Ülkelerin hemen her yerde büyüyen sorunu haline gelen uluslararası düzensiz göç ile mücadelede etkin bir araç olan geri kabul anlaşmasının, Avrupa Parlamentosu’nun ardından, 25 Haziran 2014 tarihinde TBMM tarafından da onaylanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Hiç şüphesiz modern sınır yönetimi anlayışının bir gereği olarak geri kabul, düzensiz ve yasadışı göç ile mücadele edilmesi, bu sayede sınırlar içerisinde ve dışarısında güvenliğin tesisi açısından tüm ülkeler için büyük önem arz eden ve kurulması gerekli olan bir mekanizmadır. Türkiye özellikle bu sıkıntıyı bulunduğu coğrafya itibariyle her geçen gün daha da fazla artarak yaşamaktadır.
Müzakereleri 10 yıldan fazla süren ve taraflar arasında 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması, yasadışı yollarla Türkiye üzerinden AB üye ülke topraklarına giren mültecilerin Türkiye’ye iadesini öngörüyor. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından en az 3 yıl sonra, Türkiye üzerinden AB’ye giriş yapmış olan mültecilerin Türkiye’ye geri iadesine başlanacak.
Bu ilk başta bazı sıkıntıları da gündeme getirecektir ancak kararların istikrarlı şekilde uygulanması Türkiye’nin de uluslar arası çıkarları adına faydalıdır.
Bu anlaşma bazı çevreler tarafından da “Lozan Mübadelesi”ile karşılaştırılmaya çalışılmaktadır.
Bende 3. Kuşak Lozan Mübadili olduğum için tarihte hiçbir örneği olmamış ve olmayacak bir Mübadele’nin bu ve buna benzer anlaşmalarla uzaktan yakından ilgisinin olmadığının bilinmesini isterim.
TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN 8 YANLIŞ
Bu nokta da uzmanlarında atladığı bazı konular var dolayısıyla ABtarafından her gelen şeye ön yargı ile yaklaşır olduk.
Bunun içinde konuyu biraz açmamız gerekmektedir.Unutulmamalıdır ki bunlar benim görüşlerimdir ve karşı tezlerde olacaktır.Amaç tu kaka demeden konunun paydaşı olabilmekte…
1-“GERİ KABUL ANLAŞMASI HEMEN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK”
Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması hemen yürürlüğe girmeyecek. Bilindiği üzere söz konusu
Anlaşma 16 Aralık 2013 tarihinde taraflar arasında imzalanmış, 7 Mart 2014 tarihinde
Avrupa Parlamentosu tarafından onandıktan sonra 7 Mayıs tarihinde Bakanlar Konseyi
tarafından da onaylanmıştır. 25 Haziran 2014 tarihinde ise TBMM Genel Kurulu’nda
görüşüldükten sonra oylanması beklenmektedir. . Onaylanmasını takiben Anlaşmanın,
Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından üç yıllık bir geçiş dönemi yaşanacaktır. Bu
geçiş döneminde Türkiye ve AB, yasadışı yollarla AB’de bulunan mültecilerin karşılıklı geri
kabulüne ilişkin gerekli altyapı ve işbirliği mekanizmalarını oluşturacaktır. Başka bir
deyişle AB’den Türkiye’ye ilk iadeler, 3 yıl sonrasında gerçekleşecektir.
2-“AB ÜLKELERİNDEKİ TÜM YASADIŞI GÖÇMENLER TÜRKİYE’YE GELECEK”
Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması, Türkiye üzerinden AB ülkelerine geçen yasadışı Türk
göçmenleri; Türkiye’yi transit ülke olarak kullanarak AB ülkelerine geçen üçüncü ülke
vatandaşlarını ve giriş sırasında gerekli şartları yerine getirmiş olsa da sonrasında bu
şartları taşımayan Türkiye vatandaşlarını kapsar. Özellikle ikinci kategoride bulunan
üçüncü ülke vatandaşlarının iadesi için ise, kaynak üçüncü ülke ile Türkiye arasında ikili
geri kabul anlaşmasının imzalanmış olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, AB’de
yasadışı yollarla bulunan tüm göçmenlerin Türkiye’ye iadesi söz konusu değildir.
3-“GERİ KABUL SONRASINDA YÜZBİNLERCE MÜLTECİ TÜRKİYE’YE GELECEK”
Sadece FRONTEX’in 2013 yılı rakamlarına göre, AB’ye yasadışı girişlerde kullanılan 5 ayrı
rotada yaklaşık 90.000 mülteci AB’ye yasadışı yollarla giriş yapmıştır. Bu rakam içerisinde
Türkiye’den AB’ye yasadışı yollarla giren mülteci sayısı 24.000 civarındadır. Başka bir
deyişle, AB’ye olan yasadışı göçün sadece ¼’ü Türkiye üzerinden yapılmaktadır. Ayrıca bu
rakam yıllar içerisinde sürekli bir düşüş grafiği sergilemektedir. Türkiye’nin de bulunduğu
Doğu Akdeniz Yolundan 2010 yılında 55.688; 2011 yılında 57.025; 2012 yılında 37.224 ve
2013 yılında 24.799 mülteci AB’ye yasadışı yollarla geçiş yapmıştır. Türkiye ve AB arasında
sınır kontrolü kapsamında gerçekleştirilen ortak faaliyetler ile bu rakam 2013 yılı
itibariyle düşüş eğilimi göstermeye başlamıştır. Dolayısıyla geri kabul anlaşmasının
yürürlüğe girmesiyle birlikte, endişe uyandıran yüz binlerce mültecinin Türkiye’ye iadesi
söz konusu değildir. Ayrıca Türkiye’nin sınır yönetimini güçlendirmesine ve entegre bir
sınır yönetimi sistemi oluşturmasına paralel olarak Türkiye üzerinden yasadışı olarak
AB’ye girişlerde düşüşün artarak sürmesi beklenmektedir. Bu konudaki endişeleri giderecek bir başka veri ise Türkiye ile Yunanistan arasında son 10
yıldır var olan geri kabul anlaşması çerçevesinde elde edilen rakamlardır. Türkiye ile
Yunanistan arasında imzalanan karşılıklı geri kabul anlaşması, Nisan 2002’den bu yana
yürürlükte olmakla birlikte, 2002-2011 yılları arasında, neredeyse tamamı üçüncü ülke
vatandaşlarına ait toplam 101.500 geri kabul talebini Türkiye’ye ileten Yunanistan’ın bu
talebine karşılık Türkiye, sadece 11.500 başvuruyu kabul etmiştir. Bu rakam yılda ortalama
1.200 başvuruya denk gelmekte olup geri kabul konusunda Yunanistan’dan Türkiye’ye
daha az talebin geleceği varsayımını güçlendirmektedir.
4-“GERİ KABUL ANLAŞMASI İLE BİRLİKTE, AVRUPA’DA YAŞAYAN TÜRK
VATANDAŞLARI TÜRKİYE’YE GERİ GÖNDERİLECEK”
Türkiye ile AB arasında imzalanan geri kabul anlaşması sadece AB Üye Devletlerinde
yasadışı olarak ikamet eden Türk vatandaşlarının, ispat edildiği takdirde Türkiye’ye iade
edilmesini öngörmektedir. Hâlihazırda AB üye ülkelerinde yasal yollar ile ikamet eden Türk
vatandaşları anlaşmanın kapsamının dışındadırlar. Bunun için bazı kişiler ortalığı bulandırmaya çalışacaklardır ama korkulacak bir şey olmadığı bilinmelidir.
5-“GERİ KABULÜN TÜM MALİYETİNİ TÜRKİYE KARŞILAYACAK”
AB’nin geri kabul anlaşması imzaladığı diğer üçüncü ülkeler gibi Türkiye de, yasadışı
mültecilerin geri kabulüne ilişkin AB fonlarından yararlanma imkânına sahip olacak. AB
fonları tüm bu hazırlık aşamasında Türkiye’nin üzerindeki maddi yükü azaltırken Türkiye,
AB’nin yasadışı göçmenlerin geri kabulü için ayırdığı maddi imkânlardan yararlanacak.
AB’nin 2008-2013 yılları arasında Avrupa Geri Dönüş Fonu (European Return Fund)
kapsamında 676 milyon avro maddi kaynak sağladığı düşünüldüğünde, yeni programda
Türkiye için de önemli bir kaynak sağlanması söz konusu olacak.
Siyasetçilerimiz bunu bir Popülizm aracı olarak kullanıpta faturayı bizlere çıkarırlarsa ona söyleyecek sözümüz yok.
6-“GERİ KABUL ETMEMEK GİBİ BİR İHTİMAL YOK”
Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra başlayacak ve yaklaşık üç yıl sürecek hazırlık süreci
sonrasında, ilk geri kabuller başlayacak. Bunu takiben altı ay süresince bir pilot uygulama
gerçekleşecek. Bu süre zarfında Türkiye, vatandaşları için vize muafiyeti konusunda AB’den
gerekli adımları göremezse, geri kabul anlaşmasını fesih hakkını kullanacak. Bunun la
birlikte Türkiye’nin AB’den göçmenleri kabul etmesi için, söz konusu göçmenlerin AB’ye
girerken Türkiye üzerinden geçtiğinin iki tarafın da yer alacağı bir Komite tarafından kabul
edilmesi gerekecek. Dolayısıyla AB’nin Türkiye’ye tek taraflı olarak, herhangi bir belgeye
dayanmaksızın yasadışı göçmenleri iade etmesi söz konusu olmayacak. Burada gri olan bölge yine siyasetçilerimizin yaklaşımı olacaktır.
7-“TÜRK VATANDAŞLARI İÇİN VİZESİZ AVRUPA GERÇEKLEŞEMEYECEK”
Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestliği diyaloğunun önemli bir bileşeni olan geri kabul
anlaşmasının imzalanıp, onaylanması kamuoyunda “geri kabule karşılık vize serbestliği”
şeklinde algılanmaktadır. Aslında AB, 2000’li yılların başından bu yana başta Batı Balkan
ülkeleri olmak üzere, adalet, içişleri ve güvenlik alanlarında komşu coğrafyalarda
yürüttüğü müzakere sürecinin bir benzerini de aday ülke Türkiye için yürütmektedir.
Aralık 2013 tarihinde resmiyet kazanan Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestliği yol
Haritasının içeriği bunun en önemli kanıtı. Dolayısıyla Türkiye’nin geri kabul alanında göstereceği performans vatandaşlarının vizesiz Avrupa hedefine ulaşmasında yol gösterici olacaktır.
8-“VİZESİZ AVRUPA İÇİN 3 YIL DAHA BEKLEMEMİZ LAZIM”
Türkiye halihazırda 2010 yılından bu yana gerçekleştirdiği çalışmalar ile onaylanan Geri
Kabul Anlaşması ve Aralık 2013 tarihinde resmiyet kazanan vize serbestliği yol haritasında
öngörülen kriterlerin birçoğunda ilerleme sağlamıştır. Türkiye Avrupa Komisyonu’ndan, 3 yıldan önce yani geri kabulün başlamasından önce bir değerlendirme yapmasını isteyebilir. Bunun neticesinde,Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nin, en geç altı ay içerisinde Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin kaldırılmasına yönelik, oylama yapması gerekmektedir. Böylece Türkiye, daha ilk geri kabuller Türkiye’ye ulaşmadan vatandaşları için vize serbestliği hakkını elde edebilir.
Burada Dışişleri Bakanlığı’na ve ilgili diğer bakanlıklara çok fazla görev düşmekte bu süreci lehimize tamamlamayı ümit ediyorum… http://www.egehabercisi.com/makale/muzaffer-donmez/turkiye-ab-geri-kabul-anlasmasi-tbmm-genel-kurulunda-onaylandi/146.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder