1453 Nisan’ında İstanbul surlarını koruyan 2000’i yabancı 7000 asker vardı. Surların içindeki halk da 50.000 kişi kadardı. Savunanlarla alakalı az bilinen bir diğer ilginç söylem de Bizans İmparatoru’nun paralı askerleri arasında Dorgano olarak çağrılan bir Türk komutan ve 600 kişilik bir Türk birliğinin olmasıdır.
Yedikule – Yenikapı arasında deniz kısmını savunan ve son ana kadar imparatora sadık kalan bu askerlerden İstanbul’un Cenevizli cerrahı Nicolo Barbaro’nun anılarına göre hiç kurtulan olmamıştır. Kimi tarihçiler Dorgano’nun bir fetret devri artığı olan Orhan Çelebi olduğunu söyler.
Türk kuşatma askerlerinin Nicolo Barbaro 160 bin, Kiev Kardinali 200 bin, Midilli Başpiskoposu 300 bin kişi demiştir.
Modern tarih analizlerinde Osmanlıların 60-80 bin arası bir kuşatma ordusu olduğu düşünülüyor. Bunların 10 bini elit yeniçeri.
Surları savunan her asker Hristiyanlığın en büyük kilisesini Müslümanlara vermemek için ölmeye hazır beklemektedir. Surlar yarılıp İstanbul düştüğünde yüzlerce insan Ayasofya’ya sığınmış, İsa’nın yeryüzüne dönüp durumu tersine çevirmesi için dua etmiştir. İsa yerine gelenler ise bronz kapıları kırıp herkesi çıkaran yeniçerilerdir. Yabancı kaynaklar Türk başıbozukların içeride büyük bir kıyım yaptığını ve kutsal eşyaları kirlettiğini yazar, Türk kaynakları ise bunu yalanlar.
Fatih, Bizans İmparatoru’nun cenazesine her tür saygıyı gösterecek kadar çağının ötesinde bir liderdir. Suret çizmenin yasak olduğu bir anlayışta kendi portresini yaptıran bir rönesans anlayışını temsil edecek kadar ileri görüşlüdür. Edebi dili günümüze kadar ulaşan bir şairdir.
Zinciri denizin ortasında kesmek gibi bir ihtimal zaten yoktu. Takılı olduğu yerlere de iyi savunulduğundan gemiler pek yaklaşamıyordu. Sultan Mehmet, gemileri karadan boşuna yürütmüş değildir bu yüzden. Başka çare kalmamıştır. Ayriyeten adamlar nasıl bir hınçla demir dövdülerse zincirin çoğu pek paslanmamış halde Deniz Müzesi’nde sergidedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder