29 Nisan 2013 Pazartesi

KFC ve Pizza Hut satıldı!

Yum! Restaurants International, Türkiye'deki KFC ve Pizza Hut'ı Süzer Grubu'ndan satın aldı.



Yum! Restaurants International, Türkiye'deki KFC ve Pizza Hut'ı franchise iş ortağı Süzer Grubu'ndan satın aldı. Süzer Grubu her iki markayı 1988 yılından bu yana Turkent çatısı altında işletmekteydi. Yum! Brands!, KFC ve Pizza Hut Ülke Genel Müdürü olarak Sabir Sami'yi atadı. 
Bu açıklamayla satışa ve atamaya ilişkin yaklaşık bir yıldır devam eden söylentiler resmiyet kazanmış oldu. 
Yum! Restaurants International CEO'su Micky Pant, "Türkiye hızla büyüyen ve gelişen bir pazar. Yum! bugüne dek yürüttüğü tüm çalışmalarda olduğu gibi, bu satın almayla birlikte Türkiye'ye olan güvenini ve bu pazara verdiği önemi ortaya koyuyor. Aynı zamanda bu satın alma, yüksek büyüme hızına ve yüksek getiriye sahip işletmelerdeki mülkiyet payımızı artırmaya yönelik stratejimizi daha da ileri götürüyor ve gelişen pazarlardaki liderliğimizi pekiştiriyor. 75 milyon nüfusa sahip sanayileşmiş bir ülke olan Türkiye'de Yum! bugün itibariyle toplamda 106 restoran (KFC 65, Pizza Hut 41 restoran) işletiyor" dedi. 
Genel Müdür, Sabir Sami oldu
Micky Pant, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçtiğimiz dört yıl boyunca Kanada'da markalarımızın Genel Müdürlüğünü yürüten Sabir Sami, satın almanın ardından Türkiye'deki KFC ve Pizza Hut'ın Ülke Genel Müdürlüğüne atandı. Sabir Sami, Türkiye'de KFC ve Pizza Hut markalarının tüm operasyon, pazarlama, eğitim ve idari süreçlerinin yönetimini üstlenmiş bulunuyor. Kariyeri boyunca üstlendiği görevlerde büyümeyi sağlayacak stratejik kararlar almaya yönelik başarısını defalarca kanıtlamış bulunan Sabir Sami, markalarımızı Türkiye'de de önemli oranda geliştirecek ve daha da yaygınlaştıracaktır."
KFC ve Pizza Hut Ülke Genel Müdürü Sabir Sami, "KFC Türkiye ve Pizza Hut Türkiye'nin bugün ulaştığı başarılı noktayı Yum! Brands çatısı altında bir diğer boyuta taşıyacağız" dedi. Sabir Sami sözlerini şöyle sürdürdü: "KFC Türkiye ve Pizza Hut Türkiye için geleceğe yönelik en önemli amaç, kesintisiz büyümeyi devam ettirmek ve yeni restoranlarla hizmet ağımızı genişletmektir. Tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte sektörümüzde lider oyuncu olmayı ve küresel çapta kabul görecek başarıları hayata geçirmeyi hedefliyoruz."
Dünyanın en büyük restoran firması
Louisville, Kentucky merkezli Yum! Brands Inc., 125'in üzerinde ülkede faaliyet gösteren 39.000'i aşkın sistem restoranı ile dünyanın en büyük restoran firması. 2011 senesinde Fortune 500 listesinde 213'üncü sırada yer alan Yum!, 2012 yılında 13 milyar ABD dolarının üzerinde gelir elde etti. Firmanın restoran markaları olan KFC, Pizza Hut ve Taco Bell tavuk, pizza ve Meksika yemeği kategorilerinde dünyada lider konumda bulunuyor. Yum! Brands, ABD dışında yılın her günü beşin üzerinde yeni restoran açarak uluslararası perakendenin gelişimi alanında lider konuma sahip.

Sahte sitelere dikkat!

Dünya çapında bilinen birçok markanın sahte web sitelerini üreten saldırganlar sistemlere sızarak veri çalmayı hedefliyor. 



Bu markalar arasında Türkiye'de de faaliyetlerde bulunan Remax, Paypal, Visa, Citibank ve Mastercard da yer alıyor. Bununla birlikte Turkcell, THY gibi yerel şirketlerden gönderilmiş gibi duran e-postalar da kullanıcıları hedef alıyor.   Artık saldırganlar mobil cihazlar üzerinden de ulaşılan sahte ödeme adresleri yaratıyor. Mobil cihazlarda web sitelerini gezen kullanıcılar genelde bu sitelerin adreslerini görmedikleri için sahte adreslerden pek de korunamıyor. Bu nedenle güvenlik yazılımlarına mobil cihazlarda daha da fazla ihtiyaç duyuluyor. Sosyal medya gibi araçlar nedeniyle kişisel verilere daha kolay ulaşan saldırganlar, kişiselleştirilmiş e-postalarla kullanıcıları sahte web sitelerine yönlendirmeye çalışıyor. Bu sahte web sitelerinden kaçınmak için yapılması gerekenleri Trend Micro 5 adımda özetliyor:
Sık Kullandığınız Siteleri Kaydedin 
Sıklıkla ziyaret ettiğiniz siteleri, yer imleri (bookmarks) arasına ekleyin ve buradan seçerek siteye gidin. Zira arama motorlarındaki sonuçlar sahte sitelere yönlenmenize sebep olabilir. Arama motoru yerine adres çubuğuna gideceğiniz sitenin url'sini yazmak da sizi sahte sitelerden korur. 
E-Posta İle Gelen Şüpheli Tekliflere Kanmayın
İstenmeyen e-postaların birçoğunda inanılmaz indirimler ve özel teklifler öne çıkarılıyor. Bu e-postalar kullanıcıları ya sahte sitelere yönlendiriyor ya da içinde bulunan zararlı yazılımı sisteme sokmaya çalışıyor. Saldırganlar son dönmede tanınmış büyük şirketlerden adınıza özel gönderilmiş gibi gösterilen e-postalarla bilgi almaya çalışıyor. Fatura bildirimi, hesap özeti veya uçak bileti olarak gele bu e-postalardaki linkler sahte sitelere yönlendirme yapıyor.  
Büyük Vaatli Reklamlara İtibar Etmeyin 
İstenmeyen mesajlar ya da çevrimiçi reklamlar kullanıcıların aklını çelmek için abartılı teklifler sunabiliyor. Örneğin, “Bedava iPad kazanmak için tıklayın” gibi inanılmaz teklifleri görmezden gelin.
Ödeme Sitelerinin Adreslerini 2 Kere Gözden Geçirin
Kullanıcıların doğrudan parasını çalmak isteyen saldırganlar, özellikle ödeme sistemlerinin sahte web sitelerini oluşturarak kredi kartı bilgilerini çalmayı amaçlıyor.
Güncel Güvenlik Yazılımı Kullanın
Sahte alışveriş sitelerini engelleyen bir güvenlik yazılımıyla veri hırsızlığından korunabilirsiniz.

İlişik Kesme

http://egemetropolgazetesi.com/ gazetesi ile bugünden itibaren bir bağlantım kalmamıştır.
Yazılarımı http://turkish-dailynews.com/TurkishDailyNews.html ve
http://www.demokratklup.com/yazar.asp?yaziID=200 'den takip edebilirsiniz.
Saygılarımla
Muzaffer DÖNMEZ


Mossad sitesindeki şok Türkiye analizi!

http://www.demokratklup.com/yazar.asp?yaziID=200

Times: Türkiye'den ayrılan 1500 PKK'lı Suriye'de savaşıyor


Akil Adamlara duyurulur:

katranı kaynattım olmadı şeker, cinsini şeyettiğim cinsine çeker diye boşuna dememiş neyzen usta MUZAFFER dÖNMEZ


Suriye’deki Kürt kadınlarının Esad rejimine karşı silahlandığı belirtilirken Türkiye’den ayrılan 1 500’den fazla “PKK savaşçısının" Kürt bölgelerini korumak için Suriye’ye girdiği de öne sürülüyor.

İngiliz Times gazetesi, Suriye’deki Kürt kadın militanlarına dikkat çektiği geniş haberine “Sakallı İslamcılar, kendilerini Ruken adlı komutanın idaresindeki kadın birliklerle aynı safta savaşırken buluyor” ifadesiyle girdi. Gazete, muhabiri Anthony Loyd’un Halep’in Şeyh Maksud mahallesinde, duvarlarında Abdullah Öcalan’ın posterlerinin bulunduğu bir kuaför salonunda buluştuğu 27 yaşındaki Ruken’in, Halep’te 40 Suriyeli Kürt kadından oluşan birliğin başında olduğunu yazıyor.
"PKK'YA KATILIM PATLADI"
Aristo ve Nietzshe okuduğu belirtilen ve ilk defa birini geçen ay Rus yapımı bir tüfekle öldürdüğü belirtilen Ruken için gazete, "Türkiye’deki PKK ile bağlantılı milis grubu olarak tarif ettiği Halk Savunma Birlikleri YPG üyesi" olduğunu, YPG üyelerinden çoğunun da PKK lideri Abdullah Öcalan’a bağlı olduğunu belirtiyor.

BBCTürkçe tarafından yansıtılan haberde, Mart sonuna kadar daha tarafsız bir çizgi izleyen YPG’nin Şam rejimine bağlı birlikle Şeyh Maksud bölgesinde beş gün boyunca çatıştığına dikkat çektikten sonra YPG ile bir dönem Suriye’nin kuzeyinde çatışan ve daha sonra anlaşma imzalayan Özgür Suriye Ordusu savaşçılarının bazıları için “başı açık” kadınlarla aynı safta yer almanın şaşırtıcı olduğu yorumunu yapıyor.

Suriyeli Kürt kadınların komutanı Ruken ise bu yoruma şu cevabı veriyor: “İslamcı savaşçılar arasında kadınların savaşamayacağı veya kendilerini güçle ifade etmemeleri gerektiği algısı var. Kalaşnikof öldürmek için, ben de öldürdüm. Özgür Suriye Ordusu benim böyle savaştığımı görünce önce inanamadılar, ama artık bana biraz da olsa saygı gösteriyorlar.” -“BİR ELİNDE DERGİ, BİR ELİNDE TELSİZ”- Siyah üniforması içinde, bir elinde dergi, bir elinde telsiz olan genç kadın için “Suriyeli bir isyancıdan çok, Güney Amerikalı bir devrimciye benziyor” ifadesini kullanıldığı haberde, Suriyeli Kürtlerin siyasi olarak kendi aralarında ayrıştığı, bazı grupların Türkiye’deki PKK’ya yakın olduğunu bazılarının da Kuzey Irak’ta Kürdistan Demokrat Parti destekçisi olduğu belirtirken de “Çoğu, devrimden özerk bir Kürt yönetiminin doğmasını istiyor” denildi. Gazeteye göre, bu özellikleri, kendilerini İslamcı bir devlet kurma arayışındaki Özgür Suriye Ordusu’ndan ayıran bir özellik oluşturuyor. -YPG’NİN REJİMLE ARASI TÜRKİYE-PKK GÖRÜŞMELERİ YÜZÜNDEN AÇIK- Gazeteye konuşan YPG komutanları da, rejimle aralarının açılmasını, Türkiye’nin PKK ile yürüttüğü barış görüşmelerinin neden olduğu güven kaybına bağlıyor.

Haberde, Irak’taki hükümet kaynaklarının, bin 500’den fazla PKK savaşçısının Türkiye’nin güneyinden ayrılıp, Kürt bölgelerini korumak için Suriye’ye girdiğine dair öne sürdükleri iddialara da yer veriliyor. Times’a konuşan YPG'nin güvenlikten sorumlu yetkilisi Halis Afrin, “Suriye rejimi, Öcalan ve Ankara arasındaki görüşmelerin sonucu olarak tüm Orta Doğu’nun değiştiğini görüyor. Bizim büyüyen gücümüzden korktukları için bize saldırmaya başladılar” şeklinde konuştu. (ANKA)(CN/HF)

Putin in Duma'daki konuşması




 
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 4 Şubat 2013 tarihinde, Duma’da (Rusya Parlamentosu) Rusya'daki azınlıklarla ilgili gerginlik hakkında bir konuşma yaptı.
Dedi ki:
 
RUSYA'DA RUSLAR YAŞAR!
Herhangi bir azınlık, Rusya'da çalışmak ve yiyip içip yaşamak istiyorsa “RUSÇA” konuşmalı ve RUS YASALARINA saygılı olmalıdır.
Yok, eğer Şeriat hukukunu tercih ediyorlarsa, o yasaların geçerli olduğu ülkelere gitmelerini tavsiye ederiz.
Rusya’nın azınlıklara ihtiyacı yoktur.
Azınlıklar Rusya’ya muhtaçtır ve ”ayrımcılık” için ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, yasalarımızı değiştirmeyeceğiz ve onlara “ÖZEL AYRIMCILIK” tanımayacağız.
Bir ULUS olarak hayatta kalmak istiyorsak, Amerika, İngiltere, Hollanda ve Fransa tarihlerinden daha iyi dersler çıkarmalıyız.
 
Rus gelenek ve görenekleri, azınlıkların ilkel ve eksik kültürleriyle uyumlu değildir. Bu onurlu “Yasama Organı”  (DUMA) yeni yasalar çıkarmayı düşünüyorsa bu azınlıkların “RUS OLMADIKLARINI” dikkate alarak, öncelikle “ULUSAL ÇIKARLARI” göz önünde tutmalıdır! "
 
Duma'daki politikacılar Putin’i tam beş dakika süreyle ayakta alkışladı. . . . .
Bizim liderlerimizin bunu söyleyebilecek ................?!'i niye yok!!!
 
 

27 Nisan 2013 Cumartesi

Desteğinizi Bekliyoruz!

https://www.change.org/tr/kampanyalar/t%C3%BCrk-milletine-%C3%A7a%C4%9Fri-yeni-anayasa-%C3%A7ali%C5%9Fmalari-i%C3%A7in-izmir-den-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9F-hakki

Mossad sitesindeki şok Türkiye analizi!


http://www.internethaber.com/mossad-sitesindeki-sok-turkiye-analizi-516476h.htm 

Debka istihbaratcilara yakin bir ciftin yonettigi ozel bir sitedir.


İsrail Mavi Marmara baskınıyla ilgili yapılan bir analiz yenilir yutulur cinsten değil. Analiz, İsrail'in gizli örgütü MOSSAD'ın web sitesi olarak bilinen DEBKA'da çıktı.

İsrail'in Türkiye'den özür dilemesinin perde arkasını aktaran analiz yazıda, Türk ordusu için yapılan bir yorum var ki dikkate değer.
İŞTE SARSICI SATIRLAR

"Türkiye'nin çaresizce işbirliği içinde olma isteğine bu 4 neden yüzünden çanak tuttu" denilerek sunulan 4 neden;
1- Türk Silahlı Kuvvetleri İsrail'in askeri teknolojisine ağır şekilde muhtaç. Türkiye şu anki modern askeri yapısının belkemiğini de bu sayede oluşturdu. Aynı zamanda American Boeing Awacs uçakları satışı için önemli bir ortaklık.
Türkiye bu uçaklara yalnızca Suriye'de olan bitenleri izlemek için değil, aynı zamanda İran'ın balistik misillerine karşı savunma yapabilmek için de ihtiyaç duyuyor. Awacs olmadan, Amerika tarafından Kürecik'e yerleştirilen ultra radar sistem kısmen işlevsel. Kürecik'in gücü, Ankara'nın görmezden gelmek istediği Necef'deki Amerikan üslerine bağlı.
2- Suriye'nin durumu göz önüne alındığında, Türkiye'nin Basra Körfezi ve doğuya olan ihtaracatı bir sene önceye kadar Ürdün ve Sudi Arabistan için Suriye'den geçerken, yön İsrail'in Haifa ve Aşdod limanlarına döndü.
Suriye'yle olan gerginlik biticek gibi görünmediğine göre, Türkiye yüzünü Haifa limanına ve tren yoluyla İsrail'den Ürdün'e döndürüyor.
Mısır'ın da ekonomik krizde oluşu ihracat kapılarını işlevsiz kıldığından, Türkiye'ye açılan tek kapı İsrail.
3-Suriye olaylarının ilk gündeme geldiği sıralarda, Davutoğlu'nun Şam'a olan sık ziyaretleriyle ve Esad'la görüşmeleriyle, Ankara bu sorunu çözmekte büyük rol oynayacağını umud etmekteydi. Ancak, Doğu Akdeniz'de gaz ve petrol yataklarıyla ilgili Esad'ın büyük müttefiği Lübnanlı Hizbullah'ın engeline takıldı.
3 yıl içerisinde Türk liderler durumun farkına varıp, ekonomi adına İsrail'İn kaynaklarına kavuşmak için acele etmeye başladı.
4-  Türkiye, Ürdün  ve İsrail aynı gemide, Suriye'nin kimyasal ve biolojik silahlarının hedefinde. Obama bu konuyu İsrail'le görüştükten sonra, Amman'da Ürdün Kralı Hüssein'le olan konuşmasında da gündeme taşıdı.
Obama'ya göre 4 ülke kara ve hava kuvvetlerinin gücünü  Suriye'nin kimyasal silahlarına karşı birleştirmeli.
SORU ÖNERGESİ OLARAK VERİLDİ

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, DEBKA sitesinde çıkan bu analizi Meclis gündemine taşıdı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a yanıtlanması amacıyla şu soruları yöneltti:
1- İsrail İstihbarat örgütü MOSSAD’ın web sitesi olarak bilinen “DEBKA”da yayınlanan bir haber-analizden alınan yukarıdaki iddialar doğru mudur?
2- Türk Ordusu, İsrail’in teknik desteği olmadan sınır ötesi operasyonel imkanlarını büyük ölçüde yitirmiş durumda mıdır?
3- ABD Başkanı Sayın Barack Obama’nın; ABD’nin Suriye planlarının gerçekleştirilmesi amacıyla, Suriye’ye dönük ortak operasyon için İsrail Başbakanına zorla özür dilettiği doğru mudur?
4- Önümüzdeki günlerde Suriye’ye karşı ABD önderliğinde Türkiye-İsrail-Ürdün ortak operasyon yapılacağı iddiası doğru mudur?
 

26 Nisan 2013 Cuma

Şimşek'ten uyarı

Şimşek'ten uyarı

Varlık Barışı planlanırken Maliye Bakanı Şimşek, dışarıdaki parasını kredi gibi getirenleri uyardı. Şimşek, “Bunlar hakkında birtakım çalışmalar yapacağız. O yüzden vatandaşlarımız yurtdışındaki varlıklarını beyan ederken dikkatli davranmalı” dedi
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yurtdışında parasını tutup da bu parayı Türkiye’ye kredi gibi getirenler hakkında da önlemler alacaklarını söyledi. Şimşek, Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadelede Etkinliğin Artırılması konulu proje yarışmasının sonuçlarının açıklandığı toplantıda, Varlık Barışı ile getirilen parayı takip etmeyeceklerine işaret ederek, vatandaşın her türlü varlığını Türkiye’ye getirebileceğini, sadece yüzde 2 gibi bir sembolik vergi ödeneceğini söyledi.
‘SAMİMİ BEYAN TERCİHİMİZDİR’
Yurtdışındaki parasını Türkiye’ye kredi gibi getirenlere değinen Şimşek, “Bunlar hakkında da birtakım çalışmalar yapacağız. O yüzden vatandaşlarımız yurtdışındaki varlıklarını beyan ederken dikkatli davranmalı. Yurtdışından getirilen kaynağın faiz giderinin bir kısmının gider yazılamamasını getiren bir düzenleme idi. O hususlar da vergi anlaşmaları çerçevesinde bire bir örtüşen, yani dışarıda mevduatı olup da, bunu kredi olarak getirenlere ilişkin yarın bugün bizim denetimlerimiz, incelemelerimiz olabilir. Onun için vatandaşımızın dışarıdaki kaynağını samimi şekilde beyan etmesi, ülkeye getirmesi elbette tercihimizdir” dedi.
3 AY SÜRE VERİLECEK
Bakan Şimşek, Varlık Barışı için 3 aylık süre verileceğini, sonra Bakanlar Kurulu'nun bunu 3 ay daha uzatabileceğini belirtti.
Twitter’dan otopark şikâyeti 51 bin lirayı kayda aldırdı 
Geçenlerde bir vatandaşın otopark fişini alamamasını kendisine bildirdiğini aktaran Şimşek, “Ben de İstanbul Vergi Dairesi Başkanımız Mustafa Bey’i aradım. Dedim ki ‘Siz şu bütün otoparkları gidip gezin bir bakayım’. Bir günde, gitmişler ve yaklaşık 51 bin 400 lira civarında bir hasılat tespit etmişler. Ve hakikaten orada kayıt dışılığın çok ciddi boyutlarda olduğunu tespit etmişler. O gün hasılat üzerinden ve ceza olarak neredeyse 25 bine yakın birtakım vergi ve cezasına ilişkin bildirimlerde bulunmuşlar” diye konuştu.
TOPUK YAYLASI İÇİN AYRICALIK TANIMAYACAK
Şimşek, Maliye’nin Fenerbahçe’nin ‘Topuk Yaylası’ adıyla anılan sosyal tesislerinin ‘sportif amaçla verilen araziye ticari amaçla otel ve Fenerium mağazası inşa edilmesi’ gerekçesiyle yıkımını istemesiyle ilgili haberlere de değindi. Derneklere, vakıflara, spor kulüplerine kamu yararı için zaman zaman irtifak sözleşmesi yapabildiklerini anımsatan Şimşek, buralarda ticari faaliyet yapılmamasının esas olduğunu ve bunun herkes için geçerli olduğunu dile getirdi. Şimşek, “Bu kim olursa olsun, kanun önünde uygulamalar itibarıyla herkes eşittir. Şimdi bu sorunun çözümüne yönelik seçenekler değerlendirilecektir. Maliye ne yapıyorsa mevzuat çerçevesinde yapıyor“ dedi.
 

CEO ordusuyla ABD yolunda

CEO ordusuyla ABD yolunda

Başbakan Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta yapacağı Washington ziyaretinde serbest ticaret anlaşması gittikçe ağırlığını artırıyor.
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta gerçekleştireceği kritik Washington ziyaretinin gündemi şekillenirken, serbest ticaret anlaşması konusu gittikçe önem kazanıyor. Hürriyet'in haberine göre, Obama ile o gün Beyaz Saray’da bir araya gelecek ve akşam da bir çalışma yemeğinde buluşacak olan Erdoğan’ın ajandasındaki en önemli konunun serbest ticaret anlaşması olduğu belirtiliyor. Ayrıca Erdoğan, Washington’a Türkiye’nin önde gelen 50-60 CEO’su ile birlikte çıkarma yapacak.
BAKANLAR HAZIRLANIYOR
Serbest ticaret anlaşması konusu, Washington’a gelen kabine üyelerinin de programına damga vuruyor. Geçen hafta IMF ve Dünya Bankası toplantıları için kentte bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Beyaz Saray ve diğer Amerikalı yetkililerle bu konuda uzun görüşmeler yapmasının ardından Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın ikili ilişki görüşmelerinde de serbest ticaret anlaşması konusu büyük yer tuttu. Ve iki bakan, Başbakan’ın ziyareti öncesi, konuyla ilgili ön görüşmeler yürüttü.
OLUMSUZ SONUÇ OLMASIN
Bağış, hem Beyaz Saray Ticaret Temsilciliği hem de Ticaret Bakanlığı ile gerçekleştireceği görüşmelerden önce düşünce kuruluşu German Marshall Fund’da yaptığı konuşmada da konuya değindi. Ve 1996’dan beri Gümrük Birliği’nde olan Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 40’nın, ülkeye gelen turistlerin ise yüzde 60’dan fazlasının AB üyesi ülkelerden olduğuna değinerek bu nedenle AB’nin üçüncü ülkelerle başlattığı her yeni ilişkinin Türkiye’nin ticaret politikaları üzerinde doğrudan etkisi olduğunu söyledi. Bağış, ilişkilerin Türkiye’nin ticareti üzerinde olumsuz bir etki yaratmamasından emin olmak istediklerini belirtti.
ABD tarafı konuşmuyor 
2009’dan beri zaman zaman dile getirilen, ABD ve AB arasında bir serbest ticaret anlaşması yapılması düşüncesini ABD Başkanı Barack Obama en son şubat ayında gerçekleştirdiği “Birliğin Durumu” konuşmasında gündeme getirdi. Ve 20 Mart 2013’te Beyaz Saray Ticaret Temsilcisi vekili Demetrios Marantis, yasa gereği Amerikan Kongresi’ne bu konuda bir bildirimde bulundu. Bildirinin 90 günlük süre boyunca Kongre’nin değerlendirilmesine bırakılmasının ardından ise Haziran ayında AB ile serbest ticaret anlaşması görüşmelerine başlayacakları duyuruldu. Başbakan Erdoğan, Kongre bildiriminin yapılmasının hemen ardından Başkan Obama’ya bu konuda bir mektup yazdı ve Gümrük Birliği’ne tabi Türkiye’nin de ABD ile bir serbest ticaret anlaşması için paralel görüşme yürütmek istediğini açıkladı. ABD tarafı şimdi sessiz. Hürriyet’in ulaştığı Marantis’in yardımcısı, Kongre süreci tamamlanmadan bu konuda bir açıklama yapmayacaklarını söyledi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın ekonomiden sorumlu Bakan Yardımcısı Jose Fernandez de süre dolmadan konuşamayacağını söyledi.

2013 Irak Yerel Seçim Sonuçları




Konu ile ilgileniyorsanız iller bazında ayrıntılı olarakaşağıdaki link'den  inceleyebilirsiniz
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=4449


Irak’ta il yönetimlerini belirlemek amacıyla Irak halkı 20 Nisan 2013 tarihinde sandık başına gitmiştir. İl yönetimlerinde yer alabilmek amacıyla 302 siyasi oluşum 50 ittifak oluşturmuş, 8100 aday il yönetimlerinde görev alabilmek için mücadele etmiştir.

Seçimlerin düzenlendiği 12 ilde seçime toplam katılım oranı %51 olmuştur. Irak Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, 20 Nisan 2013 tarihinde 12 ilde yapılan il meclisleri seçimlerinde kullanılan oyların %87’sine göre ilk sonuçlarını açıkladı. Kesin olmayan sonuçlara göre, illerin seçim verilerine ulaşabilirsiniz.


Babil
Bağdat
Basra
Diyale
Kadisiye
Kerbela
Meysan
Musenna
Necef
Selahaddin
Vasit
Zikar

Köşe yazılarımı buradan da takip edebilirsiniz.

http://turkish-dailynews.com/MuzafferDonmez.html

25 Nisan 2013 Perşembe

Öykülerinizi Dünya ile Paylaşın


YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI İÇİN İZMİR'DEN GÖRÜŞ HAKKI

 AŞAĞIDAKİ GÖRÜŞLERİMİZİ 25 NİSAN 2013 PERŞEMBE GÜNÜ      
                         SAAT:11.00'DE KARATAŞ'DA Kİ
İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ'NDE İMZA'YA AÇIYORUZ....

Yeni ANAYASA çalışmaları sürerken içinde pek çok önemli isimlerin olduğu bir grup "TÜRK MİLLETİNE BİLDİRİ" başlığı altında "TÜRK" kelimesinin ANAYASA'dan çıkartılması iddiasına rest çektiler. Prof.Dr. Halil İnalcık-Alev Alatlı-Prof.Dr.İlber Ortaylı-Em.Org.Edip Başer-Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk-Hasan Celal Güzel-BBP Başkanı Mustafa Destici-HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ve Eski DGM Savcısı Talat Şalk başta olmak üzere 1000'e yakın isim; Gazeteci-Yazar-Bilim-Devlet-Siyaset ve Edebiyat İnsanları bir BİLDİRİYE imza attılar. "Türk Milletine ÇAĞRI Başlıklı Bildiri" şöyledir...
AŞAĞIDA İMZASI BULUNAN BİZLER, TÜRK MİLLETİNİN AKLI SELİMİNE SESLENİYORUZ...TARİHİN BU DÖNEMECİNDE TÜRK MİLLETİ ADINA HAREKET EDENLERİ AŞAĞIDAKİ HUSUSLARDA UYARIYORUZ.
1- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu ve Sahibi olan "Türk Milleti"nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa'dan çıkarılamaz.
2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan Aziz Vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.
 3- Anadolu coğrafyasında Selçuk'lu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti'nin kesintisiz egemenliğini esas alan Büyük Atatürk'ün kurduğu "milli devlet"yapısı ortadan kaldırılamaz.

 Çok kısa bir süre önce; Prof.Dr.Mustafa Kafalı-Prof.Dr.A. Bican Ercilasun-Prof.Dr. Ümit Özdağ-Prof.Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu'dan oluşan Tertip Komitesi Adına Sayın Sadi Somuncuoğlu tarafından Kamuoyuna Açıklanan bu 3 maddeden oluşan ANAYASA HAKKINDAKİ görüşlere İzmir'liler olarak AŞAĞIDA İMZASI olan Bizlerde ANAYASA HAZIRLAYICALARININ çağrısına uyarak Görüşlerimizi Bildirme Hakkımızı Kullanarak Katılıyoruz.

Bu Bildiriye İMZA ATARAK Katılmak İsteyen İzmir'li Hemşehrilerimizi 25 NİSAN 2013 PERŞEMBE günü Saat:11.00'de İzmir Karataş'da Sahilinde Bulunan İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ LOKALİNE Bekliyoruz.
Gruplar Halinde KATILDIKLARINI Bildiren ilk 2870 kişiden;Öncelik Kaydıyla İMZALARINI Atanlar: Av.KEMAL ANADOL-Av.ŞAHİN MENGÜ-MEHMET ERDÜL-Dr.CANAN ARITMAN- MUSTAFA SANCAR MARUFLU- Av.BÜLENT BARATALI- MEHMET SÜNE- BÜLENT DOĞAN- OKAN YÜKSEL- KEMAL KARATAŞ-İRFAN BARIŞ-HAMZA TOPAL-ERTUĞRUL GEZENOĞLU-AHMET ÇİFTÇİ-ABDÜRREZZAK ERTEN- ERDAL KARADEMİR-Dr.MUHARREM TOPRAK-Av.ÖZDEMİR SÖKMEN- HASAN RUŞEN GÜRGAN-MEHMET GÖKTÜRK-MEHMET ARITMAN-Dr.YETKİN ARITMAN- PROF.DR.KEMAL ARI- PROF.DR.TÜLAY ÖZÜERMAN- ÜNAL BAYSAL- HALUK ÖKLEM- AV.NURHAN ARTEMİZ- FATOŞ ELGÜN- OYMAK ARINLIK- HALUK CANSIN- REŞİT ARKAN- AV.ŞEHMUS KAYAPINAR- LEZİZE BİLGİLİ- CELAL ÖCAL- RECEP OĞUR- MUZAFFER DÖNMEZ-HASAN DOĞAN UTKU- HALİL İBRAHİM AYTAÇ- M.OSMAN AKBAŞAK- SEVİL ÖZGÜLTEKİN- CÜNEYT ÖZEL- MERYEM IŞIL ONAY- HÜSEYİN GÜNLÜ- HÜSEYİN AKBAŞ- YALÇIN ERDOĞAN- OSMAN ALTINBAŞ- ALİ ATABEY- NECDET DEBRELİ- ERTUNGA ARDENİZ- ALİ ATABEY- ORHAN AYBER- TAYFUN PEZEK- ERHAN ÇATKIN- ERBİL ÇELME- GÜNHAN BAĞTAŞ- SUNA AKATÜRK- ŞERMİN AKMAN- SEDAT AKMAN- MUALLA YILMAZ- MUSTAFA KEMAL ÖCAL- Dr.SABRİYE SALTUK
İMZALARIN GERİSİ DEVAMINDADIR:………..
 Not.Ofise şimdi döndüğüm için yazıyı bu saat de gönderiyorum.Katılım oldukça fazlaydı,yaklaşık 30.000 imzaya ulaşmayı bekliyoruz.

24 Nisan 2013 Çarşamba

Türkiye'nin en büyük hastane zinciri İngilizlerin oldu

Türkiye nin en büyük hastane zinciri İngilizlerin oldu

Uzun süredir Cüneyt Zapsu’nun temsil ettiği ABD’li “TPG” ile masada olan Medical Park’ın ortakları son anda yeni talip İngiliz fonla el sıkıştı.

Uzun süredir Cüneyt Zapsu’nun temsil ettiği ABD’li “TPG” ile masada olan Medical Park’ın ortakları son anda yeni talip İngiliz fonla el sıkıştı. Çoğunluk hisse artık Pamplona’nın oldu
Temsilciliğini Cüneyt Zapsu’nun yaptığı Texas Pacific Group (TPG) ile uzun pazarlıklar ardından son noktaya gelinmişken, Medical Park İngiliz yatırım fonu Pamplona’nın oldu. Son anda devreye giren İngiltere merkezli yatırım fonu Pamplona’nın Medical Park’ın çoğunluk hissesini satın aldığı konuşuluyor.
10 yeni hastane daha kuracak
1995’ten beri Türkiye’de hastanecilik alanında faaliyet gösteren Medical Park Hastaneler Grubu, Türkiye’nin en büyük hastane zinciri. Muharrem Usta tarafından kurulan şirkete 2009 Aralık’ta ABD’li Carlyle Grubu ortak oldu.
Şu anda 18 hastane ve 3 bin yatak kapasitesine ulaşan Medical Park’ın gelecek beş yılda 10 yeni hastane projesi bulunuyor. Bu yeni yatırımlarla birlikte yatak kapasitesi ikiye katlanacak olan Medical Park, böylece gelişmiş ülkelerdeki en büyük hastane operasyonu haline gelecek.
TPG ile neden olmadı?
Medical Park hisselerinin satışı için yapılan görüşmeler geçen yazdan beri devam ediyordu. Ortakların hisselerinin satışıyla ilgili farklı fonların adı gündeme gelse de en sık telaffuz edilen grup TPG oldu. TPG ile süreç devam ederken talipliler arasına kısa bir süre önce Pamplona katıldı. Taraflar iki ay gibi sürede anlaşma sağladı.
Kulislerde ortaklık için İngiliz Pamplona’nın tercih edilmesindeki nedenlerin ise, hızlı hareket ve karar alma kabiliyeti, yapısal uygunluk ve fiyat avantajı olduğu konuşuluyor.
Memorial’a da talipti
Medical Park, Pamplona’nın Türkiye’deki ilk yatırımı olacak. Türkiye’ye ve sağlık sektörüne hiç de yabancı olmayan fonun adı, 2008 yılında Memorial’ın taliplileri arasında geçmişti.
Kulislerde fon yöneticilerinin dikkatini diğer fonlarda da olduğu gibi Türk ekonomisindeki büyüme potansiyeli, zenginleşen nüfus, kaliteli sağlık talebindeki artışın çektiği konuşuluyor.
Birisi Londra diğeri de New York’ta olmak üzere iki ofisi bulunan Pamplona’nın Türkiye’deki önümüzdeki dönemde farklı yatırımlara da imza atabileceği belirtiliyor.
HİSSELERİNİ SATAN ABD’Lİ CARLYLE, YENİ ALIM PEŞİNDE
2008’de TVK Gemicilik’e ortak olan Carlyle, 2009 Aralık’ta Medical Park’ın yüzde 40’ını satın aldı. Bahçeşehir Kolejleri’ne yüzde 48 ortak olarak 3’üncü yatırıma imza atan Carlyle, Türkiye’deki en son yatırımını da çorap üreticisi ve perakendecisi Penti’nin yüzde 30’unu alarak yapmıştı. Can Deldağ yönetimindeki Carlyle’ın Medical Park’ın ardından Türkiye’deki yatırımlarına ara vermeden devam edeceği söyleniyor.
Fonun arkasında ‘Rus patron’ var
* İngiliz fon Pamplona’nın en büyük ortakları arasında Rus işadamı Mikhail Fridman var.
* Rusya’nın en büyük finans grubunu da içinde bulunduran Alfa’nın patronu olan Mikhail Fridman, Türkiye’de Turkcell’in ortağı. Hisselerinin payı yüzde 13.22’ye işaret ediyor.
* 16.5 milyar dolarlık servetiyle ABD’li Forbes dergisinin dünyanın en zenginler listesinin global liginde 41’inci sırada yer alan  Fridman, Rusya’nın en zengin ikinci işadamı.
* 48 yaşındaki Rus patron finans, telekom, perakende ve altyapı tarafında işleri bulunan Alfa’yı 1989 yılında kurdu ve 29 ülkede 70 milyar dolarlık operasyonları yürüten bir dev haline getirdi.
6 milyar $’lık fonu yönetiyor
* İngiltere merkezli yatırım grubu Pamplona Capital Management, uluslararası şirketler ve işadamlarının sağladığı fonla pek çok farklı alanda yatırım yapıyor.
* Londra’nın yanı sıra ABD’nin New York kentinde ofisi bulunan fonun 6 milyar dolarlık bir fon havuzu bulunuyor.
* Bugüne kadar başta İngiltere ve Almanya olmak üzere İspanya, çek Cumhuriyeti, Finlandiya ve Belçika’da farklı alanlardaki şirketlere ortak olarak giren Pamplona Capital Management’in fon kolunun Avrupa dışındaki ilk operasyonu Singapur’daki enerji şirketi Global Tender Barges’a yatırım olmuş.
* Türkiye’deki sağlık yatırımı ise Avrupa dışındaki ikinci operasyon olacak.
* Grubun yatırım yaptığı sektörler arasında enerji, tekstil, otomotiv, seramik, perakende ve lojistik alanları öne çıkıyor.

BDDK'dan faktoring şirketlerine kötü haber

BDDK dan faktoring şirketlerine kötü haber
Standart oranı sağlayamayan şirket, bu oranı tutturuncaya kadar yeni bir finansal kiralama, faktoring veya finansman sözleşmesi yapamayacak.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin öz kaynağının, toplam aktiflerine oranının asgari yüzde 3 olarak tutturulması ve sürdürülmesini şart koştu. Standart oranı sağlayamayan şirket, bu oranı tutturuncaya kadar yeni bir finansal kiralama, faktoring veya finansman sözleşmesi yapamayacak. Standart oranı sağlayamayan şirket, 31 Aralık 2013 tarihine kadar bu oranı tutturmak zorunda olacak.
 BDDK'nın Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketlerinin kuruluş ve çalışma esaslarına ilişkin usul ve esasları düzenlemeyi amaçlıyor.
ŞİRKET KURULUŞUNDA İSTENİLEN BELGELER
Şirket kuruluşu kapsamında Türkiye'de şirket kurmak üzere Kuruma verilecek başvuru dilekçelerine; Şirket kurulmasından beklenen faydayı analiz eden, öngörülen faaliyet konularına ait iş planlarını, şirketin mali yapısı ile ilgili projeksiyonlarını, ilk üç yıl için bütçe planını ve yapısal örgütlenmesini gösteren bir faaliyet programının; Kurucular ile tüzel kişi kurucuların sermayesinde yüzde 10 ve daha fazla paya sahip ortaklarının veya kontrolü elinde bulunduran gerçek ve tüzel kişilerin EK-1 ve EK-2'deki örneklere uygun şekilde düzenleyip noter huzurunda imza edecekleri birer beyannamenin ve kurucularca imzalanmış ortaklık ana sözleşme taslağının eklenmesi gerekiyor.
Ayrıca, kurucuların yurt dışında kurulu bir banka veya finansal kuruluş olması halinde yönetmelikte belirtilen belgelere ilave olarak Türkiye'de şirket kurulmasına ilişkin yetkili kurullarından alınmış karar örneklerinin, son beş yıla ait konsolide bağımsız denetim raporlarının, kurulmuş olduğu veya faaliyette bulunduğu ülkede faaliyette bulunmasının yasaklanmamış olduğuna veya faaliyetlerinde herhangi bir kısıtlama bulunmadığına ilişkin yetkili kurullarından alınmış belgenin ve ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet alanları, organizasyon yapısı, kurulu bulunduğu ülke dışındaki ve kurulu bulunduğu ülkedeki teşkilat yapısı, uluslararası mali piyasalardaki faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi ve belgeler ile varsa derecelendirme şirketleri tarafından hazırlanan ve öngörülen derecelendirmeyi de içeren raporun Kuruma gönderilmesi gerekiyor.
AY İÇİNDE BAŞVURU ŞARTI
Kuruluş işlemlerinin mevzuat hükümlerine uygun şekilde gerçekleştirilmesinden ve Ticaret Siciline tescil ve ilan işlemlerinin tamamlanmasından, faaliyetlerine uygun hizmet birimleri ile iç kontrol, muhasebe, bilgi işlem ve raporlama sistemlerinin kurulmasından, bu birimler için yeterli personel kadrosunun oluşturulmasından ve personelin buna uygun görev tanımları ile yetki ve sorumluluklarının belirlenmesinden sonra şirket tarafından, kuruluş izni verilmesine ilişkin Kurul kararı tarihinden itibaren altı ay içinde Ana sözleşmenin yayımlandığı Ticaret Sicili Gazetesi'nin bir nüshası ve Yönetim kurulu üyeleri ile genel müdür ve genel müdür yardımcılarının Kanunun 13'üncü maddesinde belirtilen şartları taşıdığını tevsik edici belgeler ile birlikte Kuruma başvurulacak.
Kurumca, faaliyet izni için başvuran şirketin sermayesinin her türlü muvazaadan ari olarak nakden ödenip ödenmediği ile planlanan faaliyetleri gerçekleştirebilecek düzeyde olup olmadığı, uygun hizmet birimleri ile iç kontrol, muhasebe, bilgi işlem ve raporlama sistemlerinin kurulup kurulmadığı, bu birimler için yeterli personel kadrosunun oluşturulup oluşturulmadığı ve personelin buna uygun görev tanımları ile yetki ve sorumlulukların belirlenip belirlenmediği hususları incelenecek.
HER BİR ŞUBE İÇİN 1 MİLYON TL TUTARINDA ÖDENMİŞ SERMAYE GEREKİYOR
Şube açma izni almak üzere Kuruma başvuracak şirketin, standart orana uyumlu olarak faaliyet göstermesi ve her bir şube için 1 milyon TL tutarında ödenmiş sermayeye sahip olması gerekecek.
Kuruma yapılacak başvurulara, şube açılışına ilişkin yönetim kurulu kararının bir örneğinin eklenmesi zorunlu olacak. Şirketin yurt dışında şube açma talebine izin verilebilmesi için şubenin bulunduğu ülke düzenlemeleri ve uygulamalarında, Kurumun denetim ve gözetim faaliyetleri kapsamında ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgeleri edinmesine ve söz konusu şubede denetim yapmasına ilişkin herhangi bir engel bulunmaması şart olacak. Yapılacak değerlendirme sonucunda Kurumca uygun görülmesi halinde şirkete şube açma izni verilecek.
BİRLEŞME VEYA BÖLÜNME İŞLEMİNDE GEREKÇELER ORTAYA KONACAK
Birleşme ve bölünme izni için şirketçe Kuruma verilecek başvuru dilekçesine; birleşme veya bölünmeye ilişkin yönetim kurulu kararı, birleşme veya bölünme sözleşmesi, şirket özkaynağının tespitine, birleşme ve değiştirme oranlarının hesaplanmasına, gerçekleştirilecek sermaye artırım tutarının belirlenmesine ve birleşme veya bölünmeye esas mali tablolara ilişkin bağımsız denetim raporları, birleşme veya bölünme sonucu oluşacak ana sözleşme taslağı, birleşme veya bölünme işleminin gerekçelerini ortaya koyan rapor ve birleşme veya bölünmeden itibaren üç yıllık hedeflerin ortaya konulduğu tahmini mali tablolar ve birleşme veya bölünme sonrası tahmini bilanço eklenecek.
 STANDART ORAN
 Yönetmeliğe göre, şirketin özkaynağının, toplam aktiflerine oranının asgari yüzde 3 olarak tutturulması ve idame ettirilmesi zorunlu olacak. Kurul, şirketin aktif yapısını ve mali bünyesini dikkate alarak standart oranın artırılmasını veya şirket bazında farklı oranların uygulanmasını kararlaştırabilecek. Standart oranı sağlayamayan şirket, bu oranı tutturuncaya kadar yeni bir finansal kiralama, faktoring veya finansman sözleşmesi yapamayacak.
 Ayrıca Yönetmeliğe eklenen geçici madde ile standart oranı sağlayamayan şirket, 31 Aralık 2013 tarihine kadar bu oranı tutturmak zorunda olacak.

e-Vize uygulaması başladı

e-Vize uygulaması başladı

İçişleri Bakanı Muammer Güler, pasaport kontrollerini hızlandıracak yeni uygulama başlattıklarını açıkladı.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, pasaport kontrollerini hızlandıracak yeni  uygulama başlattıklarını belirterek, "Artık pasaportlardaki çipler okutularak tüm bilgiler alınabilecek" dedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Dışişleri Bakanlığında düzenlenen "e-Vize Tanıtım Toplantısı"ndaki konuşmasında, güzel bir işbirliği sonucu ortaya çıkan uygulamanın, hem çağdaş devlet yönetimi imajını pekiştireceğini hem de hızlı şekilde vize kolaylığı sağlayacağını söyledi.
Bandrol ve kaşe çalışmasının da zamanla ortadan kalkabileceğini ifade eden Güler, "Vize kuyrukları bizim emniyet teşkilatı personeli açısından son derece sıkıntılı ortam yaratıyordu" diye konuştu.
Yeni uygulama kapsamında, pasaportlardaki çiplerin polis memurlarınca otomatik makinelerde okutulacağını anlatan Güler, "Pasaport kontrolünü çabuklaştıracak yeni bir uygulamayı başlattık. Artık pasaportlardaki çipler okutularak tüm bilgiler alınabilecek. Pasaportlardaki bilgiler sınırlı ancak çipten okuduğunuz zaman bütün bilgileri alıp, isim karışıklıkları gibi birçok mahsuru ortadan kaldıracak,pasaport kontrolünü çabuklaştıracak bir uygulamayı getirmiş oluyoruz" ifadelerini kullandı.
Yürürlüğe 11 Nisan'da giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'na da değinen Güler, bu kanunun Türkiye'nin önünü açtığını belirterek, "Şu anda Göç Yönetimi Genel Müdürlüğünü faaliyete geçirdik. Bir sene içerisinde emniyet teşkilatınca yürütülen vize ve ikamet işlemleri, Göç Yönetimi Genel Müdürlüğü gibi sivil bir otorite tarafından yürütülmüş olacak. Göç Stratejileri Kurulu artık Türkiye'deki bütün çıkışları, girişleri veya vize ikamet şartlarını belirleyen kararları alabilecek" dedi.

Otel açılışlarında yapılan en vahim 5 hata




Otel açılışlarında yapılan en vahim 5 hata konusuna ilişkin Radisson Blu Hotel Kayseri Genel Müdürü Mehmet Mülayim, şunları söyledi:
Çocuk doktorlarının bir lafı vardır; ‘Her çocuk kendi kitabını yazar’ derler. Yani her çocuk doğumundan, gelişimine, büyümesine kadar kendine özgü bir hassaslık, bakım ve eğitim ister.
Otellerde öyledir, her yeni tesis kendine özgün yaratıcı farklılıklar ortaya çıkarmadıkları sürece başarısı vasatın altında kalan tesisler olurlar. Kimi yöneticiler maalesef bunu fark edemez ve daha tesislerinin oluşumu sırasında ardı, ardına hatalar yaparlar.
>> Fizibilite yapmamak, yatırmamak: Sadece tesis kurmanın hedeflendiği bölgedeki diğer işletmelerin başarı veya başarısızlıklarını göz önüne alarak bir tesis yapmaya, milyon Avroları yatırmaya nasıl cesaret edilebiliyor anlaşılır gibi değil.
Bir bebek doğuracaksınız ve onun nasıl gelişeceğini, eğitileceğini ve yaşamını kuracağını düşünmeyeceksiniz. Başarılı olur mu? Bir tesisi kurmakta aynen öyledir. İyi bir danışmanın hazırlayacağı fizibilite raporu, yatırımcılara gereksiz görünmektedir. Ancak pazar şartlarını, pazarın gelişim öngörülerini, bölgedeki tehdit ve imkânları göz önüne almadan yola çıkılmamalı. Tesisiniz o günün arz-talep dengesinde nereye oturacak, gelecekte bölgenin dengesinde nasıl bir unsur olacak incelenmeli, verilerle ortaya konarak yatırım kararı alınmalı. Milli servet kişisel öngörüler veya romantik hayallerle çarçur edilmemeli, sektöre zarar verecek hamlelerin yapılmasına izin verilmemeli.
>>Otel konseptinin kopyalanması: Özgün konseptler yaratarak tüketicilere yeni seçenekler yaratmaktan imtina eden, veya bu yaratıcılığı gösteremeyen tesisler başarılı örnekleri kopyalama yoluna gitmekte. Bırakın kopyaladıkları tesislerin başarısını yakalamayı, yanına bile yaklaşamayarak sadece birer ucuz kopya olarak kalmaktalar.
>> Satış ve pazarlama ekiplerinin kurulumu ve işleyişinde gecikme: Nedense otel sahipleri otelleri açılır açılmaz onlara ‘Bu otel dolar merak etme’ diyenlerin kapılarında kuyruk olacaklarını zanneder. Oysaki otel açıldığında onlara bunu söyleyenlerin hepsi ya ortadan kaybolur, ya da bahaneler üretmeye başlar. Her otel açılışından en az 6 ay önce Satış ve Pazarlama faaliyetlerine hedeflediği pazarlara göre girişken bir şekilde başlamak durumundadır. Bu satış ve pazarlama faaliyetlerini de otel açıldıktan sonra da sürdürecek olan ekiplerin planlayarak, hedef odaklı yerine getirmeleri gerekir. Burada yapılacak her kısıntı aynen otelin demirbaşından, çimentosundan yapılan kısıntı gibidir. Geriye dönüşü olmayan vahim bir hatadır.
>> Personele gerekli özenin gösterilmemesi:  Personelini bardak taşıyan, anahtar veren vasıfsız kişiler olarak gören tesislere örnek o kadar çoktur ki. Turizm sektörü çalışanını ne kadar mutlu ederseniz, onlarda otel misafirlerinin o kadar mutlu olmasını ve verdikleri paranın karşılığını aldıkları hissini sağlatırsınız. Eğer düzgün lojman şartları sağlayamıyorsanız, dedikodu üzerine kurulu bir sistem oluşturduysanız, Operasyon standartları ve yönetmelikleri oluşturmadınız ve personeliniz sizin ondan neler istediğinizi bilmiyorsa, personelinizin eğitimi ve kişisel gelişimi için yatırım yapmıyorsanız, giydikleri üniformalar onlara yakışmıyorsa maalesef personel yönetiminde başarısızsınız ve bu otelinizin karını etkileyecek acı bir fatura çıkaracak.
>> ve en vahim hata, Borç batağı: Kurulacak tesis yatırımının en az 50% lik bölümü öz sermaye oluşturmalı. Çevremizde alınan kredileri ile hızla büyüyen ve yine aynı hızla yok olan o kadar çok otel zinciri var ki. Bankalara kredi aşamasında yalan, yanlış raporlar ve belgeler sunarak yüksek krediler alan ve günün birinde yok pahasına otelini kaybeden yatırımcı sayısı her geçen gün artıyor. Bankalar tabi ki paralarını kurtarıyor, olan hayallerle ortaya çıkan ve hırs içinde büyümek isteyen bu sanal yatırımcılara oluyor. Yıllarını, emeklerini, diğer insanların, iş ortaklarının emeklerini bir anda yok ederek başladıkları noktanın çok daha gerisine düşüyorlar.
Bunlar hataların en büyükleri, ancak hatalar listesi maalesef uzar gider ve o kadar da çok örnekleme ortaya konulabilir ki.
Konaklama sektörünün başarıya ulaşması için bu hataları hızla minimize etmemiz gerekiyor.

Dünyanın kaçıncı zenginisiniz?

Dünyanın kaçıncı zenginisiniz?

http://www.globalrichlist.com/

Forbes ve benzeri kuruluşlar tarafından yıllık olarak yayınlanan 'en zenginler' listelerine aşinayız. Dünyanın en varlıklı insanlarının sıralandığı bu listeler aynı zamanda ülkelere, yaş aralıklarına veya sektörlere göre de çeşitlilik gösteriyor. Bu yazıda bahsedeceğimiz site ise ilk 100 veya ilk 500 ile sınırlı kalmayıp tüm dünya nüfusunun yer aldığı bir liste sunuyor. Global Rich List isimli sitede yıllık gelirinizi belirterek dünyanın en zengin kaçıncı kişisi olduğunuzu ve yüzde kaçlık dilime girdiğinizi görebiliyorsunuz. Tüm para birimlerinin sunulduğu uygulamaya yıllık net kazancınızı girmeniz yeterli. Global Rich List'i geliştiren Poke London ekibi uygulamayı Forbes ve Times gibi liste oluşturan kurumlara tepki için çıkardıklarını dile getiriyorlar. Özellikle batılı ülkelerde yaşayan insanların bu tür listeler sebebiyle ne kadar az kazandıklarını düşünmelerini engellemeyi amaçlayan uygulama ile (batılı ülkeler için) ortalama bir gelire sahip olan kişiler rahatlıkla yüzde 1'lik dilime girebiliyorlar. Örnek olarak yukarıdaki %0.87'lik dilime girebilmek için yıllık 40 bin TL gelire sahip olmanız yeterli. Poke London ekibi de bu veriye dikkat çekerek ABD'de fakirlik sınırında yaşayan 5 kişilik bir ailenin yüzde 1'lik dilime girebildiğinin altını çiziyor.

Fenerbahçe'ye büyük şok

Fenerbahçe ye büyük şok
Fenerbahçe’nin Düzce Kaynaşlı’da bulunan ve ‘Topuk Yaylası’ olarak bilinen sosyal tesislerinin yıkılması istendi. Nedeni ise sportif amaçla verilen araziye ticari amaçla otel ve Fenerium mağazası inşa edilmesi. 

Vatan'dan Ufuk Şanlı'nın haberine göre, Fenerbahçe Spor Kulübü 25 yıllığına kiraladığı Topuk Yaylası’nda tahsis amacının dışında ticari faaliyetlerde bulununca Maliye ile başı derde girdi. Fenerium ve otel inşa edilince Maliye önce kulübü uyardı ardından da tahsisi kaldırdı. Maliye müfettişleri tesislerin yıkılmasını ve bölgeye yeniden mera ve yayla vasfı kazandırılmasını önerdi. 

Maliye Bakanlığı’na yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre süreç şöyle gelişti. 

Düzce İl Özel İdaresi 2007’de Kaynaşlı Mal Müdürlüğü’ne başvurarak halk arasında ‘Topuk Yaylası’ olarak bilinen bölgenin kendilerine turistik tesis olarak tahsis edilmesini istedi. 

Hemen ardından Fenerbahçe Spor Kulübü bu bölgenin turistik amaçlı kullanım için 49 yıllığına kendisine kiralanmasını talep etti. Ancak Tarım İl Müdürlüğü bu başvuruyu bölgenin mera ve hayvan otlatma alanı olduğunu belirterek reddetti. 

İl Özel İdaresi, başvurusu reddedilmesine rağmen bu işin peşini bırakmadı. İdare, bu sefer 153.000 m2 lik Topuk Yaylası’nın kültür, turizm, gençlik ve spor ile ilgili kurumsal yatırım yapılmak üzere tahsis amacı değişikliği talebinde bulundu. 

Yayla’nın vasfı değişti 

Düzce İl Özel İdaresinin tahsis amacı değişikliği (yani yayla vasfından çıkarılması), İl Mera Komisyonu ile Defterdarlık tarafından uygun görüldü. 

Düzce Valiliği’nin 28 Ekim 2008 tarihli ‘Olur’u ile taşınmazın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescil edildi. Tescil işleminin ardından da Maliye Bakanlığı söz konusu taşınmazı çok amaçlı spor kompleksi yapılmak ancak ticari amaçla kullanılmaması kaydıyla Düzce İl Özel İdaresi’ne tahsis etti. Düzce İl Özel İdaresi tahsisi aldıktan hemen sonra Fenerbahçe Spor Kulübü ile 23 Şubat 2009’da bir protokol imzaladı. 

Tahsis kaldırıldı 

Yapılan protokole göre, bölge spor kompleksi, halka açık alan ve çevre düzenlemesi işlerinin yapılması karşılığında 25 yıllığına Fenerbahçe Spor Kulübü’ne verildi. 

Ancak Fenerbahçe yönetimi tahsis şartlarına aykırı bir şekilde taşınmaz üzerine ticari gelir elde edecek otel ve yan tesisler ile Fenerium mağazası açtı. Bunun üzerine Maliye Bakanlığı harekete geçti. Maliye önce kulübü uyardı. Bundan bir sonuç alamayınca 28 Aralık 2012 tarihinin de tahsis kaldırıldı. Konunun tüm yönleriyle incelemesi için Maliye Bakanlığı tarafından bir müfettiş görevlendirildi. 

Fener kendi topuğuna sıkmış oda fiyatlarını sitesine de koymuş... 

Topuk Yaylası’nda bulunan tesis 3 bölümden oluşuyor. Takımın antrenmanlarını yaptığı alan ve konakladığı bölümlerle ilgili bir sıkıntı yok. Ancak 2.5 katlı tesis otel olarak kullanılmış görünüyor. Maliye müfettişleri tarafından hazırlanan raporda söz konusu otel bölümünün 2011 yılı Temmuz ayından itibaren işletildiği ve düzenli olarak müşteri kabul ettiğine dikkat çekiliyor. Buna göre tesiste 2011 yılında 5.414, 2012 yılında ise 17 bin 861 gecelik konaklama yapılmış. Raporda tesisin otel olarak işletildiğinin bir kanıtı olarak Kulübün resmi internet sitesinde yer alan oda fiyatlarına da yer verilmiş. Göl tarafındaki odalar hafta sonları 250, hafta içi ise 120 TL’den pazarlanıyor. Orman tarafında ise fiyatlar hafta sonu 225, hafta içi 100 TL olarak belirlenmiş.Kongre üyeleri otelde hafta içi ücretsiz kalabiliyor. Taraftar karta sahip olanlara ise yüzde 50’ye varan indirimler söz konusu. 

Fenerli Şimşek ne karar verecek? 

Maliye Müfettişi, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, araziyi protokol hükümlerine aykırı kullandığını belirterek, arazinin Mera Kanunu’nun 14 Maddesi gereğince ‘yayla’ vasfı kazandırılarak eski haline getirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Raporda, 2011’den itibaren Fenerbahçe’den ecrimisil alınması gerektiği de belirtildi. İyi bir Fenerbahçeli olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu raporla birlikte nasıl bir formül uygulayacağı merak ediliyor.

Stratejik ortaklıkta sona gelindi

Stratejik ortaklıkta sona gelindi

Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, stratejik ortaklıkla ilgili "Seçenekler son derece az sayıya indi. Artık sona yakın bir aşamadayız. Birkaç ay içerisinde açıklanabileceğini düşünüyorum" dedi. 

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın (VOB) Borsa İstanbul'la birleşmesi ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası'yla (VİOP) entegrasyonu hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Dönmez, "VOBAŞ'ın Borsa İstanbul ile resmi birleşme tarihi 5 Ağustos 2013 olarak belirlendi. Öne çekilme gibi bir durum olacağı kanaatinde değilim çünkü sadece bizim hazır olmamız yetmiyor. Aracı kurumlara yazılım yapan şirketlerin ve aracı kurumların da hazır olması gerekiyor. Özellikle yabancılarla çalışan yerli aracı kurumların da isteğiyle birleşme tarihi ötelendi. Normalde ilk tarih haziran sonuydu. Büyük bir aksilik olmazsa VOBAŞ ve VİOP tek bir platformda, Borsa İstanbul'da hizmet verecek" diye konuştu. 

Altın spot işlemlerde hareketlilik olduğunu ve kıymetli madenlerde ödünç piyasasını geliştirme yönünde çalışmaların sürdüğünü de kaydeden Dönmez, "Altın vadeli işlem sözleşmelerinde fiziki teslimat seçeneğini getirmek de dahil farklı alternatifleri düşünüyoruz, burada da yeni bir yatırımcı grubu oluşacaktır" ifadelerini kullandı.

Bir twitle 136 milyar dolar uçtu

Bir twitle 136 milyar dolar uçtu
AP'nin Twitter hesabının yazılım korsanları tarafından ele geçirilmesi ve Beyaz Saray'dan patlama sesi geldiği yönünde sahte bir açıklma yapılması Standard & Poor’s 500 endeksinde iki dakika içinde 36 milyar dolarlık kayba neden oldu. Yaşanan kayıpta belli seviyelerin kırılmasına bağlanmış otomatik emirler etkili oldu. Bu tip otomatik emirler 18 trilyon dolarlık piyasada önemli bir ağılrığa sahip bulunuyor. 

Salı günü New York saati ile 13:07'de yüzde 1 artışla 1578 dolar seviyesinde bulunan S&P 500 endeksi Associated Press haber ajansının tweetter hesabına gelen ve Beyaz Saray'da patlama olduğu ve Başkan'ın yaralandığı yönündeki tweet'in ardından bütün kazanımlarını geri verdi ve 1563 puana kadar geriledi. Ajansın tweetter hesabının ele geçirildiğini ve haberin aslılsız olduğunu açıklamasının ardından endeks yeniden hızla toparlandı ve günü yüzde 1 oranında yükselişle tamamladı.

23 Nisan 2013 Salı

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!


Suriye Halkının Dostları Grubu Toplantısı Sonuçları

Oytun Orhan, ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Suriye’de halk ayaklanmasının başlamasını takiben Esad’ın iktidarı devretmesi gerektiğini savunan ülkeler Suriye yönetimi üzerindeki baskıyı artırmak için Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Ancak Rusya ve Çin’in Esad rejimine verdiği destek ve BM’de Suriye karşıtı her türlü girişimi veto etmesi nedeniyle Esad karşıtı cephe BM’yi bypass etmek amacı ile yeni bir uluslararası girişim başlatmıştı. Suriye Halkının Dostları adı ile bir araya gelen ülkeler Suriye konusunda Rusya ve Çin engeli olmaksızın kararlar almaya başladı. Daha önce Suriye muhalefetini Suriye halkının meşru temsilcisi olarak tanıyan Dostlar Grubu aradan geçen sürede Suriye muhalefetini desteklemek ve Esad rejimi üzerinde baskı oluşturmak açısından çok da başarılı olamamıştır.

Suriye Halkının Dostları son toplantısını 20 Nisan 2013 tarihinde üye ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirmiştir. Toplantıya Suriye sorununa doğrudan müdahil ülkeler katılmış ve “Suriye Çekirdek Grubu” toplantısı adı verilmiştir. Toplantıya Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yanı sıra, ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE, İtalya, Almanya ve Fransa'dan dışişleri bakanları ve üst düzey yetkililer ile Suriye Ulusal Koalisyonu temsilcileri katılmıştır.

Suriye Halkının Dostları Grubu toplantısı daha öncekilerde olduğu gibi Suriye’de değişim beklentisi yaratmıştır. Bu toplantı öncesinde beklentiyi artıran ABD’de yeni Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Suriye konusunda daha aktif olacağının işaretlerini vermiş olmasıdır. Toplantı neticesinde Suriye Muhalefet ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu adına 15 maddelik bir deklarasyon yayınlanmıştır. Bu deklarasyondaki maddelere bakıldığında da ABD’nin Suriye muhalefetine yardımının daha fazla önünü açacak bazı kararların alındığı görülmüştür. Yükselen radikal İslami hareketlerin dışlanması, azınlık gruplarına güvenlik garantisi verilmesi, demokratik bir Suriye hedefinin vurgulanması, askeri muhalefete yardımların Yüksek Askeri Konsey üzerinden yapılması ve bazı grupların dışlanmış olması bu kararlar arasında sayılabilir.

Deklarasyonda öne çıkan başlıklar şu şekildedir:

Toplantı sonrasında; Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı halkının birliği ve toprak bütünlüğünün muhafaza edileceği vurgulanmıştır. Suriye’nin bütünlüğü vurgusu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry tarafından da dile getirilmiştir. Suriye’nin Esad sonrasında etnik ve mezhepsel temelde bölüneceği değerlendirmelerinin yapıldığı bir dönemde bu açıklamanın gelmiş olması önemlidir. Aynı doğrultuda “etnik, dini ve mezhepsel kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelilerin eşit olacağı, hukukun üstünlüğü ve sivil devlet ilkelerine dayalı demokratik çoğulcu bir ülke olacağı vurgusu da deklarasyonda yer almıştır.

Deklarasyon ve liderlerin yaptıkları açıklamalar ile mücadelenin Esad ailesi ve rejim içinde katliamlardan sorumlu kişiler ile olduğu vurgusu yapılmıştır. Böylece devletin yıkılmak istenmediği anlaşılmaktadır. Deklarasyonda, “Koalisyon’un mücadelesinin Suriye Devleti'ne değil, Esad rejimine karşı olduğu, kamu kurum ve kuruluşlarını muhafaza edecek ve güvenlik personeli dahil olmak üzere yolsuzluğa karışmamış ve elini kana bulamamış kamu görevlilerini kollamak amacıyla bunları yeniden yapılandırılacağı” belirtilmiştir. Bu yaklaşım ile hem muhalefet ve hem de dış aktörlerin Irak’ta yapılan hatayı tekrarlamak istemediği anlaşılmaktadır. Devletin bütün organları ile çökertilmesi durumunda daha kanlı bir iç savaş yaşanabileceği ve ülkede istikrarın çok uzun yıllar sağlanamayacağı endişesi öne çıkmaktadır. Muhalefetin ve dış aktörlerin büyük çoğunluğu Esad sonrasını kestiremediği için barışçıl geçişi desteklemektedir. Çoğunluk tarafından paylaşılan bu görüş konusunda Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler ile Suriye muhalefet içindeki bazı grupların farklı düşündüğü değerlendirmesi yapılabilir.

Toplantının en önemli sonuçlarından biri sahada mücadele eden silahlı gruplar arasında ayrım yapılmış olmasıdır. Deklarasyonda “Suriye'de, kendi gündemlerini takip eden radikal/aşırı unsurlar bulunduğunun bilincinde olunduğu, Suriye halkının her türlü terörizmi ve aşırı ideolojiyi veya zihniyeti güçlü bir biçimde reddettiği” belirtilmiştir. Böylece Suriye muhalefeti de ABD’nin yaptığı “iyi muhalefet – kötü muhalefet” ayrımını ortaya koymuştur. ABD’nin Irak El Kaidesi ile ilişkili olduğu gerekçesiyle El Nusra Cephesi’ni terör örgütü listesine almasına daha önceki dönemde tepkili yaklaşan muhalefet aynı çizgiye gelmiştir. Bu değişimde ABD’nin desteğini alma çabasının yanı sıra yakın zaman önce El Kaide’nin El Nusra Cephesi’nin kendilerine bağlı olduğunu açıklaması etkili olmuştur.

Deklarasyonda, "Suriye'de herhangi bir gruba karşı intikam ve öç alma eylemlerine girişilmesine izin verilmeyeceği ve müsamaha gösterilmeyeceği” ifadelerine yer verilmiştir. Böylece rejimin yıkılmasının güvenliklerini riske sokacağı düşüncesi ile sesiz kalan ya da rejime destek veren azınlık gruplarına güvenlik garantisi verilmeye çalışılmıştır.

Deklarasyonun en önemli maddelerinden biri de “Suriyeliler'in savunma amaçlı silah temin edebilmeleri gerektiğinin belirtilmesi ve bu silahların, tahsis edildikleri amaç doğrultusunda kullanılacakları ve yanlış ellere geçmeyeceklerinin garanti edilmiş olmasıdır.” “Yüksek Askeri Konseyi yerleşik komuta kontrol yapısı ve profesyonel iyi planlanmış ve örgütlü askeri harekat yürütme kabiliyetiyle etkin bir işleyişe sahip olduğu ve tüm uluslararası askeri yardımların münhasıran Konsey üzerinden iletilmesi gerektiği” vurgulanmıştır. Yüksek Askeri Konsey’e yardımların intikali için gerekli mekanizmaların tesisi hususunda uluslararası toplum ile işbirliği halinde çalışmaya hazır olunduğu belirtilmiştir.” Suriye muhalefetine yönelik askeri yardım kararı alan Grup, böylelikle, Özgür Suriye Ordusu’na silah sağlanması için meşru zemin yaratmıştır. Her ne kadar bu madde Suriye’deki silahlı mücadelenin siyasal alana tek bir elden kanalize edilme fikrinin doğrultusunda kabul edilmiş olsa da pratikte Yüksek Askeri Konseyin işleyişi ve bileşenleri arasındaki sorunlar nedeniyle bugüne kadar karşılaştığı sorunların çözmesine yardımcı olması zordur.

Esad rejiminin yaşam süresini uzatan en önemli faktörlerden biri, rejim değişimini savunan dış aktörlerin kendi arasında politikalarını koordine edememesidir. Suriye Halkının Dostları Grubu Toplantıları bu sorunu aşma hedefiyle de oluşturulmuş bir girişimdir. Ancak bugüne kadar toplantılar neticesinde ne tam koordinasyon sağlanabilmiş ne de toplantılarda verilen sözler yerine getirilmiştir. Bu toplantıda ilk kez 11 ülke birlikte bir açıklama yayınlayarak ortak bir pozisyonda bir araya gelmeye çalışmış, Suriye’de çatışmaların sona ermesi için birlikte çalışılacağı belirtilmiştir. Son olarak dile getirilmesi gereken konu Suriye’de değişim konusunda “siyasi çözüm” vurgusunun öne çıkmış olmasıdır. Dolayısıyla Suriye muhalefetine yapılan yardımların sahada rejimi yıkmaktan ziyade Esad rejimini masaya oturmaya zorlamak amaçlı olduğu söylenebilir.

Akil Adamlar!Sakil Adamlar!

http://egemetropolgazetesi.com/yazar/akil-adamlar-sakil-adamlar-70.html

22 Nisan 2013 Pazartesi

Türk Proje Yönetim Meslek Enstitüsü

http://www.tpyme.com/uye/kurumsal-giris/profile-git/

Bütçenin kara delikleri, BES e para aktarımını engelledi


Yılın ilk 3 ayında sosyal güvenlik açıklarını kapatmak için bütçeden yaklaşık 5,5 milyar lira çıktı. Ocak-mart döneminde devletin harcadığı her 100 liranın yaklaşık 20 lirası sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerine gitti. Bireysel emeklilik devlet katkısı olarak bütçeden ilk 3 ayda herhangi bir aktarımda bulunulmadı. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu yılın ocak-mart döneminde bütçeden 94 milyar 161,6 milyon liralık harcama yapıldı. Bunun 21 milyar 984,7 milyon lirası personel giderlerine, 42 milyar 201,5 milyon lirası da cari transferlere gitti. 3 aylık dönemde memur, işçi, sözleşmeli, geçici ve diğer personelin SGK’ye devlet primi gideri olarak 3 milyar 681 milyon lira aktarıldı. Aynı dönemde tarımsal destekleme ödemeleri için 2 milyar 763 milyon 282 bin lira harcandı.
Sağlık, emeklilik ve sosyal yardımlara 18,9 milyar lira 
Yılın 3 aylık döneminde KÖY-DES, BELDES, SODES gibi kalkınma projeleri ile kalkınma ajansları ve İller Bankası’na 3 milyar 885,5 milyon lira aktarılırken, sağlık ve emeklilik giderleri ise her zamanki gibi yine bütçeyi aldı götürdü. Ocak-mart döneminde bütçeden harcanan her 100 liranın yaklaşık 20 lirası sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderleri için kullanıldı. Sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerinin devlete 3 aylık faturası 18 milyar 909 milyon 623 bin lira oldu. Bu dönemde bütçenin ‘kara deliklerinden’ SGK’ya sosyal güvenlik açık finansmanı olarak 5 milyar 459 milyon 811 bin lira aktarıldı. Devlet sosyal güvenlik katkısı olarak 6 milyar 296,5 milyon lira aktarırken, işveren sigorta priminin 5 puan indirimi 1 milyar 538,6 milyon lirayı buldu. Emeklilere ek ödeme ise 1 milyar 181 milyon lirayı aştı. 3 ayda devlet, 12 milyar 17,8 milyon liralık iç borç faiz ödemesi, 3 milyar 25,6 milyon liralık da dış borç faiz ödemesinde bulundu.
Devlet, bireysel emekliliğe katkı yapamadı 
Bireysel emeklilik devlet katkısı olarak bütçeden başlangıç ödeneği olarak 1 milyar 250 milyon lira ayrıldı, fakat ocak-mart döneminde herhangi bir aktarımda bulunulmadı. Yılın ilk çeyreğinde Milli Savunma Bakanlığı’na 1 milyar 147,9 milyon lira, Jandarma Genel Komutanlığı’na 169,5 milyon lira, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne de 199,2 milyon lira aktarıldı. Siyasi partilere ise devlet yardımı olarak 145 milyon 184 bin lira gitti.
3 ayda 91 milyar liralık gelir
Bu arada 3 aylık dönemde bütçedeki toplam gelir 91 milyar 38 milyon lira olarak belirlendi. Bunun 77,3 milyar lirası vergiden, 1,6 milyar lirası teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinden, 6,6 milyar lirası faiz, pay ve cezalardan elde edildi. 3 ayda yaklaşık 5 milyar liralık da sermaye geliri elde edildi. HÜRRİYET

Bugünkü köşe yazım

http://egemetropolgazetesi.com/yazar/hayalleri-olanlar--68.html

23 Nisan Kutlu Olsun!

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=470623446350682&set=a.450926978320329.1073741828.448413445238349&type=1&theater

Son kurban kadın banka müdürü

Son kurban kadın banka müdürü

İzmir'de bir banka şubesinin müdürü, iddiaya göre internetteki arkadaşlık siteleri aracılığıyla tanıştığı kişiyle arkadaşlık kurdu. S.A., kendini Ahmet olarak tanıtan kişiyle yaklaşık bir ay internet üzerinden görüntülü görüştü. İkili bir süre sonra evlenmeye karar verdi. Banka müdürü, “Borçlarım var. Ödeyip öyle evlenelim" diyerek kendisinden para isteyen Ahmet adlı kişiye belirli zamanlarda toplam 70 bin lira gönderdi. Paraları gönderdikten sonra Ahmet isimli kişiye bir daha ulaşamayan kadın müdür, polise başvurdu. Soruşturma başlatan polis, arkadaşlık sitesine sahte profille üye olan şüphelinin eşkalini belirleyip, peşine düştü.
HEDEFLERİ YÜKSEK GELİRLİLER
Benzer şikayetlerin son dönemde arttığını vurgulayan Emniyet yetkileri, “Özellikle arkadaş bulma veya evlendirme sitelerine, bu şekilde sahte isimle üye olup pusu kuran çok sayıda art niyetli kişi var. Bunların tek amacı mutlu yuva kurmak isteyen, gelir düzeyi yüksek kadınları tuzağa düşürmek" dedi. Bu kişilerin genellikle fiziksel görünümü düzgün kişilerin fotoğraflarını çalarak kullandığını söyleyen yetkililer "Kendilerini de gelir düzeyi ve statüsü yüksek kişi olarak tanıtıyorlar. Tek amaçları kolay yoldan para kazanmak olan bu tür kişilere kesinlikle itibar edilememeli" uyarısında bulundu
.

Krizin yeni adayı Türkiye!

Krizin yeni adayı Türkiye!

Büyük ekonomilerin piyasalar para pompalaması bununla birlikte yeniden gündeme gelen gelişmekte olan ülkeler tarafında işlerin zorlaşacağı belirtiliyor.
İlk etapta sıcak paranın yaratacağı olumsuzlukların altı çizilirken bu süreçte iki ülkenin büyük risk altında olduğu belirtiliyor.
Capital Economics gelişmekte olan piyasalar ekonomisti David Reese  5 temel gerekçeye dayanarak ülkelerin ekonomilerinde aşırı ısınmaya dikkat çekti. Gelişmiş ülkelerinin kendilerini toparlama çabalarının yarattığı olumsuzluklara dikkat çeken Reese, iyi haberin acil bir önlem alınmasını gerektiren konu olmadığını ama orta vadede sıkıntıların gözleneceğini dile getirdi.
Reese’in risk altında gördüğü iki ülkenin Türkiye ve Venezüella olduğunu belirtti.
Türkiye’de hisse senedi piyasalarının 2013’ün başından bu yana yüzde 7.3 yükseldiğini belirten Reese,  geçtiğimiz 112 aylık dönemde yüzde 42’lük yukarı yönlü hareketin gözlendiğini hatırlattı. 2012’de diğer gelişmekte olan ülkeleri geride bıraka Türkiye’nin yüksek  performans ve büyüme yanlısı olduğunu kaydeden ekonomist Venezülla tarafında da benzer bir tablonun olduğunu kaydetti.
Venezülla tarafında Caracas borsasının yüzde 37 yükselirken, geçtiğimiz 12 aylık dönemde yüzde 200 artış yaşadığına dikkat çekildi. Hugo Chavez’in ölümü ile kısa süre dalgalanma yaşansa da iyimserlik hız kesmedi.
Reese’e göre bu hızlı yükselişe rağmen 5 önemli faktörden biri gösterge bu iki ülkenin krizin yeni adayları olduğunu ortaya koyuyor.
Büyüyen cari açık, hızlı kredi büyümesi, kısa vadeli borçlarda gözlenen kabarma ve hisse sendi piyasalarında yaşanan hızlı yükseliş önemli göstergeler olurken döviz kurlarında değerlenme de 5 faktörün içinde yer alıyor.
Gelişmiş ekonomilerden gelen parayı iki ucu keskin kılıca benzeten Reese,  ekonomilerde aşırı ısınma ve varlık balonlarının tetiklendiğini belirtti. 
S&P, VENEZUELA'NIN GÖRÜNÜMÜNÜ 'NEGATİF'E İNDİRDİ
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Venezuela'nın yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu B+ olarak teyit ederken, görünümü ise 'durağan'dan 'negatif'e indirdi. S&P, bu kararına neden olarak devlet başkanlığı seçimi sonrasında ortaya çıkan politik belirsizliği gösterdi.