri 1 kez olarak değerlendirilmektedir.
• Doktor muayenesi ve buna bağlı tanı işlemlerinin tümünün aynı kurumda yapılması SGK tarafından şart koşulmuştur.
Tamamlayıcı Sağlık Sigortasının Prim Ödemeleri
18- 60 yaş arasındaki çalışan veya bağlı SGK’lılar tamamlayıcı sağlık sigortasından faydalanabilmektedirler. Bu kişiler arzu ettikleri takdirde bakmakla yükümlü oldukları kişiler için de ayrıca sigorta yaptırabilmektedirler.
Prim hesaplaması ise şöyle yapılmaktadır:
• Poliçe primi sigorta başlangıç tarihindeki yaş temel alınmaktadır.
• Sigorta priminin ne şekilde, hangi vade ve tutarlarda ödeneceği başvuru formu ve poliçe üzerinde belirtilecektir.
Sigortalı, prim ödemelerinin tamamını poliçe üzerinde yazılı ödeme planı doğrultusunda kredi kartı ile
yapabilecektir. Kredi kartı dışındaki ödeme şekilleri kabul edilmemektedir.
• Poliçe primi sigortalının aktif SGK mensubu çalışan veya eş/çocuk olması durumuna göre belirlenmektedir.
• Poliçe primi İstanbul ve İstanbul harici iller olarak sınıflandırılmıştır.
Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Hangi Hastanelerde Geçerli?
Türkiye’de ilk kez uygulanan bu sigorta türü, Mapfre Sigorta ve Medical Park Hastaneler Grubu iş birliği ile SGK’lı hastalara sunulmaya başlanmıştır.

Ben Almadım Devri bitiyor



Kayıtlı Elektronik Posta projesi kapsamında, kamu kurumlarınca yapılan tebligatlar e-posta yoluyla sahibine ulaştırılacak.

PTT Genel Müdürü Osman Tural, elektronik posta adreslerini kayıtlı hale getirerek, yasal tebligatların gönderildiğini ve okunup okunmadığını belgeleyecek ''Kayıtlı Elektronik Posta'' projesinin altyapısının hazır olduğunu, projenin hayata geçirilmesi için yasal düzenlemenin beklendiğini bildirdi.

Osman Tural, sistemin, kamu kurumlarınca yapılan tebligattan, ticaret hayatındaki yazışmalara kadar bir çok kolaylığı beraberinde getireceğini belirtti.

Sistemin, ''ben o tebligatı, yazıyı almadım, o iletiyi ben göndermedim'' devrini sonlandıracağını dile getiren Tural, sistemin, ''kayıtlı e-posta adresine dayandığını'' söyledi. 

20 Kasım 2012 Salı

Karamehmet’i üç projede batırdım


Dünyada 123 ülkede kutlanan Global Girişimcilik Haftası kapsamında düzenlenen g3 Girişimcilik Forumu’nda, 1250 genç girişimci ve girişimci adayı, Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Brightwell Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas ve Koton Yönetim Kurulu Eş Başkanı Gülden Yılmaz gibi isimlerle bir araya geldi.
ALPHAN MANAS
Karamehmet’i üç projede batırdım
“YENİ Sektörlere İlk Adım” paneli’nde konuşan Brightwell Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas, pek çok girişimcilik projesinde zarar ettiğini söyledi. Kömür gazlaştırma işinde 8 milyon dolar zarar ettiklerini, elektrikli otomobil işinde Rus mafyasıyla başının belaya girdiğini belirten Manas şöyle konuştu: “Patronum Mehmet Emin Karamehmet’i 3 projede batırdım, 20 milyon dolar zarar etti. En son 4’üncü projede iddaa ile kâra geçirdim, hâlâ da oradan para kazanıyor. Barkod işi o kadar kötü gitti ki neredeyse ağlıyordum. Daha sonra bakanlık ilaçlara barkod zorunluluğu getirdi, biz acayip para kazandık. Benim olayım yaratıp, çıkmak, operasyonda olmamalıyım. Beni cezalandırmak isterseniz Pegasus’a CEO yapın.”
GÜLDEN YILMAZ
İyi üzümden kötü şarap gibi iyi fikirle batmak da mümkün
KOTON’un kurucusu Gülden Yılmaz ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Şarap için ‘Kötü üzümden iyi şarap yapamazsınız ama iyi üzümden kötü şarap yapmak mümkündür’ denir. Girişimcilikte de bu böyle. Kötü bir fikirden başarı gelmez ama iyi bir fikirle batmak da mümkün. İyi fikri doğru uygulamak çok önemli. Hatta fikirden de önemlisi bu fikrin müşterisi var mı?”
SERPİL TİMURAY
Girişimcilikte OECD’nin yarısına bile yetişemiyoruz
ÜLKEDEKİ girişimciliğin yüzde 1 seviyesinde artmasının, o ülkenin gayrisafi yıllık hasılasına ekonomisine yüzde 0.8’lik büyüme olarak yansıdığına dikkat çeken Vodafone CEO’su Serpil Timuray “Türkiye’de girişimcilik yüzde 3-5 arasında değişirken OECD ülkelerinde bu oran yüzde 11-18 oranında. Ancak Türkiye, yine de kendi işini kurma eğilimi bakımından çoğu Avrupa ülkesinin önünde. Türkiye’nin girişimcilik ruhuna dayalı bir modelle büyümesi gerekiyor” dedi.
ERHAN ERKUT
Yatırımcı sana sadece bir dakika veriyor
ÖZYEĞİN Üniversitesi Rektörü Erhan Erkut, girişimci adaylarına şu önerilerde bulundu: “Yatırımcı fikre bakmıyor; sana bakıyor. Sen bu işi yapabilir misin? Sana bir dakika veriyor. İkna edersen, 4 dakika daha veriyor. İş planı önemli ama kimse onu okumuyor. Yapabilir misin diye sana bakıyor.”
Yemeksepeti’nin kurucusu Nevzat Aydın ise, “Eğer sabit bir işte çalışmaya devam ederken fikrinize yatırımcı arıyorsanız, zor bulursunuz. Bu fikre inanmadığınızı ve risk almadığınızı gösterir” dedi.
Demet Cengiz/Aslan Batur/Hürriyet

T.C. Kimlik Kartları Geliyor



‘Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi’ çalışmaları devam ediyor. Pilot uygulaması yapılan bu kartta biyometrik veri olarak ‘parmak izi’ yer aldı. Pilot uygulamada 220 bin Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı dağıtıldı.
Kimlik kartının ülke geneline yaygınlaştırılmasına yönelik yürütülen hazırlık çalışmaları kapsamında, pilot uygulamada elde edilen sonuçlar İçişleri Bakanlığı tarafından değerlendirildi. Yaygınlaştırma ihalesi yapıldı ve 16 Mayıs 2012 tarihinde işe başlandı. Proje ile “10 yıllık kullanım ömrüne sahip, polikarbon materyalden oluşan, temaslı ve temassız çip içeren ve uluslararası standartlara uygun, en gelişmiş güvenlik öğelerini içinde barındıran” bir kimlik kartının üretilip vatandaşlara dağıtılması hedefleniyor. Kimlik kartlarının 2013 yılından itibaren 3-4 yıl içerisinde tüm vatandaşlara dağıtılması öngörülüyor. Proje ile şu yöneliklerin getirilmesi hedefleniyor:
Kimlik kartı ile vatandaş farklı belge, kart vb. taşımak durumunda kalmadan kimlik doğrulaması yapılabilecek. T.C. Kimlik No uygulamasında olduğu gibi tek kart-tek şifre dönemine geçilecek. Sahtecilikten kaynaklanan vatandaş mağduriyeti önlenecek.
e-Devlet kapsamında sunulan hizmetlere, internetin bulunduğu her yerden (ev, iş yeri vb.) kimlik kartı ile erişilebilecek. Kimlik kartı seyahat belgesi olarak kullanılabilecek. Kimlik Kartı, elektronik imza olarak kullanılabilecek. Kimlik kartı, kamu kurumlarının vatandaşa yönelik sunacakları hizmetlerde elektronik iş süreçlerini destekleyerek bürokrasiyi azaltacak. Kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin hak sahipliği denetimi kolay ve güvenli bir şekilde yapılacak. Yetersiz kişi doğrulamasından kaynaklanan usulsüzlük, yolsuzluk ve mali kayıplar (sosyal güvenlik, sağlık, sigorta, bankacılık vb.) asgariye inecek. Sağlayacağı güvenli kişi doğrulaması nedeniyle e-Devlet hizmetlerinin niteliği ve sayısı artacak.
(cumhuriyet)

19 Kasım 2012 Pazartesi

İTO: Tek çalışanlı işyeri bile hekim istihdam edecek



İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, birçok maddesi 1 Ocak 2013’te yürürlüğe girecek 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bir ve iki yıllık kademeli geçiş sürecinin ardından, tek çalışanlı işletmelere bile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdamı yükümlülüğü getirilmesinin ciddi sıkıntılara sebep olacağını kaydetti.

İTO’dan yapılan açıklamaya göre, çalışma mevzuatının fazla istihdamı desteklemek yerine, tabiri caizse cezalandırıldığını belirten Yalçıntaş, “Bugün bir işletmede istihdam 50 kişiyi bulunca engelli, avukat, çevre görevlisi, enerji yöneticisi, stajyer gibi ilave istihdam zorunlulukları doğuyor. Böyle olunca da, o işletmenin istihdam sayısı bazen 60’ı bile bulabiliyor. Şimdi bunlara bir de iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi eklenecek. İstihdam artık altından kalkılabilecek bir yük olmaktan çıkıyor” dedi.
 

16 Kasım 2012 Cuma

Konut almak isteyenlere müjde




16 Kasım 2012 Cuma  07:46
Fitch'in kredi notumuzu artırmasının ardından bankalarda da faizlerde düşüş trendine girildi. Zaman'ın haberine göre, Türkiye’nin kredi notunun artırılmasının ardından faizlerdeki düşüş süreci hız kazandı. Gösterge faizinin tarihinin en düşük seviyesi olan yüzde 6,27’yi görmesi ile birlikte gözler ticari, konut ve taşıt kredilerine çevrildi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ticari kredilerin önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde tek haneyi göreceği değerlendirmesinde bulunmasına rağmen bu oran kredibilitesi yüksek olan büyük şirketler için şimdiden görülmeye başladı. Bankacılar, 2012’nin son ayında ve önümüzdeki yılın ilk çeyreğinden itibaren ticarinin yanı sıra olumsuzluk yaşanmaması halinde konut kredisi faizlerinde de tek haneli oranları bekliyor. İhtiyaç kredilerinde ise takip oranındaki yükseklik ve teminat problemi nedeniyle hızlı bir düşüş beklenmiyor. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, ev kredilerinde tek hanenin görülmeye yakın olduğunu belirterek, “Şu anda 0,79-0,82 bandı konuşuluyor. Bir miktar daha aşağı inmesi halinde tek haneli rakamlar görülebilir.” dedi. Çok hızlı olmamakla birlikte aşağı yönlü gidişin devam edeceği görüşünü savunan Ateş, kredilerdeki düşüşün mevduat faizlerinin paralel düşmesi ile de ilgili olduğunu belirterek, bireysel kredilerde kısa vadede tek haneli faiz oranları beklemediğini kaydetti.
Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin de son iki aydır faizlerin eğiliminin aşağı yönlü olduğuna dikkat çekerek, kredi not artırımının etkisinin önümüzdeki dönemde görüleceğini söyledi. Faiz oranlarında aşağı yönlü bir gidiş olduğunu dile getiren Keskin, “Son iki aydır bu durum var. Tek haneye doğru gidiş var. En yakın olan konut kredileri.” diye konuştu. Merkez Bankası verilerine göre 19 Ekim tarihi itibarıyla ticari kredilerin ağırlıklı ortalaması yüzde 13,47. Aynı oran konut kredilerinde yüzde 11,24. İhtiyaç kredilerinde ise yüzde 16,3. Bizim Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Uğur Konuk bugün itibarıyla kredibilitesi büyük şirketler için faizlerin tek haneli rakamlara düşebildiğini aktardı. Konuk, “2013 yılının ilk çeyreğinden itibaren de ticari kredilerde tek haneyi yaygınlaşarak görebiliriz. Bütün dünya faizsiz bir ortama gidiyor. Türkiye’de de tek haneli oranlar görülebilir.” şeklinde konuştu.
Odeabank Ekonomik Araştırmalar Müdürü İnanç Sözer de “Ticari kredi faizlerinde tek haneyi görebilecek ekonomik koşul olursa konutta da tek hane olabilir. İhtiyaç kredilerinde ise faizler yüksek kalır. Çünkü arkasında teminatı olmayan takip oranı yüksek bu krediler. Bankalar için de riskli. Tek haneli seviyeleri yakın dönemde görmez.” değerlendirmesinde bulundu.


Sayfa Adresi: http://www.finansgundem.com/haber/Konut-almak-isteyenlere-mujde/112607