10 Haziran 2014 Salı

BİRİNCİ DÜNYA HARBİNDE PROPAGANDANIN KUVVETİ




Birinci Dünya harbinde Ruslarla savaşan Türkleri ezici bir yenilgiye uğratan sadece ateşli

silahlar ve strateji olmayıp tifüs (Typhus), dizanteri (Dysentery), zatürrie (Pneumonia) ve

zatülcenb (Pleurisy) gibi ciddi hastalıklar da önemli bir rol oynadı. Bunlar arasında tifüs

ve dizateri mikrobik karakterde olup kolayca salgın hastalık şekline dönüşebilmekteler.

Harpte, Ruslar bu hastalıkları bir propaganda unsuru olarak çok etkili bir şekilde Türklere

karşı kullandılar. Türklerin düşünce yapısını, Müslüman inancını ve kültürlerini bilimsel

bir şekilde inceleyip etüd ettiklerinden onları propaganda ile de vurdular.

Gariptir ki Cihan harbinde Türklerle savaşan Ruslar arasında tifüs ve dizanteri yok

denecek kadar azdı. O kadar yakın bir yörede savaşmalarına rağmen nasıl oldu da Türk

ordusu bu hastalıklardan amansız bir şekilde kırılırken Ruslara bir şey olmadı?

Bunun cevabını Rusların akıllı bir şekilde kullandıkları propaganda yönteminde aramak

gerekir. Propaganda ince bir sanat ve de bugün artık bir ilim. Propagandanın işlemesi

için onun yöneltileceği toplumu iyi tanımak, onun psikolojisini, inançlarını, kültürünü,

beklentilerini, değer yargılarını ilmi bir şekilde incelemek ve bilmek lazım. Propaganda

bir Batı yöntemidir. Türk kültürü ezeldenberi propagandayı önemsemez ve kullanmaz

çünkü inanmaz, üstelik zahmetli iştir, emek ve özveri ister.

Birinci Dünya Savaşında Ruslar iki tane darbımesel icad edip bunları ortaya attılar.

Türklerin bunlara sarılacaklarını biliyorlardı. Nitekim, Türkler bunları benimsediler. Bu

iki darbımesel Türkleri yıktı. Silahın, merminin yapacağı işi Ruslar propaganda ile çok

daha etkili bir şekilde daha az emekle hallettiler. Peki, bu iki darbımesel ne idi?

Bir tanesi: BİT YİĞITTE PİRE İTTE BULUNUR ! Bu inançla üzerlerinde bit çıkan

askerler ondan kurtulmak yerine ona sahip çıktılar. Bitle tifüs arasındaki ilişkinin

farkında değillerdi. Üstelik, bit onlar için bir yiğitlik alameti idi. Anadolu kültüründe

“yiğit” olarak tanınmak bir onur ve şeref vesilesidir. Maalesef, bu sinsi propaganda Türk

ordusunda büyük bir tifüs salgınına sebep oldu, ordu kırıldı.

Diğer darbımesel ise: AKAR SU PİS TUTMAZ!

Ruslar, Türklerin içmekte, yemek pişirmekte, abdest almakta kullandıkları bütün irili

ufaklı dere, ırmak, çay...ne varsa hepsini mikropladılar. Türkler, “Akar su pis tutmaz”

inancıyla bu suları rahat rahat kullandılar, ve dizanteri orduyu kırdı geçirdi.

Bu darbımeseller büyük bir incelikle hazırlanmıştı. Kullanılan kelimeler sanki onların

eski bir an’aneyi yansıttığı ve köklü bir kültürün süzgeçinden geçerek günümüze kadar

geldiği intibaını veriyordu.

Batıda propaganda çok etkili bir silah olup incelikle uygulanır. Batılılar, harbi ateşli

silahların yanısıra iyi hazırlanmış planlı bir propaganda ile de yürütür. Türklerin bu

konuda nekadar yaya olduğu son yıllardaki Ermenilerin bir biri peşi sıra imal ettikleri

uydurma propagandaya karşı bile çaresiz kalmamızdan belli.
Yazan: Ayhan Özer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder