16 Haziran 2012 Cumartesi

Yurtdışına gidiyoruz, gezmeye değil patron olmaya

Ersan Çıplak'ın haberi
Yabancı bir ülkede restoran ya da kafe açan Türk markaları devlet teşviklerinden yararlanabiliyor. Mağaza kuruluş ve kira masraflarının yarısını devlet karşılıyor. Kuruluş masraflarında 100 bin, kirada ise 200 bin dolar üst limit var...
YURTDIŞINDA restoran ya da kafe açan Türk markaları artık ihracata yönelik devlet yardımlarından yararlanabiliyor. Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality'nin Desteklenmesi” tebliğindeki “şirket” bölümüne ilk kez “zincir restoran” tanımı 2011’de eklenmişti. Bu sayede yurtdışında franchising sistemiyle restoran ya da kafe açacaklara çok cazip hibe destekler veriliyor. Şimdi birçok şirket hummalı bir çalışma içinde. Mado’dan Simit Sarayı’na, Köfteci Ramiz’den Baklavacı Güllüoğlu’na kadar birçok marka “Marka Destek Programı” ve “Turquality Destek Programı”na başvurdu. Bunların yanı sıra başvuru hazırlığı yapan birçok marka sırada bekliyor.
Turquality, markalaşma potansiyeli olan ürün gruplarına sahip firmaların, üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış sonrası hizmetlere kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde çeşitli destekler sunan bir program.
Peki franchising sistemiyle yurtdışında büyüme planları yapan şirketler söz konusu programların desteklerinden nasıl yararlanabilir? Hangi harcamalarınız devlet tarafından karşılanıyor? Hangi markalarımız nerelerde şubeler açmaya hazırlanıyor? ABD, Avrupa Birliği (AB) ya da diğer ülkelerde bir Türk markasından franchise alarak iş kurmak isteyen girişimciler nasıl bir yol izlemeli? Önde gelen markalarımızın yurtdışı planları neler?..
EN AZ BİR ŞUBENİZ OLMALI
Franchising desteklerinden yararlanmak isteyen markaların yurtdışında 1 (otel bünyesinde, otel tarafından kendi markasıyla işletilen lokanta, kafe hariç) yurtiçinde ise en az 5 şubeye sahip olması gerekiyor. Şirket sermayesinin yüzde 50’sinin üzerinde yerli olma zorunluluğu var. Şirket yüzde 100 yerliyse söz konusu desteklerden yüzde 50 oranında yararlanabiliyor. Yüzde 70 yerli sermaye olması durumda ise bu oran yüzde 35’e düşüyor.
Marka sahibi şirketin bu desteklerden yararlanabilmesi için Turquality’nin istediği “mükemmel yönetim” modeline sahip olması gerekiyor. Bunun için 10 ana performans kriterine göre şirketiniz mercek altına alınıyor. Bu performans alanları şöyle sıralanıyor:
Stratejik planlama ve kurumsal performans yönetimi, finansal performans, marka yönetimi, marka performansı, tedarik zinciri yönetimi, müşteri-pazarlama ve ticaret yönetimi, ürün tasarım-geliştirme, insan kaynakları yönetimi, kurumsal yönetişim ve bilgi teknolojileri...
DESTEK MİKTARLARI
Yabancı bir ülkede açacağınız restoran ya da kafenin konsept mimari çalışmaları ve dekorasyon giderlerinin yüzde 50’si devlet tarafından karşılanıyor. Marka Destek Programı kapsamındaki bu desteğin yıllık limiti 400 bin dolar.
Marka Destek Programı kapsamında çevre, kalite ve insan sağlına yönelik teknik mevzuata uyum sağlanabilmesi ve mekanın hijyen, can ve mal emniyeti gibi konularla ilgili her türlü harcamanız yüzde 50 oranında (50 bin doları geçmeyecek şekilde) destekleniyor. Bu destek kapsamına danışmanlık hizmeti de dahil.
İlk 10 franchise mağazanın kuruluş ve kira masraflarının yarısı devlet tarafından karşılanıyor. Kira giderleri en fazla 2 yıl süreyle sınırlı. Limitse 100 bin dolar.
Ayrıca 4 yıl süreyle her türlü tanıtım, araştırma, tescil, defile, fuar katılımı, ofis, depo, mağaza kirası ve showroom dekorasyonu gibi yapacağınız diğer masraflar da destek kapsamında.
Tüm bunların yanı sıra eğer Turquality’ye de kabul edilirseniz daha cazip hibe destekler sizi bekliyor. Örneğin, ilk 100 franchise mağazanızın kuruluş ve kira masraflarınızın yarısını devlet karşılıyor. Kuruluş masraflarında 100 bin, kirada ise 200 bin dolar üst limit var. Kurumsal kimlik, ürün ambalaj tasarımı, marka tescili harcamalarınız için de devlet desteklerinden yararlanabilirsiniz.
MARKANIZI TESCİL ETTİRİN
Şirketlerin destek kapsamına alınabilmesi için destek müracaatında bulunacağı marka ya da markaların Türkiye’de kendi şirketi veya bağlı bulunduğu holding ya da grup şirketlerinden biri adına tescil edilmiş olması gerekiyor. Ayrıca firmaların “stratejik iş planı dokümanında belirttikleri hedef pazarların en az birinde markanın tescil edilmiş olması koşulu aranıyor. “Markamı yurtdışında nasıl koruma altına alabilirim” sorusuna verilecek cevap, onu hangi ülkelerde tescil ettirmek istediğinize bağlı olarak değişiyor. Marka koruması “tescil” ile sağlanabiliyor. Bu nedenle öncelikle marka sahibinin yurtdışında tescille ilgili ihtiyaç analizini yapması ve hangi tescil sistemlerinden faydalanacağını belirleyerek uygun bir yol haritası oluşturması gerekiyor.
Müracaatın yapılması ve markanın koruma altına alınması için gerekli işlemlerin vakit geçirmeden en kısa sürede başlatılması önem taşıyor.
Marka tesciliyle iş bitmiyor elbette. Onu üçüncü şahıslara karşı koruyabilmek adına gerekli adımların da atılması gerekiyor. Bu noktada “marka izleme” hizmeti ön plana çıkıyor. Marka izleme hizmetiyle dünya genelinde veya ticari faaliyet gösterilen ülkeleri kapsayacak şekilde bölgesel olarak bülten yayınları kontrol edilebiliyor. Marka sahipleri, kendilerininkine benzer gördükleri marka yayınlarına itiraz ederek veya hukuki işlem başlatarak tescil almalarını engelleyebilir. Bu hizmet aynı zamanda sektör analiz yapılmasına ve buna bağlı olarak aynı faaliyetle iştigal eden firmaların marka tescili noktasında ne tür adımlar attıklarının tespiti ve bunlara göre yeni stratejiler belirlenmesini de mümkün kılıyor.
EN FAZLA İKİ MARKA
Şirketlerin en fazla iki markası destek kapsamına alınabiliyor.
Markaları tescil edilmiş olan şirketlerin, Turquality Projesi Firma Ön Değerlendirme Seti’ni doldurarak, destek kapsamına alınıp alınamayacağına ilişkin bir ön değerlendirme yapmaları gerekiyor. Değerlendirme sonucunda destek kapsamına girmek için kriterleri karşılayabileceği sonucuna varan şirketler, ilgili belgeleri tamamlayarak destek kapsamına alınmak için Ekonomi Bakanlığı’na başvurabiliyorlar. Turquality’nin yapısı 2006/4 sayılı “Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turquality’nin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ”de belirtildiği şekilde oluşturuldu. Söz konusu tebliğde, Turquality kapsamında görev alan Turquality
Komitesi, Turquality Çalışma Grubu, Turquality Sektörel Çalışma Grubu ve Turquality Sekreteryası’nın görev tanımları da belirtildi. Buna göre Turquality Komitesi TC Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında bakanlık, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve ilgili ihracatçı birlikleri temsilcilerinden oluşuyor.
Komite, Turquality Destek Programı kapsamına alınacak şirketlerin markalarının tespiti konusunda yetkili. Marka Destek Programı’nın süresi 4, Turquality Destek Programı’nınki ise 5 yıl. Ancak performansa dayalı olarak 5 yıl daha uzatılabiliyor.
SİMİT SARAYI
“Yurtdışında üretime başlayacak”
Simit Sarayı, Turquality’ye başvurdu. Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Okutur, “Başvuru amacımız sadece devletten yardım almak değil. Turquality’nin getireceği motivasyonla kurumsal dönüşümümüzü de hızlandıracağız” diyor. Simit Sarayı, yurtdışı çalışmalarını titiz bir şekilde yürütüyor. Şirket, ilk önce hedef pazarla ilgili kendisi bir plan hazırlıyor. Aynı zamanda o ülkedeki yatırımcılardan gelen talepleri bekliyor. Sonra her iki plan karşılaştırılarak pazar için yatırım analizi yapılıyor.
Simit Sarayı’nın yurtdışındaki ilk şubesi, 2009’da Hollanda Lahey’de master franchise olarak açıldı. Daha sonra Azerbaycan (franchise), KKTC (franchise), Suudi Arabistan (kendisi işletiyor) ve ABD’de şubeler açtı. Okutur, bu yıl ABD’nin yanı sıra Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinde yeni şubeler açacaklarını söylüyor.
Simit Sarayı’nın yurtdışı mağazalar için franchise giriş bedeli 25 bin euro. Ayrıca ciro üzerinden yüzde 6 pay alınıyor. Bir şubenin toplam yatırım tutarı 250 bin ile 300 bin euro arasında değişiyor. Yurtdışı mağazaların büyüklüğü ise 150-200 metrekare arasında. Simit Sarayı, yurtdışındaki şube sayısı artınca üretimle ilgili planlar devreye alınacak. Okutur, önümüzdeki dönemde Avrupa, ABD, Çin, Suudi Arabistan ve Malezya’da üretim tesisleri kuracaklarını söylüyor. Simit Sarayı’nın yurtdışı büyüme planları sadece bunlarla sınırlı kalmayacak. Bu doğrultuda ABD ve Avrupa menşeli birkaç markayla pazarlık masasına oturulmuş. Duyumlarımıza göre şirket, zincir mağazaları olan bu markalardan birini satın almaya hazırlanıyor.
BURSA KEBAP EVİ
Suudi Arabistan’da şube açıyor
Bursa Kebap Evi Yönetim Kurulu Başkanı Cem Helvacı, Turquality’ye başvurmak için hazırlıklarımız sürüyor” diyor. Bursa Kebap Evi, Ortadoğu ülkelerine odaklanmış durumda. İlk yurtdışı şubesini Suudi Arabistan’da açacak. Daha sonra Kuveyt’te bir şube daha açılacak. Ardından gelişmiş Avrupa ülkelerine yöneleceklerini belirten Helvacı, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde şubeler açmayı hedeflediklerini söylüyor. Yurtdışında açılacak restoranlar ortalama 150 metrekare olacak. Bu büyüklükteki bir restoranın yatırım tutarı 200 bin euro, franchise bedeliyse 30 bin TL olarak belirlenmiş. Ayrıca cirodan yüzde 4 pay alınacak.
BAKLAVACI GÜLLÜOĞLU
Avrupa’da 15 şube açacak
Baklavacı Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Güllü, “Global bir marka olma yolunda ilerleyen bir şirket olarak ilgisiz kalmadık ve 2011’de Turquality hazırlıklarına başladık. Yurtdışı yatırımlarımıza ara vermeden devam edeceğiz.
Baklava ve diğer tatlı çeşitleri, Avrupalılar ya da Amerikalılar için farklı lezzetler. Bu nedenle tüm ülkeler bizim önceliğimiz” diyor.
Baklavacı Güllüoğlu’nun ABD’de Manhattan, Brighton Beach, Astoria, New Jersey ve Los Angeles; Hollanda’da Amsterdam, Libya’da ise Trablusgarp şubesi hizmet veriyor. Şirket, bu yılın sonuna kadar ABD Miami, Almanya Düsseldorf, Belçika Brüksel ve Suudi Arabistan Riyad’da şubeler açacak. Bu şubelerin bazılarında yemek konsepti de olacak. Nejat Güllü, 2015 sonuna kadarki planları ise şöyle anlatıyor:
“ABD 50, Avrupa’nın önemli başkentlerinde 15, Arap ülkelerinde ise 10 şubeye ulaşmayı hedefliyoruz. Uzun vadede Çin’de de şubeler açmayı planlıyoruz. Şimdiye kadar yurtdışı şubelerimiz için 5 milyon dolar yatırım yaptık.”
Baklavacı Güllüoğlu, yurtdışı mağazalarını yerel partnerlerle birlikte açıyor. Özel dekorasyonun gerekli olduğu mağazalarda mimari hizmet Güllüoğlu tarafından veriliyor. Mağaza büyüklüğü ve gerektirdiği yapılanmaya göre farklılık gösteren yatırım bedelini ise mağaza sahibi ödüyor. Güllüoğlu, franchise isim bedeli talep etmiyor.
BAY DÖNER
Ortadoğu’da iddialı
Turquality’ye başvuran markalardan biri de Bay Döner. Bay Döner Genel Müdürü Bülent Polat, “Yurtdışında öncelikli hedefimiz Ortadoğu ve komşu ülkeler. Bu ülkelerde 2015 yılına kadar 15 şubeye ulaşmak hedefliyoruz” diyor.
Bay Döner yurtdışındaki ilk şubesini 2010’da Irak Erbil’de açmış. Polat, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan Bakü ve Dubai için görüşmelerin tamamlandığını, yakında şube çalışmalarının başlayacağını söylüyor.
Bay Döner, yurtdışı mağazalar için 50 bin dolar franchise giriş bedeli istiyor. Sürekli franchise ödemesi ise yüzde 5. Bay Döner’in yurtdışı şubeleri 200 metrekare büyüklüğüne sahip. Bu ölçekteki bir restoranın toplam yatırım tutarı ise 250 bin dolar.
MR. KUMPİR
Yurtdışında tecrübeli
Mr. Kumpir, yıllar önce yurtdışına odaklanmış ve bu doğrultuda ilk şubesini 2007’de Almanya’da açmış. Halen bu ülkenin yanı sıra Avusturya, Belarus, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Hollanda, İtalya, İsviçre, KKTC, Kazakistan, Kanada ve Yunanistan’da 23 şubesiyle hizmet veriyor. Mr. Kumpir Genel Müdürü Fatih Demir, “Turquality’ye henüz başvurmadık. Yeni bir büyüme planlaması sürecindeyiz. Bu süreçte Turquality’ye başvurmak üzere gerekli hazırlıklara başlayacağız. Mr. Kumpir’e dünyanın birçok yerinden franchise ya da master franchise talepleri geliyor” diyor.
Mr. Kumpir; Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkelerinde yeni şubeler açacak. Daha sonra Asya ülkelerinde şubeler açılması gündemde. Şu sıralar Singapur’dan gelen bir franchise talebi de değerlendiriliyor.
Mr. Kumpir’in franchise giriş bedeli 15 bin euro. Sürekli franchise ödemesi olarak da ayda 450 euro alınıyor.
ÇİĞKÖFTEM
7 ülkede şubeler açtı
İlk yurtdışı şubesini 2006’da Belçika’da açan Çiğköftem’in halen ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika ve Avusturya’da restoranları bulunuyor. İspanya, Azerbaycan ve Fransa için de halen yatırımcılarla görüşmeler sürüyor. Çiğköftem’in sahibi Erdoğan Güner, kısa bir süre sonra bu ülkelerde de şube açacaklarını söylüyor.
Çiğköftem’in yurtdışındaki tüm şubeleri franchising sistemiyle açılmış. Şirket, bu ay içinde ABD New Jersey’de bir şube daha açacak. Çiğköftem, 2012’de özellikle Avrupa ve ABD’deki şube sayılarını artıracak. Güner, Asya’dan özellikle Tayland ve Malezya’dan franchise talepleri gelmeye başladığını söylüyor.
Çiğköftem, franchise giriş bedeli talep etmiyor. Sürekli franchise ödemesi yok. Şube büyüklüğü 20-50 metrekare arasında değişiyor. Bir şubenin toplam yatırım tutarı 30 bin euro.
GÖNÜL KAHVESİ
Saraybosna’da şube açacak
Gönül Kahvesi, halen yurtiçindeki 50 şubesiyle hizmet veriyor. Yurtdışından çok sayıda master franchise talebi gelince, yurtdışı şube çalışmalarını daha iyi organize edebilmek amacıyla İzmir’deki merkez kısa bir süre önce İstanbul’a taşınmış. Şimdiye kadar 50 ülke için marka tescili yaptıran Gönül Kahvesi, bir yandan da Turquality desteklerine başvurmuş. Şimdi bu programın kapsamına girebilmek için hazırlıklar yapılıyor.
Gönül Kahvesi’nin sahibi Yaman Yardımcı, ağırlıklı olarak Libya, Bosna Hersek, Azerbaycan ve Ortadoğu’dan master franchise talebi aldıklarını söylüyor. Gönül Kahvesi’nde Türk kahvesi ve çay çeşitlerinin yanı sıra tüm dünyadan kahve çeşitleri sunuluyor. Şirketin yurtdışında açacağı şubelerin yatırım tutarı 200 bin euro civarında. İşyeri büyüklüğü ise 80 ila 100 metrekare arasında değişiyor.
KÖFTECİ RAMİZ
Romanya’da üretim tesisi kuruyor
Köfteci Ramiz Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Taşkınlar, “Bir dünya markası olmayı hedefliyoruz. Zorlu bir yola çıktığımızın farkındayız. Ancak bunu gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız. Türkiye’nin de başka ülkeler gibi bir markasının olabileceğini tüm dünyaya gösterme çabasındayız. Markamızı şimdilik Madrid Protokolü’ne bağlı olan ve olmayan 34 ülkede tescil ettirdik” diyor.
Köfteci Ramiz, bir yandan da Romanya’da üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. Bu yılın sonuna kadar Romanya’nın başkenti Bükreş’te restoran açılacak. Ardından Varşova, Kiev, Minsk, Riga, Vilnius, St. Petersburg gibi diğer Doğu Avrupa başkentleri gündemde. Daha sonra Paris, Lyon, Brüksel, Frankfurt, Berlin ve Amsterdam’da da restoranlar açılması hedefleniyor.
Tahran, Riyad ve Cidde’de de restoran açılması için fizibilite çalışmaları sürüyor. Yurtdışında açılacak Köfteci Ramiz şubelerinde ana konsepti bozmadan küçük değişiklikler yapılacak. Ramiz’in ızgara köftesi ve salata barı ise tıpkı yurtiçindeki şubelerde gördüğünüz gibi olacak.
MADO
Yurtdışında üç koldan büyüyor
Mado’nun yurtdışında halen 14 şubesi var. Bunlar KKTC (Girne, Lefkoşa, Güzelyurt), Azerbaycan (Bakü, Sebail, Nerimanov), Avustralya (Sidney, Melbourne, Brisbane), Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai), Irak (Erbil),
Malezya (Kuala Lumpur) ve Bulgaristan’da (Sofya, Varna, Burgaz) bulunuyor.
Şirket, 2012’de yurtdışında yeni şubeler açmaya devam edecek. Suudi Arabistan için master franchise anlaşması yapılmış durumda. Uzakdoğu’da Malezya ve Endonezya’da yeni şubeler açılacak. Mado’nun Bulgaristan’da bir de üretim tesisi bulunuyor. 1 milyon dolarlık yatırımla kurulan bu tesis, 2009’dan bu yana faaliyet gösteriyor. Bulgaristan’daki tesis, Mado’nun özellikle Avrupa’daki büyüme planları açısından stratejik öneme sahip.
Mado, yurtdışı büyüme planlarında üç farklı yöntem izliyor. Şirket, ülke koşulları ve potansiyelini göz önünde tutarak işbirliği (joint venture), master franchise ya da münferit franchise yapılanmasıyla şubeler açıyor.
ELAZIĞLI ÇİĞKÖFTECİ AHMET USTA
Avrupa’ya yayılacak
Elazığlı Çiğköfteci Ahmet Usta, Hollanda Rotterdam’daki ilk franchise şubesini geçen yıl açtı. Elazığlı Çiğköfteci Ahmet Usta Genel Müdürü Fatih Arslan, “Turquality desteklerinden yararlanmak için hazırlık yaptık. Avrupa ülkelerindeki marka tescil işlemlerini tamamlıyoruz” diyor. Almanya, Fransa ve İsviçre’de de fizibilite çalışmaları yapılıyor. Özellikle Türk nüfusunun yoğun yaşadığı bölgelere öncelik veriliyor. Yer seçimine ise yatırımcıyla birlikte karar veriliyor. Şirket, yatırımcılara anahtar teslimi şube veriyor. Arslan, franchise yatırım bedeli dahil gerekli yatırımın 25 bin euro olduğunu söylüyor. Ortalama işyeri büyüklüğü ise 30 metrekare.
Şubenin bütün iç dizaynı ve dekorasyonu Elazığlı Çiğköfteci Ahmet Usta tarafından yapılıyor. Yurtdışındaki şube konsepti Türkiye’dekinin aynısı olacak. Tezgah, tabela, masa, iç afişler, broşür ve bütün çiğköfte ekipmanları Türkiye’den gönderilecek.
COOKSHOP
Yurtdışı pazarları araştırıyor
CookShop, ilk yurtdışı şubesini Londra’da açacak. Yurtdışında özellikle Türk Hava Yolları’nın en çok sefer yaptığı lokasyonlar mercek altına alınıyor. Lokasyon ve pazar analizlerini bu doğrultuda yapan şirket, dünyada en çok ziyaret edilen ve ülkelerin başkentlerinde şube açmayı hedefliyor.
Yurtdışında açacak restoranlar CookShop tarafından işletilecek. Daha sonra franchising sistemiyle yeni şubeler açılması düşünülüyor.
SAMPİ
ABD’de şirket kurdu
Sampi Pide de Turquality’ye başvurdu. Türkiye dışındaki ilk franchise şubesini 2010’da KKTC Girne’de açan şirket, geçen yıl ise Almanya Düsseldorf ve Köln’deki şubelerini hizmete soktu.
Sampi’nin büyüme planları Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmayacak. Sampi Pide Genel Müdürü Melih Başara, “ABD’nin Orlando şehrinde Sampi Food INC unvanıyla bir merkez kurduk. ABD’de yeni şubeler açmaya hazırlanıyoruz” diyor.
Sampi, Avrupa ve ABD’nin yanı sıra Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Körfez ülkelerinden franchise talepleri alıyor. Başara, 2013 sonuna kadar bu bölgelerde de şubeleşmeyi hedeflediklerini söylüyor. Şirket, yurtdışı şubeleri için 25 bin euro franchise giriş bedeli talep ediyor. Ayrıca aylık cirodan yüzde 6 sürekli franchise ödemesi alınıyor. Sampi’nin yurtdışında açtığı şubelerin büyüklüğü 120 ile 400 metrekare arasında değişiyor.
ETİLER MARMARİS
Yatırım tutarı 120 bin dolar
Etiler Marmaris, Marmaris Büfe, Marmaris ve Marmaris Cafe markalarının tescil sahibi Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret’e Almanya, Hollanda, Yunanistan, İspanya, ABD, İran, Irak, Azerbaycan, Dubai ve KKTC’den franchise talepleri geliyor. Şirket, yurtdışı şubelerinde önceliği Türklerin yoğun olarak yaşadığı Almanya, Avusturya ve Hollanda’ya verecek. Diğer bazı Avrupa başkentleri ve turizmin canlı olduğu şehirlerde de Etiler Marmaris şubeleri açılması hedefleniyor. Grubun Ortadoğu ülkelerinde de şube açma planları var. Yurtdışında açılacak bir Etiler Marmaris Büfe’nin yatırım tutarının ortalama 120 bin dolar. Bu rakama 25 bin dolarlık franchise giriş bedeli dahil. Yurtdışı şubelerinin büyüklüğü ise 80 metrekare olacak.
SEYİDOĞLU
Almanya’da şube açtı
Seyidoğlu Baklavaları, yurtdışındaki ilk şubesini 2011’de Almanya’nın Münih şehrinde açtı. Seyidoğlu, AB üyeleri ve ABD dahil 50 ülkede markasını tescil ettirmiş durumda. Yurtdışında açılacak mağazalar, Türk kültürüyle örtüşen ve Türkiye’deki şubelere benzer yapılarda olacak. Ancak o ülkelerde yaşayanların kahvaltı ve tatlı alışkanlıkları dikkate alınarak mönülerde farklı çeşitlere de yer verilecek.
ATOM TOST
Yatırım tutarı 40 bin euro
Atom Tost; AB ülkeleri, Suriye, Gürcistan ve bazı Türk Cumhuriyetleri’nde marka tescil işlemlerini tamamlamış durumda. Şirket, ilk yurtdışı şubesini 2009’da Azerbaycan’da açmıştı. Daha sonda Azerbaycan’da bir şube daha açarak şube sayısını ikiye çıkardı. Azerbaycan’ın yanı sıra İran, Gürcistan ve Almanya’da şubeler açılacak. Atom Tost’un yurtdışı şubeleri için 15 bin euro franchise giriş bedeli talep ediliyor. Bir şubenin ortalama yatırım tutarı 40 bin ila 60 bin euro arasında değişiyor. Sürekli franchise ödemesi ise aylık net ciro üzerinden yüzde 5 olarak belirlenmiş. Bunların dışında herhangi bir reklam katkı payı talep edilmiyor. Dükkan büyüklüğü lokasyona göre 30 ila 70 metrekare arasında değişiyor.
Zafer ÇAĞLAYAN / Ekonomi Bakanı
“Marka ve endüstriyel tasarım başvurusunda Avrupa üçüncüsüyüz”
Küresel krizin etkisiyle dünya genelinde rekabet gün geçtikçe zorlaşıyor. Türk markalarının ayakta kalabilmek için üretimde maliyet ve fiyat avantajı yaratmanın yanı sıra “küresel marka” olmaya ihtiyacı var. Markalaşma yolunda doğru işler yapıyoruz. Son birkaç yılda marka ve endüstriyel tasarımda “Avrupa’nın en çok başvuru yapılan 3 ülkesi'' arasına girdik.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü 2011 Yılı Raporu’na göre, 2010 yılında yaklaşık 724 bin tasarım başvurusu yapıldı. 2010 itibariyle ülkemiz, yaklaşık 34 bin başvuruyla 15’inci sırada yer aldı. 2011’de tasarım başvurusu sayımız, önceki yıla göre yüzde 20 artışla 36 bin 578’e ulaştı. Ancak artık bu tasarımların somut meyvelerini toplamalıyız. Bunun için de daha fazla Ar-Ge ve markaya yatırım yapmamız gerekiyor. Türk markalarının henüz alması gereken çok mesafe var. 2011’de Almanya ihraç ürünlerinin kilosunu ortalama 4.1, Japonya 3.5, Güney Kore ise 3 dolardan sattı. Peki Türkiye kaça satıyor biliyor musunuz? 1.46 dolar.
Turquality kapsamındaki firmalarımız ise marka olmanın, markalaşmanın verdiği güçle ihraç ettikleri ürünlerin kilosunu 2.14 dolardan satabiliyor. Bu da bize Turquality’nin ne kadar önemli ve işe yarayan bir program olduğunu gösteriyor. Bakanlık olarak her zaman markalarımızın yanında olacağız.
Muhtar KENT / Coca-Cola Company Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su
“Dünya markası davranış modeli ne olmalı?
Tüketici taleplerinin ve seçeneklerinin giderek arttığı bir dünyada yaşıyoruz.
Bu nedenle markaların tüketici tercihlerini daima ön planda tutması gerekiyor.
Dünyanın her köşesinde, insanlar, hayatlarının her yönüyle ilgili daha fazla seçenek arıyor. Dijital teknoloji ve sosyal medya, 10 yıl önce söylense gülüp geçeceğimiz bir sonuca taşıdı bizi; “Markaların sahibi biz değiliz, tüketicilerimiz” dedi. İyi bir marka “tutulan söz” anlamına gelir. Başarılı markaların yıllar içinde sözlerini tutarak güven inşa ederler.
Küresel ihtiyaçlar artık şirketlerin, hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının mevcut sürdürülebilirlik çabalarından daha fazlasını talep ediyor. Sürdürülebilirlik, ortak bir değer haline dönüştü. İş dünyasının ve toplumun ihtiyaçları bir araya geldi. Ben buna “altın üçgen” diyorum. İş dünyasının, hükümetin ve sivil toplumun bir arada yeni çalışma şekli bu. İş dünyası burada kritik rol oynuyor, oynayacak.
Kemal YAMANKARADENİZ / Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı
“Tescil almadan yola çıkmayın”
Yurtdışında büyüme planları yapan şirketlerimizin markaları için ön araştırma yapmadan, tescil almadan girişimde bulunmaları büyük bir riski beraberinde getirir. İleride kendi markalarının zaten mevcut olan tescilli bir marka olduğunu bir ihtar dolayısıyla öğrenebilirler. Karşı tarafın isteği halinde dava açılabilir, ürünleri toplatılabilir, marka kullanımları engellenebilir. Büyük pazarlama yatırımlarının yapıldığı, işletmelerin fiziksel varlıklarının çok ötesinde değer taşıyan markalar için tescil olmaksızın marka konumlandırma çalışmalarına başlanması, pazarlama ve iletişim yatırımları yapılması büyük risk olacaktır.
Yeni pazarlara açılırken ilk adım, marka araştırması ve marka tescili olmalı. Başvuru ve marka tescili sonrasında uzman araştırma kurumlarıyla yapılacak pazar ve rakip analizleri doğrultusunda pazarda kendileri için en uygun çıkış yolunu bulabilirler. Bu noktada doğru marka konumlandırması ve reklam stratejisini, konusunda uzman iletişimcilerle oluşturmak çok önemli.
Pınar ILGAZ / ARGE Danışmanlık Yönetici Ortak
“Marka imajı nasıl olmalı?”
Yurtdışına açılma planları yapan şirket yöneticilerinin markanın tutunması, marka algısının oluşması ve markanın tercih edilir konuma gelmesi için güven ortamı oluşturup tutarlı davranmaları gerekiyor. Ürün kalitesi, sunuş, satış sonrası sunulan hizmet gibi konularda güveni sağlayabilmek için planlı, sistematik yaklaşımlarla ilerlemek gerekir. Marka imajı, kurumun değerlerinden iş yapma yöntemlerine, yönetici ve çalışanların tutumlarına kadar bütünsel bir algının sonucudur.
Dolayısıyla tek başına ürün kalitesi ya da mağaza konsepti markanın imajını hedeflenen noktaya getirmek için yeterli olmaz. Bütünsel bakışın vazgeçilmez bir önemde olduğu marka oluşturma aşamasında yönetim sistemlerinin geliştirilmesi ve entegre bir yapıda ve sürekli ölçümlenerek ve güncellenerek çalışması gerekir.
Destek kapsamına nasıl girersiniz?
Devlet desteklerinden yararlanabilmek için öncelikle müracaat eden markanın Türkiye’de tescilinin yapılmış olması gerekiyor. Ardından hedef pazarların en az birinde markanızın tescil edilmesi şartı var. Bu kriterlere uygunsanız yurtdışı iş planınızı hazırlayıp Dış Ticaret Müsteşarlığı’na doğrudan başvurabilirsiniz.
Ön incelemeden geçen firmalar, Turquality değerlendirme çalışmasına alınıyor. Değerlendirme raporu çıktıktan sonra rapor inceleme süreci başlıyor. Uygun bulunan marka Turquality programına kabul ediliyor. Ardından stratejik iş planı müsteşarlık tarafından onaylandıktan sonra destek almaya hak kazanıyorlar.
Desteklenen sektörler
Tekstil
Hazır
Hızlı tüketim ürünleri
Dayanıklı tüketim ürünleri
Kuyum/mücevherat
Otomotiv
Endüstriyel makineler
Gastronomi
Marka Destek Programı destekleri
Marka tescili harcamaları
Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri
Yurtdışı birimlere ilişkin kira ve dekorasyon giderleri
Reyon harcamaları
Showroom harcamaları
Kalite belgeleri ile insan can, mal emniyeti ve güvenliğini gösterir işaretlere ilişkin harcamalar
Franchising kapsamında harcamalar
Modelizm (kalıp ebat setleri), moda ve trendler ile ürün ve ambalaj tasarım harcamaları
Turquality Destekleri
Patent, faydalı model, endüstriyel tasarım ve marka tescil harcamaları
Kalite belgeleri ile insan can, mal emniyeti ve güvenliğini gösterir işaretlere ilişkin harcamalar
Moda, endüstriyel ürün tasarımcısı giderleri
Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri
Yurtdışı birimlere ilişkin kira ve dekorasyon giderleri
Danışmanlık (strateji, operasyon, organizasyon, teknoloji) giderleri
Turquality kapsamında 88 marka var
Turquality, kapsamında halihazırda 78 firmanın 88 markasına (Hisar, Koton, Mavi, Damat Tween, Jimmy Key, Şölen, Temsa, Vestel, Taç, Altınbaş, Bossa, Hamam, Gilan, Goldaş, Ramsey...) destek veriliyor.
Marka Programı kapsamında ise 30 firmanın 34 markası destek kapsamında. Bu markalar tekstil, hazır, hızlı tüketim ürünleri, dayanıklı tüketim ürünleri, kuyum/mücevherat, otomotiv ve endüstriyel makine sektörlerine ait.
Osman F. BİLGE / UFRAD (Ulusal Franchising Derneği) Genel Sekreteri
“İlk etapta rekabetin az olduğu ülkelere gidin”
Geleneksel mutfağımızda fast food (hazır yemek) veya hızlı servis edilmeye yatkın pek çok ürün ver. Ancak girişimcilerimiz henüz global rekabete hazır değil. Küresel strateji geliştirmeden yönetim organizasyonuna birçok alanda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.
Yerel pazarda başarılı olabilirsiniz ama rekabetin çok yoğun ülkelerde şansınız çok az. Bu nedenle ilk etapta Irak, İran, Rusya, Azerbaycan gibi rekabetin az olduğu ülkelere gitmekte yarar var. Aynı şekilde Doğu Avrupa ülkeleri ve Balkanlar’da de rekabet avantajı yakalanabilir. AB ülkeleri ve ABD’de ise rekabet çok yoğun. Bu bölgelere açılmak isteyenler çok iyi hazırlanmalı. Malezya, Çin, Vietnam gibi Asya ülkelerini hedefleyenlerse oralara pahalı ürünler götürmemeli. Zira bu bölgede bin metrekare gibi devasa lokantalar açıp uygun fiyattan satış yapmazsanız kaybedersiniz.
Bize has hazır yemek türündeki lezzetler modern üretim, verimli işletme ve başarılı pazarlama teknikleriyle bütün dünyada pazarlanabilir. Almanya’daki dönercilerimiz bu güce en iyi örnek. Mantıcılar, gözlemeciler, börekçiler, lahmacuncular, pideciler, köfteciler, balık-ekmekçiler, sulu yemek lokantaları ve benzerleri bu gelişmeye aday konseptleri oluşturuyor. Anadolu’nun çeşitli yörelerine has, sokakta satılan veya hızlı yapılan yemekler henüz ülke çapında tanınmasa bile zincirlerin yaygınlaşmasıyla kendilerini gösterecek ve beğeni toplayacaktır. Örneğin Erzurum’un cağ kebabı, Mersin’in tantunisi gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder