22 Mayıs 2013 Çarşamba

DELİLLERİYLE BİRLİKTE GERÇEK DARBE PLANINI AÇIKLIYORUM-Hikmet YAVAŞ


Türkiye’de yürürlüğe sokulan gerçek darbe planının, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile çok sıkı bir ilişkisi vardır. Bu nedenle, Büyük Ortadoğu Projesini anlamadan, Türkiye’de yürürlüğe sokulan gerçek darbe planını anlamak mümkün değildir.
22 Mayıs 2013 Çarşamba 16:24
Yazı 25 sayfadan oluştuğu için aşağıdaki link'den devamını okuyunuz. Görüleceği üzere 2023 hedefi Cumhuriyet'in 100.yıl kutlaması değil,TC.'nin tümüyle yok edilerek yerine bir ucubenin USA destekli oluşturulmasıdır. http://www.slideshare.net/muzafferdonmez/delilleriyle-birlikte-gercek-darbe-planini-acikliyorum-hikmet-yava 



http://www.egehabercisi.com/haber/siyaset/delilleriyle-birlikte-gercek-darbe-planini-acikliyorum-hikmet-yavas/161.html

Aidatsız Kart Dönemi

http://www.egehabercisi.com/haber/ekonomi/aidatsiz-kart-donemi/160.html

19 Mayıs 2013 Pazar

Özür

Bir haftadır Hastaneleri dolaşmak zorunda kaldığım için yazı ve paylaşımlarıma ara vermek zorunda kaldım.
Yaklaşık bir hafta daha dinlenmem gerekiyor.
Hepinizden özür dilerim.
Saygılarımla
Muzaffer DÖNMEZ

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Beypazarı çıkış arıyor














Tarih boyunca verimli tarım alanları, doğal su kaynaklarının zenginliği, sarp yamaçlı tepelerle çevrelenmiş korunaklı bir konumda olması Beypazarı’nın tarihin her döneminde önemli bir yerleşim olmasını sağlamış. Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve son olarak da Osmanlıların egemen olduğu tarihi İpek Yolu üzerinde, ticaret ilçeye eşsiz tarihi zenginlikler bırakmış… Tarihi konakları, müzeleri ve mutfağıyla dikkat çeken Beypazarı, İstanbul ve Ankara’dan günübirlikçilerin uğrak yerlerinden biri oldu.
2000′li yılların başında umut veren tarihi kentlerden biri olan Beypazarı turizmi, son yıllarda ise kan kaybetmeye başladı. Sıkıntının farkına varan ilçenin yerel yöneticileri elbirliğiyle soruna çözüm aramak için çalışmalara başladı. İlçeye gelen ziyaretçi sayısının azalmasının nedenlerini soruşturan Beypazarlılar, Belediye ve Kaymakamlık ile yeni projeleri hayata geçirmek için kolları sıvadı. Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu liderliğinde ilçeye gelen turizm gazetecilerine bilgi veren Beypazarı Kaymakamı Mustafa Kaya, Beypazarı’nın daha çok günübirlik ziyaretçilerin haftasonu uğradığı yer olduğunu hatırlatarak, “Beypazarı yaşayan bir kültür onu devam ettirmemiz için sponsorlara ihtiyaç var. Bir yere kadar ilerleyebiliyoruz ama mesafe kaydedemiyoruz. Yılda birkaç kere Beypazarı  kültürünü ön plana çıkaracak şenlikler düzenlenebilir. Esnaf  arasında birliktelik yok öncelikle bunu tesis etmeliyiz her esnaf ayrı bir fiyat politikası uyguluyor bu aşılırsa ve buradaki üreticiler ürünlerini  haftaiçi 2 gün yüzde 40 indirimli satarsa İlgiyi tekrar artırabilir” dedi.
Şehrin genel sulietini koruması gerektiğine dikkat çeken Kaya”Bazı işletmeler gece ışıklandırmalarına dikkat etmiyor. Buraya özgü pastel bir rengimiz var. Onu korumalıyız” dedi. İşletmelerin tura uygun fiyat vermediklerine değinen Kaya şöyle konuştu: “Haftasonunda konaklamada sorun yok ama haftaiçi gelen olmuyor. Fiyat politikası çok önemli tur fiyatı ile kapı fiyatı aynı olmuyor. Verilen hizmetin kalitesi çok öenmli yabancı turist getiremiyoruz. Ankara bu konuda çok çaba sarf ediyor ama  bir sonuç alınamadı. Kapadokya’ya giderken Beypazarı’na uğramıyorlar” diye konuştu.
İlçeye bir zamanlar 300-400 bin yerli yabancı turist geldiğini belirten Beypazarı Belediye Başkanı M.Cengiz Özalp da İstanbul-Ankara arasına işleyecek hızlı trenin Beypazarı’nda duracağını belirterek, biran önce ilçenin altyapısını tamamlamaya çalıştıklarını söyledi. Beypazarı’nın büyükşehirlerde tanıtımı için TIR hazırladıklarını belirten Özalp, Beypazarı kurusu, İnözü kanyonu, ilçede bulunan 5 müze ve konakların büyük ilgi göreceklerini ifade etti. Reklam ve tanıtıma bundan sonra daha fazla önem vereceklerini belirten Özalp, yeni projelerin hazırlıkları içinde olduklarını belirtti.
Ankara Üniversitesi Beypazarı Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Timur Gültekin de, ilçenin potansiyellerinin turizme kazandırılması konusunda, esnaf ve yerel yöneticilerin yanında yer aldıklarını, her türlü işbirliğine açık olduklarını söyledi.
Beypazarı esnafı da son yıllarda ilçeye ziyaretlerin azaldığını, haftaiçinde konaklamaların artırılması için çalışmalar yapılması gerektiğini belirttiler. Özellikle acentaların turlarını beklediklerini ifade eden esnaf, festivaller düzenlenmesini, şenlikler yapılmasını istedi.
Geçmişe yolculuğun adresi
“Münsürlerin Konağı”, “İnce Efendi Konağı”, “Hacıbostan Konağı”, “Müftüzade Hacı İzzet Efendi Konağı” ve “Mev’aların Konağı” gibi pansiyon ve restoranların ilçe ekonomisine katkı sağladığını belirten Beypazarı Belediye Başkanı M.Cengiz Özalp, yaptıkları çalışmaları şu şekilde anlattı:
Tarihi “İpek Yolu” üzerinde , binlerce yıllık geçmişe sahip olan Beypazarı,  ülkemizin kültürel zenginlikler ve doğal güzelliklerle dolu yerleşim merkezlerinden biridir.
Beypazarı Belediyesi ve halkı olarak tarihi koruma ve gelecek kuşaklara hazırlama görevini üstlenmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
On yıl önce Beypazarı’nı dünyada eşi benzeri görülmedik bir açık hava müzesi haline getirmek amacıyla çıktığımız değişim yolunda oldukça büyük yol kat ettik. BEYAP Projesi kapsamında ilçemizde bulunan 3500 konaktan 530′unun restorasyonunu tamamladık ve kullanıma açtık. Halen devam etmekte olan projenin hayata geçirilmesinde çeşitli kurum ve kuruluşların büyük desteğini aldık. Böylelikle restorasyon çalışmaları için gerekli bütçenin tamamına yakını sponsorlar tarafından sağlandı. Şu an Beypazarı’nda aslına uygun olarak restore edilip tamamlanmış toplam 30 sokağımız bulunmaktadır. Bu sokaklar arasında bulunan apartmanlara da ahşap görüntü verilerek bütünlük sağlanmış bulunmaktayız. Hedefimiz bu çalışmanın kalan 3000′e yakın konak için de uygulanmasıdır. Konaklarımız, eski dokusuna kavuşturulurken gelenekler bozulmamıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri de, Beypazarı’nda halen ekmeklerin evlerin altında bulunan fırınlarda pişirilmesidir.
Evlerin yenilenmesi , Beypazarı’ndaki turizm potansiyelinin artmasını sağlarken Beypazarı halkının da ekonomik olarak yüzünü güldürmüştür. “Münsürlerin Konağı”, “İnce Efendi Konağı”, “Hacıbostan Konağı”, “Müftüzade Hacı İzzet Efendi Konağı” ve “Mev’aların Konağı” gibi pansiyon ve restoran olarak faaliyete geçen konaklarımız, ilçede iş istihdamının artmasına da büyük katkı sağlamıştır. Konakların yanı sıra restorasyonuna başlanılan 200 yıllık bir tarihe sahip 600 dükkan kapasiteli Beypazarı Çarşısı’nın da en yakın zamanda işletmelere açılması planlanmaktadır.
Bu tarihi yolculuk içerisinde günümüze kadar gelen lezzetli geleneksel yemeklerimizden bahsetmemek olmaz. Tamamı tescilli yöremize özgü; 80 katlı baklava, etli güveç, Beypazarı kurusu, mumbar, tatlı sucuk, havuç lokumu ilçemizi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olmuştur.
Çevre illerin gözbebeği olan Beypazarı’na gelen turist sayısı her geçen gün artmaktadır. Beklentimiz beş yıllık süre içinde toplam 1 milyon turistin ilçemizi ziyaret etmesidir. İnsanların Beypazarı’nın güzelliklerinden mahrum olmaması için bu yolda elimizden geleni yapmaya hazırız.
Kendisine saygısı olmayan dil, tarih, gelenek gibi milli değerlerine sahip çıkmayan milletlerin bir gün tarihten silineceğini biliyoruz. Bu gerçekten yola çıkarak anadilimiz Türkçe’nin korunması amacıyla ruhsat verilecek işyeri tabelalarına yabancı kelimelerin yazdırılmaması kararı alınarak Beypazarı’nda yarattığımız tarihi atmosferin bozulmaması konusunda ne kadar kararlı olduğumuzu bir kez daha gösterdik.
Restorasyon, turizm ve kültürel mirasın korunması yönündeki çalışmalarımızın yanı sıra altyapı çalışmalarına da büyük önem verdik. 1999 yılından bu yana Beypazarı’nın çehresini değiştirmeyi başardık. Yapılan spor kompleksi, çay bahçeleri, parklar, basket sahaları ve sayfiye alanları ile sosyal yaşam canlanırken, yapılan yollarla ve özellikle trafik kazalarına neden olan alanlarda yapılan büyük çapta kavşaklarla bu sorunu ortadan kaldırdık. İlçemiz için çok önemli olan projelerimizden Yaş Sebze Meyve Hali’nin yapımını tamamladık. Yine Beypazarı’nın ilk yüzme havuzunu kullanıma açtık. Belediyecilik anlayışımızda temel noktamız; ilçedeki herkesin doğumdan ölüme kadar uygar dünya ölçülerinde yaşamaları için alt yapı neleri gerektiriyorsa o şartları sağlamaktır. Bu konuda hali hazırda başlatılmış bir çok projemiz de devam etmektedir.
Özveriyle gerçekleştirdiğimiz bu çalışmalar, Beypazarı gibi özel bir ilçeye layık olma çabasıdır. Oturup destek beklemek yerine elimizdeki kaynakları en verimli şekilde nasıl kullanacağımız ve ilçemize nasıl kazandıracağımız yönünde projeler ürettik. Olağan görevleri yerine getirmenin çalışmak olmadığını radikal değişimler için cesur adımlar atılması gerektiğini kendimize amaç edindik.Bu düşünceyle hareket eden tüm kurumlar için başarının kaçınılmaz olacağı inancındayız.
Beypazarı’nın avantajları
>> Beypazarı, Ankara’nın 100 km. batısında, Ayaş ve Nallıhan İlçeleri arasında, Ayaş-Güdül-Çamlıdere-Kıbrısçık-Seben-Nallıhan-Mihalıçcık ve Polatlı İlçeleri ile komşu. Yüzölçümü 868 km2, rakım 675 metre. Son nüfus sayımında toplam nüfusu 46 bin 514 oldu. Bunun 35 bin 80 kişisi şehir merkezinde 11 bin 434 kişi de 64 köy ve 3 beldede yaşıyor.
>> İlçe sınırları içindeki İnözü vadisi birçok bitki ve canlıya ev sahipliği yapıyor. Vadinin derin havasına alandaki doğal bitki örtüsü ve birtakım tarihi kalıntılar eklenmiş. Beypazarı’nın kuzeyinde bulunan vadinin iki tarafı balık sırtı görünümünde yükseliyor. İnözü Çayı’nın aşındırmasıyla oluşmuş vadide kayalıklara oyulmuş çok sayıda mağara bulunuyor. Mağaraların bir bölümü çok yüksekte olduğundan ziyaret edilmeleri pek mümkün olmuyor. Bu mağaraların, o devirde yaşayanlar tarafından kullanılan, ziynet eşyalarının da muhafaza edildiği mezarlar olduğuna dair çeşitli göstergeler bulunuyor. Arkeolojik anlamda bir çalışma yapılmadığı için veriler ortaya konulamıyor.
>> Beypazarı konakları ile meşhur. Genellikle iki ya da üç katlı olan konaklar yapılırken işlevsel ve kültürel detaylarla bezenmişlerdir. Bu Evler zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içine ahşap veya kerpiç dolgu sistemi kullanılarak inşa edilmiş.
>> Beypazarı’na gelen turist sayısı resmi kayıtlara göre, 1999′da 2 bin 501 kişi olarak geçerken, 2012 yılında ise bu sayı 450 bin oldu. Hedeflenen sayı ise yılda 1 milyon yerli, 100 bin yabancı turist.
>> Çalışmalarına başlanan jeotermal enerji projesiyle Beypazarı kültür turizminin yanı sıra kaplıca turizmiyle de tercih edilen kent olmaya aday.
>> “Telkari Sanatı” ile Beypazarı’nın adını yurtdışına duyuran gümüş işletmeciliğinin yanı sıra bakırcılık, yorgancılık, dokumacılık gibi eski el sanatlarının da yaşatıldığı ilçede; turistler babadan oğula geçen geleneksel el sanatları atölyelerini gezme fırsatı bulabiliyor.
>> Yöreye has Beypazarı güveci, etli dolma, höşmerim ve baklava gibi lezzetler, turistik işletme haline getirilen tarihi konaklarda ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.
>> Turizmde artan talep sonucunda Beypazarı’ndaki turistik tesislerin sayısı da artıyor. Restoran hizmetinin yanı sıra konaklama hizmeti de sunan 17 mekanla birlikte toplam 45 turistik işletmenin bulunduğu ilçede ziyaretçiler, tatil yapma olanağı buluyor.
Geleneksel lezzetleriyle Beypazarı
1800′lü yıllardan günümüze ulaşan tarihi konakların restore edilmesiyle açık hava müzesi görünümünü alan Beypazarı, el sanatları ve saray mutfağı tarzındaki yemekleriyle Türk Kültürü’nün mirasçısı olmaya devam ediyor. İlçe, tarihi zenginliklerinin yanısıra yöresel yemekleriyle de ilgi odağı olmuş. Anadolu’nun lezzetlerini barındıran yemekleri; sunumunun inceliği ve zarafetinden olsa gerek “İnce Takım” olarak adlandırılır. El yapımı tarhana çorbası, taş fırınlarda pişirilerek yine özel güveç kaplarında ikram edilen etli güveci, parmak kalınlığında damarsız ve ince kara üzüm yaprağına sarılan etli dolması, 80 kat ince yufkadan hazırlanan baklavası ve yöresel tatlısı olan höşmelimiyle bu zengin mutfak, tarihi konaklarda ziyaretçilere sunulur. Taş fırınlarda yapılan, tazeliğini bir sene koruyan, çay saatlerinin vazgeçilmez lezzetlerinden Beypazarı Kurusu, Türkiye’de sadece Beypazarı’nda üretilir. Beypazarı’nın tamamı tescilli bu yemeklerinin tarihi konaklarda servis edilmesi lezzetine lezzet katar.
Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Havuç ve Güveç Festivali’nde yöresel yemek yarışmaları düzenlenerek lezzetler ödüllendirilir. 2007 yılında yapılan festival, 80 binin üzerinde katılımcısıyla çevre ilçelerde düzenlenen en gözde festival niteliğindedir. Beypazarı’ndaki zengin yemek kültürünün en önemli nedenlerinden biri ilçenin tarım ürünlerinin zenginliğinden kaynaklanır. Topraklarının verimli olması nedeniyle nüfusun yüzde 70′i tarımla uğraşır ve İstanbul, Ankara gibi merkezlerin domates, ıspanak, salatalık, marul, biber, havuç ihtiyacı da yine Beypazarı’ndan karşılanır. Organik tarımla üretilen ürünlerin hızla arttığı Beypazarı’nda hedeflenen, gübresiz, hormonsuz tarımın yaygınlaştırılması.Türkiye’deki havuç ihtiyacının yüzde 60′ını Beypazarı’nda yetiştirilen havuç karşılar. Havucun yan ürünleri olan; lokumu ve reçeli bu nedenle havuç suyu, lokumu ve reçeli Beypazarı’nın en değerli ürünlerindendir. Pekmezi ve cevizli sucukları da Beypazarı’nın yöresel ürünlerindendir ve bağlarda yetişen kaliteli üzümlerden yapılır.
Festivaller ve şenlikler
>> Beypazarı Festivali: Her yıl Haziran ayının ilk haftası düzenlenen “Geleneksel Tarihi Evler, El Sanatları, Havuç ve Güveç Festivali” tüm Türkiye’den binlerce misafiri bir araya getiriyor. Yoğun ilgi gören Festival son iki yıldır “Uluslararası” platformda gerçekleştiriliyor. Japonya’dan gelen sanatçıların gösterileriyle renklenen festival; Türk-Japon Kültürleri Buluşması’nın yanı sıra Edirne’den Adana’ya kadar farklı il ve ilçe Belediyenin kendi yörelerine özgü kültürel değerlerini tanıtmalarıyla tam bir kültür mozaiği oluşturuyor.
>> Uçurtma Şenliği: 2006 yılında 5.’si düzenlenen “Beypazarı Geleneksel Uçurtma Şenliği” her yıl Nisan ayının son haftası tüm uçurtma tutkunlarını Beypazarı’nda buluşturuyor. Beypazarı’nın bir bakıma şenlik merkezi de olan Hıdırlık Tepesi’nde yapılan etkinlikte,  katılımcıların birbirinden özel uçurtmalarıyla gök yüzü adeta rengarenk bir tablo görüntüsüne kavuşuyor. Beypazarılıların 7’den 70’e bir araya geldiği Uçurtma Şenliği eski bir geleneğin yaşatılması adına da büyük bir önem taşıyor.
>> Kızak Şenliği: 1600 mt. yükseklikte bulunan Karlı Kiraz Yaylası’nda Mart ayının ilk haftası gerçekleştirilen “Beypazarı Kızak Şenliği”; kızaklarını ve mangallarını hazırlayan ilçe halkının yanı sıra karın eşsiz güzelliğinde eğlenmek isteyen Ankaralıların da akın ettiği bir organizasyon. Kızakları olmayan ziyaretçiler için Belediye tarafından hazırlanan tahta kızakların dağıtıldığı şenlikte,  karlar üzerinde eğlenceli bir gün geçirmek isteyenlerin yapması gereken tek şey Beypazarı’na gelmek ve kışın son günlerinin doyasıya tadını çıkarmak.

ANNELER GÜNÜ'NÜZ KUTLU OLSUN!

10 Mayıs 2013 Cuma

İstanbul Kanal Projesi-2-

Konu ile ilgili iki haberi de okumanızı tavsiye ederim.Yorumsuz olarak yazarlarından aktarılmıştır.Kamuoyuna duyurulur...
http://www.demokratklup.com/haber_detay.asp?haberID=274

İstanbul Kanal Projesi-1-

Konu ile ilgili iki haberi de okumanızı tavsiye ederim.Yorumsuz olarak yazarlarından aktarılmıştır.Kamuoyuna duyurulur...
http://www.demokratklup.com/haber_detay.asp?haberID=273




Türkiye’de e-ticaretin tarihi 1990’lı yılların sonlarına dayansa da, günümüzde hala tüketicilerin en çok sordukları soruların başında “e-ticaret nedir?” ve “internetten alışveriş güvenli midir?” geliyor. En basit haliyle söylemek gerekirse e-ticareti internet üzerinden yapılan alışveriş olarak tanımlayabiliriz. Peki dijital ortamda yani online olarak alışveriş yapmak ne kadar güvenli?
Türk tüketiciler halen daha alışveriş alışkanlıklarını değiştirebilmiş ve teknolojiye ayak uydurabilmiş değil. Bankamatiklerden para havalesi yapabileceğini veya kredi kartı borcunu ödeyebileceğini bildiği halde makinelere güvenmeyip, banka gişelerinde sıra beklemeyi tercih edebiliyorlar. Teknolojik ürünleri satın almayı seven bir toplum olsak da, onun getirdiği imkanlara önyargıyla yaklaşıyoruz.
Bu durum, söz konusu internetten alışveriş olduğunda da devam ediyor. Kullanıcıların online alışverişte en çok çekindikleri nokta kredi kartı bilgilerini internet ortamında paylaşırken dolandırıcılığa maruz kalmak.
Tüketicilerin bir kısmı e-ticarete devlet güvencesi gelmesinin yararlı olabileceğini düşünürken, bir kısmı ise buna gerek duymuyor. Ama sokaktaki son kullanıcı internetten alışveriş yapmanın genel olarak güvenli olmadığını düşünüyor. Fakat burada şu noktanın üzerinde durmak gerekiyor; devlet zaten tüketiciye online alışverişlerde bir takım haklar sunuyor. Bunun yanı sıra geçtiğimiz Şubat ayında Maliye Bakanlığı güvenli olmayan e-ticaret şirketlerinin bloke edileceğini duyurarak, tüketicilerin bu mecradaki mağduriyetlerini önleyecek adımlar atacaklarını belirtmişti.
Online alışveriş neden güvenli?
Kalkınma Bakanlığı’nın hazırladığı İnternet Girişimciliği ve E-ticaret Ekseni Mevcut Durum Raporu’nda ortaya çıkan verilere göre Türkiye’de internetten alışveriş yapanların %91,6’sı internetten yaptıkları alışverişlerde sorun yaşamadıklarını belirtiyor. Geç teslimat yüzünden sorun yaşayanlar %40’lık bir kesimi oluştururken, dolandırıcılığa maruz kalanların oranı ise %5.
Yine aynı raporda ortaya çıkan verilere göre tüketicilerin %77’si ihtiyaç duymadığı için internetten alışveriş yapmayı tercih etmediğini belirtirken, %33’lük bir bölüm mağazadan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Her ne kadar tüketiciler görerek ve dokunarak alışveriş yapmak isteseler de online alışverişin birçok avantajı da bulunuyor. Her ne kadar ürüne anında sahip olamama ve ürüne dokunamama gibi dezavantajlar olsa da güvenlik problemleri gelişen teknolojiler ve bilinçlenen tüketiciler ile aşılabilecek bir problem haline geliyor.
İnternetten alışveriş yapmak bir mağazada alışveriş yapmaktan farklı değil
Aslında bakıldığında internetten yapılan alışverişler, bir mağazada ya da kafede yapılan alışverişlerden pek de farklı değil; çünkü mağazada aldığınız ürün ve hizmetlerde de sorun yaşayabilir, defolu ürün satın almış olabilirsiniz. Bunun yanı sıra, kredi kartınızı doğrudan bir başkasıyla paylaşmış oluyorsunuz. Ödeme yaparken, kartınızı kasiyere veya garsona verdiğinizde kart bilgilerinizin hiçbir gizliliği kalmıyor. Kötü niyetli kişiler dilerlerse kart bilgilerinizi çok rahat kopyalayabilirler.
SSL Sertifikası ve 3D Güvenlik ile kredi kartıyla güvenli ödeme yapılabilir
Bir internet sitesinde kredi kartı bilgilerinizin üçüncü şahısların eline geçme ihtimali oldukça düşük. Eğer bir e-ticaret sitesi SSL Sertifikasına sahipse, güvenli şifreleme yöntemine sahiptir ve bu siteler üzerinden kredi kartıyla alışveriş yaptığınızda bilgileriniz özel şifreleme teknikleriyle kodlanarak doğrudan bankaya ulaştırılır ve gerekli işlemler uygulanır.
128 ve 256 Bit SSL olarak iki farklı şifreleme yöntemi bulunuyor ve bunlardan 256 bit daha güçlü bir güvenliğe sahip olsa da Amazon ve Google gibi dünyanın online kanallardaki en aktif şirketleri de şu an sektörün standardı haline gelmiş olan 128 bit şifrelemeyi kullanıyor. Ödeme sistemleri konusunda daha detaylı bir bilgi almak için “E-ticarette Ödeme Sistemleri Hakkında Bilinmesi Gerekenler” adlı yazımıza göz atabilirsiniz.

Tüketicilerin internetten alışverişlerde de yasal hakları bulunuyor
Tüketicilerin internetten alışveriş yapmaktan çekinmelerinin en büyük nedenlerinden biri de sahip oldukları yasal hakları bilmiyor olmaları. Geleneksel alışverişte, tüketici bir sorunla karşılaştığında alışveriş yaptığı mağazaya giderek oradaki yetkiliyle yüz yüze görüşerek sorunu çözmeye alışkın olduğu için internet ortamında sorunlarına nasıl çözüm bulabileceğini bilmiyor. Bu sebeple internetten alışverişte tüketicinin bilmesi gereken haklar bulunuyor. Bu hakların başında da iade hakkı geliyor. Tüketiciler memnun olmadıklar ürünleri 7 gün içinde yasal olarak iade etme hakkına sahipler.
Bir internet sitesinden alışveriş yaparken, şirket hakkında araştırma yapın
Ticaretin her alanında olduğu gibi kötü niyetli kişiler e-ticaret sektöründe de bulunabiliyor; ama bu tüm sektörün böyle olduğu anlamına gelmemekte. En basit örnek ile düşünecek olursak, pazarda bir çift çorap almak için bile tüm tezgahları gezen tüketicileri ele alırsak, internetten alışveriş yaparken de bunun benzerini yapmak gerekiyor. Alışveriş yapmadan önce forumlarda veya sosyal medyada o markayı araştırmak, markanın müşteri ve ürün hizmetlerinde nasıl bir izlenim yarattığını görmek için iyi bir yöntem olarak ele alınabilir.
İnternet siteleri mesafeli satış sözleşmesi ve ön bilgilendirme formu sunmak zorundalar
Tüketiciler, online alışverişlerde de temel tüketici haklarına sahipler. Kargo yoluyla ürün teslimatı yapıldığı için internetten alışverişlerde Mesafeli Satış Sözleşmesi geçerlidir. Alışverişinizin satın alma sürecini tamamlamadan önce e-ticaret şirketleri size bu sözleşmeleri sunar ve siz bu sözleşmeleri okuduğunuzun onayını verirseniz alışverişiniz tamamlanmış olur. Tüketiciler bu sözleşmeleri okumadan alışverişlerine onay vermeliler ve bir e-ticaret şirketi bu sözleşmeleri sunmuyorsa, tüketiciler bu sitelerden alışveriş yapmamalılar.
Tüketici bir sorunla karşılaştığında karşısında muhatap alacağı biri var
İnternet sitesi üzerinde satış yapan firmaların işletmecileri tüzel kişiyse ticari ünvanlarını, gerçek kişilerse ad, soyadları, telefon, adres ve e-posta gibi iletişim bilgilerini tüketicilerle paylaşmak zorundalar. Bu bilgileri paylaşmayan e-ticaret firmaları üzerinden tüketiciler alıveriş yapmayı tercih etmemeliler.
Garanti belgeleri ve ürün fiyat bilgileri kullanıcıyla paylaşılır
Kullanıcılar internet üzerinden sipariş verirken, ürün özelliklerine ulaşabilirler. Eğer ürünü sepete eklediklerinde fiyat farklıysa firmayla irtibata geçip bunu bildirebilirler ya da başka bir yerden alışveriş yapabilirler. Bunun gibi detaylara dikkat edildiği takdirde ödeme ve ürün fiyatlarında ekstra bir sorunla karşılaşılmayabilir. Bu yüzden firmanın sunduğu ekstra detay bilgileri okumakta ve satışa sunulan ürünün fiyatının yanında KDV dahildir gibi bilgilerin olup olmadığını kontrol etmekte fayda var.
Kargo teslimatı sırasında da tüketicilerin hakları bulunuyor
Kargo teslimatları internetten alışverişlerde yaşanan başlıca problemlerin arasında yer alıyor. Eksik veya hasarlı gelen ürünler, kargonun geç gelmesi ya da hiç gelmemesi gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Tüketicilerin kargo teslimatı sırasındaki hakları, onların mağduriyetini engelleyebilir. Bu hakları öğrenmek online alışverişler sırasında tüketicilerin daha az sorun yaşamasını veya hiç sorunla karşılaşmamasına yardımcı olabilir.
Faturalarınızı ve ödeme bilgilerini sakladığınız takdirde yasal yollardan hakkınızı arayabilirsiniz
Bir internet sitesinden alışveriş yaptığınızda, ödeme sonrası karşınıza çıkan ödeme bilgilerinin yer aldığı sayfanın yazılı çıktısını almak ya da o sayfanın ekran görüntüsünü almak sizin o siteden alışveriş yaptığınıza dair elinizde bir kanıt olması anlamına geliyor. Ayrıca ürünle beraber gelen faturayı da saklamanızda fayda var. İade yapmak istediğinizde bu faturaya ihtiyacınız olacak. Aslında bakıldığında da fiziki mağazalardaki alışverişlerinizde de ürünün faturası olmadan değişim ve para iadesi yapamıyorsunuz ve aldığınız fişleri saklamanız gerekiyor. Bu bakımdan online alışverişlerde de aynı prensip uygulanıyor.
Sinan OYPAN

9 Mayıs 2013 Perşembe

İzmir Ticaret Odası Meslek Komitesi ve Meclis Üyeleri Seçildi




İzmir Ticaret Odası’nın Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi seçimleri 6 Mayıs Pazartesi günü Halkapınar Spor Salonu’nda yapıldı. Odamız üyeleri seçimlere büyük ilgi gösterirken, oylarıyla 76 komitede 428 meslek komitesi üyesi ve 176 meclis üyesini seçti.
Odamız seçimlere ilişkin“KESİNLEŞMEMİŞ SEÇİM TUTANAKLARI” ekte yer almaktadır.
Tutanakları görmek için lütfen ilgili komite linkine tıklayınız.






http://www.izto.org.tr/eoda/ehaber/tabid/1544/novusact/viewarticle/articleid/1114/default.aspx

AB Çinli üreticilere anti-damping vergileri getirdi




AB Komisyonu Çinli firmaların Avrupa'da 2011 yılında yaptıkları 21 milyar avroluk ürün satışına ek gümrük vergileri getirilmesini kararı verdi
Avrupa Birliği Komisyonu Çinli güneş enerjisi ekipmanları üreticileri aleyhine başlatılan ticaret soruşturmasında ön kararını vererek, bu firmalara anti-damping vergileri uygulanması kararına vardı.
Komisyonun kararı Çinli firmalar tarafından 2011 yılında birlik üyesi ülkelere ihraç edilen toplam 21 milyar avro değerindeki ürünlere ortalama yüzde 47.6 oranında ek gümrük vergileri getirilmesi şeklinde uygulanacak.
Karar 100’den fazla Çinli firmayı etkileyecek iken, vergiler ise Çinli firmalara yüzde 37.3 ila yüzde 67.9 arasında değişen oranlarda uygulanacak.
6 Haziran’da yürürlüğe girmesi beklenen uygulama 2012'nin Eylül ayından beri devam eden soruşturmanın ön kararı niteliğini taşırken, nihai kararın ise Aralık ayı başında verilmesi bekleniyor.
Bununla birlikte bu tarihte verilecek karardan önce AB Ticaret Komiseri  Karel De Gucht’un birlik ve Çin arasındaki ticari ilişkilerin hassaslığı adına, Çinli yetkililer ile uzlaşmaya çalışması bekleniyor. Görüşmelerde sonuç sağlanamaması halinde ise uygulamanın 5 yıla kadar uzatılma ihtimali bulunuyor.
Soruşturma EU ProSun adı ile örgütlenen bir grup Avrupalı güneş enerjisi şirketinin 2012’nin Eylül ayında Avrupa Komisyonu’na başvurması ile başlamıştı.
Şirketler başvurularında Çinli rakiplerinin kendi hükümetlerinden uluslararası adil ticaret kurallarını ihlal edecek seviyede yüksek oranda destek sağladığını, bu sayede ürünlerini Avrupa pazarında maliyetlerinin altında satarak 2004’te olmadıkları pazarda kısa sürede yüzde 80’lik paya ulaştıklarını iddia etmişlerdi.
Şirketlerin başvurularını kabul eden AB Komisyonu ise bu alanda bir uluslararası ticaret soruşturması başlatmıştı.
Aynı şekilde geçen yıl ABD’de başlatılan soruşturmada da Çinli güneş paneli üreticilerine AB komisyonunun kararına benzer şekilde yüksek oranda anti-damping vergileri getirilmişti.
Avrupa 2012 yılında 77 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan güneş enerjisi pazarının yarısını oluşturmuştu. 
Yasal Uyarı Metni:
Kopyaladığınız bu metnin tüm yayın hakları Yeşil Ekonomi Yayıncılık'a aittir ve tekrar yayınlanması halinde bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur. Tekrar yayın halinde editor@yesilekonomi.com adresinin bilgilendirilmesi rica olunur.

http://yesilekonomi.com/printable/ab-cinli-ureticilere-anti-damping-vergileri-getirdi

Türkiye Finans'tan tamamen çıkıyor

Türkiye Finans'tan tamamen çıkıyor

Gözde Girişim Türkiye Finans'taki %11.57 payının satışı için Ünlü Menkul'ü yetkilendirdi.





Ülker markasının da sahibi Yıldız Holding bünyesindeki Gözde Girişim Sermayesi, finans sektöründeki yatırımı Türkiye Finans'ın yüzde 11.57 hissesinin satışı için Ünlü Menkul Değerler'i yetkilendirdi. Böylece Ülker grubu finans sektöründen tamamen çıkmış olacak.
AÇIKLAMA ŞİRKET TARAFINDAN KAP'A YAPILDI
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, Mart ayı sonunda yaptığı açıklamada, finans sektörünün uzun vadede içinde yer alacakları bir alan olmadığını ve Türkiye Finans Katılım Bankası'ndan çıkabileceklerini söylemişti.
Suudi Arabistan merkezli National Commercial Bank'in yüzde 67 hisse ile ana hissedar olduğu Türkiye Finans'ta, Boydak Grubu'nun da yüzde 22 hissesi bulunuyor.
Gözde Girişim hisseleri günü yüzde 1.48 primle 4.11 liradan tamamladı.


Read more: http://www.finansgundem.com/haber/turkiye-finans_tan-tamamen-cikiyor/336162#ixzz2SmKIh5NF

Hisseli Harikalar Kumpanyası

http://turkish-dailynews.com/MuzafferDonmez.html

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Bakan Bayraktar açıkla bu müteahhidi!

Bakan Bayraktar açıkla bu müteahhidi!

Maslak’ta 763 dönümlük Boğaz manzaralı devlet arazisinin sessiz sedasız ünlü bir müteahhide verilecek olması şok etkisi yarattı. Bakan neden susuyor.

Sarıyer Gazetesi’ne dayanarak gündeme taşıdığı, “15 milyar dolarlık vurgun” haberi büyük yankı uyandırdı.
İstanbul’un en kıymetli alanlarından Sarıyer Maslak’ta 763 dönümlük Boğaz manzaralı devlet arazisinin sessiz sedasız ünlü bir müteahhide verilecek olması AKP İstanbul İl Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde deprem etkisi yarattı.
Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ikisini de atlayarak bu tasarrufta bulunmuştu!
Devlete yüzde 40, müteahhide yüzde 60!
Sarıyer Gazetesi’nin ele geçirdiği ve Bakan Erdoğan Bayraktar’a sunulan sözleşme taslağına göre, emsal 763.000 metrekare üzerinden hesaplandı.
448 bin metrekare (448 dönüm) arsa alanına sahip bölgede emsal oranı ise oldukça yüksek. Taslak metne göre inşaattan devlete yüzde 40 pay verilirken, müteahhide ise yüzde 60 pay öngörülüyor.
Oysa uzmanlara göre piyasada bu oran gayrimenkul sahibi için yüzde 60, müteahhit için yüzde 40 olarak biliniyor.
Yani Maslak’ta bunun tam tersi bir durum söz konusu. Devletin buradaki yüzde 20′lik pay kaybının parasal değeri ise projenin büyüklüğü göz önüne alındığında milyarlarca doları buluyor.
Komisyoncuya 25 milyon doların ödenmesinin de belirtildiği taslak metinde, müteahhide verilen yüzde 60′lık payın daha sonra yüzde 50′ye indirilmesi ve aradaki yüzde 10′lık farkın nakit olarak sonradan belirlenecek bir isme ve kuruma ödenmesi de isteniyor. Değeri milyar doları bulan yüzde 10′luk bu payın kime yada hangi kuruluşa nasıl, ne şekilde verileceği ise şimdilik meçhul.
Şimdi tüm gözler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Türkiye’nin en değerli devlet arazisi üzerindeki süreci nasıl yürüteceğine ve boğaz manzaralı dev arazideki milyarlarca dolarlık sözleşmeye imza atacak şanslı (!) müteahhidin kim olacağına çevrildi.

Milyar dolarlık arazi kime peşkeş çekiliyor?

Milyar dolarlık arazi kime peşkeş çekiliyor?

Maslak’ta, Milli Emlak Müdürlüğü’ne ait tam 763 dönümlük boğaz manzaralı devlet arazisi, “tuhaf” bir sözleşmeyle ünlü bir müteahhide veriliyor.

Sarıyer Gazetesi, son yılların en büyük ve üzerinde en çok konuşulacak arazi dosyasını gündeme getirdi.
Plazalarıyla ünlü Sarıyer Maslak’ta, Milli Emlak Müdürlüğü’ne ait tam 763 dönümlük boğaz manzaralı devlet arazisi, “tuhaf” bir sözleşmeyle sessiz sedasız ünlü bir müteahhide veriliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maslak Kasırları’nın da içinde bulunduğu Büyükdere Caddesi üzerindeki dev araziyi müteahhide vermeye ve bölgede 1.5 milyar dolar değerinde inşaat yaptırmaya hazırlanıyor. Ancak tüm dikkatler bölgede yapılacak binlerce konut ve dev AVM’den çok, söz konusu arazinin adrese teslim yandaş bir müteahhite verileceği iddiasına çevrilmiş durumda. 
Sarıyer Gazetesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından herkesten gizli yapılan 1/5000′lik planları ve müteahhitle yapılacak sözleşme taslağını ele geçirdi. Sözleşme taslağında müteahhit lehine hazırlandığı görülen bazı maddelerin, devletin bölgede yüzde 30′luk pay kaybına neden olacağı ve arazi sahibi olmasına rağmen milyarlarca dolarlık zarara uğratılacağı düşüncesini kuvvetlendiriyor. Edinilen bilgiye göre söz konusu arazinin ihalesiz olarak sözleşme usulüyle müteahhide verileceği de ifade ediliyor.
1/5000′LİK PLANLAR YAPILDI, TASLAK SÖZLEŞMESİ HAZIRLANDI
Bakanlık, bir ucu Maslak’taki Işık Üniversitesi önünden (Nurol Plaza karşısı) başlayan ve Büyükdere Caddesi boyunca Darüşşafaka TİM’e kadar uzanan paha biçilmez araziyi “Hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı modeli” ile müteahhide vermek için çalışmalar yürütüyor. Mal sahibi Milli Emlak Müdürlüğü tarafından bir kısmı MİT’e, bir kısmı da orduya, bir kısmı Milli Saraylar Müdürlüğü’ne tahsis edilen arazi üzerinde yapılan imar çalışması ve hazırlanan sözleşme metni oldukça dikkat çekici.
448 BİN METRE KARE ARSA ALANI, 1.900.000 METREKARE İNŞAAT ALANI 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca bizzat hazırlanan 1/5000′lik planlara göre bölgede, AVM, Müze, Kütüphane, Hastane, Otel, konut, ticaret alanları ve yeşil alanlar oluşturulacak. Uygulama 763 dönüm üzerinden 3 emsal H serbest imar olarak hazırlandı. Buna göre 448.000 metrekarelik arsa alanında, 22.004 metrekare AVM ve Otel alanı, 49.852 metrekare hastane alanı, 16.156 metrekare Müze, kütüphane ve kongre merkezi, 1.161 metrekare otopark, toplam 20 bin metrekare yeşil alan, yaklaşık 260.000 metrekare de konut ve ticaret alanı olacak. Söz konusu arazide yapılacak AVM’nin büyüklüğünün kendisinden bir kaç yüz metre uzaklıktaki dünyaca ünlü İSTİNYEPARK’ı da geride bırakacağı belirtiliyor. 
DARÜŞŞAFAKA’NIN ORMANLARI GİDECEK 
Bu arada Astsubay Orduevi ve yaklaşık 80 dönümlük MİT arsası ise şimdilik bu planların dışında tutuldu. İnşaatın yoğunlaştığı bölge daha çok Darüşşafaka TİM’in hemen karşısındaki ormanlık alanlar ile Pınar Mahallesi’yle sınır olan Balabandere Caddesi yönünde olacak. TİM ve Gazeteciler Sitesi’nin hemen karşısındaki binlerce ağaçlık ormanlık alanda ise projeye göre yaklaşık 2 milyon metrekarelik inşaat yapılacak. Bölgede bir adet AVM, otel ve hastanenin yanı sıra yaklaşık 260 dönümlük alanda da binlerce konutluk inşaatlar yükselecek. 
BAKANLIĞIN YAPTIĞI İMAR PLANLARINDAN TOPBAŞ’IN HABERİ YOK
 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın söz konusu arazide İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Sarıyer Belediyesi’nden habersiz olarak hazırladığı ve şimdilik gizli tuttuğu 1/5000′lik imar planında, bölgede yapılması planlanan binlerce konut alanı, AVM, hastane, otel alanı ve ayrılan yeşil alanlar tüm detaylarıyla gösteriliyor. Bakanlığın, müteahhit ile yapılacak protokol sözleşmesini imzaladıktan sonra söz konusu imar planlarını kendi kayıtlarına işletilmesi için hem Büyükşehir Belediyesi’ne hem de Sarıyer Belediyesi’ne göndermesi bekleniyor. Bakanlık, arazi büyük ve değerli olduğu için bölgenin imar planlarını, yetkisini kullanarak bizzat kendisi yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve Sarıyer Belediyesi’nin bakanlıktan gönderilecek bu planlara itiraz hakları bile bulunmuyor, belediyeler bu planları kayıtlarına bakanlıktan geldiği haliyle aynen işlemek zorunda. Maslak arazisindeki imar planı, bizzat bakanlık tarafından yapıldığı için bu planlar ne Büyükşehir Belediye Meclisi’ne ne de ilçe belediye meclislerine de götürülmüyor. Bakanlığın, imza aşamasında olduğu için şimdilik gizli tuttuğu bu planları, sözleşmenin imzalanmasından sonra ilerleyen haftalarda kayıtlara geçirilmesi için İBB ve Sarıyer’e resmi talimat yazısıyla göndermesi bekleniyor. Bakan Erdoğan Bayraktar’ın söz konusu protokol metnini imzalamasından sonra süreç fiilen işletilmeye başlanacak.
 DEVLETE YÜZDE 40, MÜTEAHHİDE YÜZDE 60, YÜZDE 10′LUK PAY MEÇHUL
Sarıyer Gazetesi’nin ele geçirdiği ve Bakan Erdoğan Bayraktar’a sunulan sözleşme taslağına göre, emsal 763.000 metrekare üzerinden hesaplandı. 448 bin metrekare (448 dönüm) arsa alanına sahip bölgede emsal oranı ise oldukça yüksek. Taslak metne göre inşaattan devlete yüzde 40 pay verilirken, müteahhide ise yüzde 60 pay öngörülüyor. Oysa uzmanlara göre piyasada bu oran gayrimenkul sahibi için yüzde 60, müteahhit için yüzde 40 olarak biliniyor. Yani Maslak’ta bunun tam tersi bir durum söz konusu.
Devletin buradaki yüzde 20′lik pay kaybının parasal değeri ise projenin büyüklüğü göz önüne alındığında milyarlarca doları buluyor. Komisyoncuya 25 milyon doların ödenmesinin de belirtildiği taslak metinde, müteahhide verilen yüzde 60′lık payın daha sonra yüzde 50′ye indirilmesi ve aradaki yüzde 10′lık farkın nakit olarak sonradan belirlenecek bir isme ve kuruma ödenmesi de isteniyor. Değeri milyar doları bulan yüzde 10′luk bu payın kime yada hangi kuruluşa nasıl, ne şekilde verileceği ise şimdilik meçhul.
 Şimdi tüm gözler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Türkiye’nin en değerli devlet arazisi üzerindeki süreci nasıl yürüteceğine ve boğaz manzaralı dev arazideki milyarlarca dolarlık sözleşmeye imza atacak şanslı müteahhidin kim olacağına çevrildi.
İŞTE 15 MİLYAR DOLAR DEĞERİNDEKİ MASLAK ARAZİSİ İÇİN HAZIRLANAN TASLAK METİN….
 MASLAK ARSA – HASILAT PAYLAŞIMLI GELİR ORTAKLIĞI
 Arsa Alanı: 448. 000 m2
 İmar alınacak alan: 763.000 m2
 İmar Durumu : Emsal 2.5 Konut Ticaret Turizm H- Serbest
 Arsanın Değerlendirilmesi: Hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı modeli ile inşaat projesi
 Paylaşım Oranları: Resmi, % 40 Arsa malikinin % 60 Yüklenicinin
 İnşaat Alanı : Yaklaşık yol seviyesi üstü inşaat alanı 1.900.000 m2
 İnşaat Maliyeti: Yaklaşık 1.500.000.000 USD
 İş görme şartları:
A-Arsanın intifa sahiplerine, İşin yüklenilmesi sonrasında ödenecek ücret olan 25.000.000 USD + KDV için………………………………. Sözleşme yapılacak.
 B-Sözleşme yapılan kişiye işin organizasyonunun ve başvuruların yapılması için yüklenici tarafından yetki belgesi düzenlenecek. 
C-Arsa maliki ile yüklenici arasında yapılacak sözleşmede %60 yüklenici payı daha sonra % 50 ye düşecek ve bu aradaki fark yükleniciye gösterilen kişi veya kuruluşa elde edilen gelirden ödeme yapılacaktır. (Kati sözleşmenin tesisinden sonra % 10 paydan görüşülmek  sureti ile ………………….. ücret  peşin olarak istenebilir. Bu istem olduğu takdirde yüklenicinin bu iş için ayrıca bir teminat hazırlaması gerekecektir). 
D- Yüklenici arsayı imarı düzenlenmiş olarak alacak, proje ve ruhsat işlemlerini kendisi yapacaktır. 
 E- Başvuru sırasında projenin içeriğini anlatan bir çalışma, inşaat maliyet hesabı, hedeflenen satış süresi, hedeflenen satış fiyatlarını kapsayan ön fizibilite raporu hazırlanacak bu raporun ekinde şirket tanıtım dosyası, şirket iş bitirmeler, şirket mali tabloları yer alacaktır.
 F- Bu işlerin tamamının organizasyonu için bir aylık süre yetki verilen kişiye tanınacaktır 
Sarıyer Gazetesi

Milyar dolarlık arazi neden ihalesiz veriliyor?

Milyar dolarlık arazi neden ihalesiz veriliyor?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, milyar dolarlık araziyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden habersiz nasıl ihalesiz veriyor?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul'un plazalarıyla ünlü semti Maslak'ta bulunan, Türkiye'nin en değerli devlet arazisini "Hasılat Paylaşımlı Gelir Ortaklığı" modeliyle sessiz sedasız inşaata açmaya hazırlanıyor.
Bakanlık, Maslak Kasırları’nın da içinde bulunduğu Büyükdere Caddesi üzerindeki dev araziyi müteahhide vermeye ve bölgede 1.5 milyar dolar değerinde inşaat yaptırmaya hazırlanıyor. Ancak tüm dikkatler bölgede yapılacak binlerce konut ve dev AVM’den çok, söz konusu arazinin adrese teslim yandaş bir müteahhite verileceği iddiasına çevrilmiş durumda.
Sarıyer Gazetesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından herkesten gizli yapılan 1/5000′lik planları ve müteahhitle yapılacak sözleşme taslağını da ele geçirdi. Sözleşme taslağında müteahhit lehine hazırlandığı görülen bazı maddelerin, devletin bölgede yüzde 30′luk pay kaybına neden olacağı ve arazi sahibi olmasına rağmen milyarlarca dolarlık zarara uğratılacağı düşüncesini kuvvetlendiriyor. Söz konusu arazinin ihalesiz olarak sözleşme usulüyle müteahhide verileceği de ifade ediliyor.
BAKANLIK HERKESTEN GİZLİYOR
İstanbul'un en kıymetli alanlarından Sarıyer Maslak'ta 763 dönümlük Boğaz manzaralı devlet arazisinin sessiz sedasız ünlü bir müteahhide verilecek olması AKP İstanbul İl Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde deprem etkisi yarattı. Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ikisini de atlayarak bu tasarrufta bulunmuştu!
Neden ihalesiz veriliyor?
Şimdi kamuoyu Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'dan şu soruların cevabını bekliyor:
- Böylesine büyük miktarların telaffuz edildiği değerli bir arazi neden şeffaflıktan uzak, ihalesiz verilir?
- Kimliği gizli tutulan bu müteahhit kimdir? Bu projede ortakları var mıdır?
- "Hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı modeli" uygulamalarında gayrımenkul sahibi (Devlet) yüzde 60, müteahhit yüzde 40 alırken, bu projede niçin müteahhide yüzde 60 ön görülmüştür?
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve AKP İstanbul İl Başkanlığı'nın dahi haberinin olmayacağı derecede gizli bir operasyona niçin ihtiyaç hissediyor? 
Taslak sözleşme hazırlandı
Bakanlık, bir ucu Maslak’taki Işık Üniversitesi önünden (Nurol Plaza karşısı) başlayan ve Büyükdere Caddesi boyunca Darüşşafaka TİM’e kadar uzanan paha biçilmez araziyi “Hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı modeli” ile müteahhide vermek için çalışmalar yürütüyor. Mal sahibi Milli Emlak Müdürlüğü tarafından bir kısmı MİT’e, bir kısmı da orduya, bir kısmı Milli Saraylar Müdürlüğü’ne tahsis edilen arazi üzerinde yapılan imar çalışması ve hazırlanan sözleşme metni oldukça dikkat çekici.
İstinyepark'tan daha büyük AVM
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca bizzat hazırlanan 1/5000′lik planlara göre bölgede, AVM, Müze, Kütüphane, Hastane, Otel, konut, ticaret alanları ve yeşil alanlar oluşturulacak. Uygulama 763 dönüm üzerinden 3 emsal H serbest imar olarak hazırlandı.
Buna göre 448.000 metrekarelik arsa alanında, 22.004 metrekare AVM ve Otel alanı, 49.852 metrekare hastane alanı, 16.156 metrekare Müze, kütüphane ve kongre merkezi, 1.161 metrekare otopark, toplam 20 bin metrekare yeşil alan, yaklaşık 260.000 metrekare de konut ve ticaret alanı olacak. Söz konusu arazide yapılacak AVM’nin büyüklüğünün kendisinden bir kaç yüz metre uzaklıktaki dünyaca ünlü İstinyepark’ı da geride bırakacağı belirtiliyor.
Darüşşafaka'nın ormanları gidecek
Bu arada Astsubay Orduevi ve yaklaşık 80 dönümlük MİT arsası ise şimdilik bu planların dışında tutuldu. İnşaatın yoğunlaştığı bölge daha çok Darüşşafaka TİM’in hemen karşısındaki ormanlık alanlar ile Pınar Mahallesi’yle sınır olan Balabandere Caddesi yönünde olacak. TİM ve Gazeteciler Sitesi’nin hemen karşısındaki binlerce ağaçlık ormanlık alanda ise projeye göre yaklaşık 2 milyon metrekarelik inşaat yapılacak. Bölgede bir adet AVM, otel ve hastanenin yanı sıra yaklaşık 260 dönümlük alanda da binlerce konutluk inşaatlar yükselecek.
Büyükşehir'den bile gizlenmiş!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın söz konusu arazide İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Sarıyer Belediyesi’nden habersiz olarak hazırladığı ve şimdilik gizli tuttuğu 1/5000′lik imar planında, bölgede yapılması planlanan binlerce konut alanı, AVM, hastane, otel alanı ve ayrılan yeşil alanlar tüm detaylarıyla gösteriliyor. Bakanlığın, müteahhit ile yapılacak protokol sözleşmesini imzaladıktan sonra söz konusu imar planlarını kendi kayıtlarına işletilmesi için hem Büyükşehir Belediyesi’ne hem de Sarıyer Belediyesi’ne göndermesi bekleniyor.
Bakanlık, arazi büyük ve değerli olduğu için bölgenin imar planlarını, yetkisini kullanarak bizzat kendisi yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve Sarıyer Belediyesi’nin bakanlıktan gönderilecek bu planlara itiraz hakları bile bulunmuyor, belediyeler bu planları kayıtlarına bakanlıktan geldiği haliyle aynen işlemek zorunda. Maslak arazisindeki imar planı, bizzat bakanlık tarafından yapıldığı için bu planlar ne Büyükşehir Belediye Meclisi’ne ne de ilçe belediye meclislerine de götürülmüyor.
Bakanlığın, imza aşamasında olduğu için şimdilik gizli tuttuğu bu planları, sözleşmenin imzalanmasından sonra ilerleyen haftalarda kayıtlara geçirilmesi için İBB ve Sarıyer’e resmi talimat yazısıyla göndermesi bekleniyor. Bakan Erdoğan Bayraktar’ın söz konusu protokol metnini imzalamasından sonra süreç fiilen işletilmeye başlanacak.
Devlete yüzde 40, müteahhide yüzde 60!
Sarıyer Gazetesi’nin ele geçirdiği ve Bakan Erdoğan Bayraktar’a sunulan sözleşme taslağına göre, emsal 763.000 metrekare üzerinden hesaplandı. 448 bin metrekare (448 dönüm) arsa alanına sahip bölgede emsal oranı ise oldukça yüksek. Taslak metne göre inşaattan devlete yüzde 40 pay verilirken, müteahhide ise yüzde 60 pay öngörülüyor. Oysa uzmanlara göre piyasada bu oran gayrimenkul sahibi için yüzde 60, müteahhit için yüzde 40 olarak biliniyor. Yani Maslak’ta bunun tam tersi bir durum söz konusu. Devletin buradaki yüzde 20′lik pay kaybının parasal değeri ise projenin büyüklüğü göz önüne alındığında milyarlarca doları buluyor. Komisyoncuya 25 milyon doların ödenmesinin de belirtildiği taslak metinde, müteahhide verilen yüzde 60′lık payın daha sonra yüzde 50′ye indirilmesi ve aradaki yüzde 10′lık farkın nakit olarak sonradan belirlenecek bir isme ve kuruma ödenmesi de isteniyor. Değeri milyar doları bulan yüzde 10′luk bu payın kime yada hangi kuruluşa nasıl, ne şekilde verileceği ise şimdilik meçhul.
Şimdi tüm gözler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Türkiye’nin en değerli devlet arazisi üzerindeki süreci nasıl yürüteceğine ve boğaz manzaralı dev arazideki milyarlarca dolarlık sözleşmeye imza atacak şanslı (!) müteahhidin kim olacağına çevrildi.
Mustafa Gürbüz/Aydınlık

Çarpıcı tablo: Siyasette ve medyadaayolsuzluk arttı

Çarpıcı tablo: Siyasette ve medyadaayolsuzluk arttı
Barem Research’ün araştırmasına göre Türkiye’de yolsuzluk azalırken siyasi partilerde ve parlamentoda artış görüldü.

Barem Research’ün, global ortağı WIN/ GIA ile yaptığı periyodik Küresel Yolsuzluk Araştırması, Türkiye’de yolsuzluğun önlenebilir olduğu konusunda umutların arttığını ortaya çıkardı. Türkiye, 2012 yılında Transparency International’ın, içinde WIN/ Gallup International grubu tarafından yapılan Küresel Yolsuzluk Araştırması’nın da olduğu toplam 13 kaynaktan yararlanarak oluşturduğu Yolsuzluk Algısı Endeksinde 49 puanla 176 ülke arasında en temiz 54. ülke oldu.
Benzer çalışmanın 2004 yılındaki listesinde Türkiye 145 ülke içinde 32 puanla 77. en temiz ülkeydi. Buna göre Türkiye, geçen 9 yıl içinde, temiz olma yolunda ciddi bir ilerleme kaydetti ve 23 ülkeyi geride bıraktı. (100 temizliği, 0 yolsuzluğu gösteriyor, dünya ortalaması 43)
 
Dünya’nın yüzde 70’inde yolsuzluk hakim
 
Endeksin 2012 raporuna göre; dünya ülkelerinin yüzde 70’inin puanı 50’nin altında ve bu ülkeler yolsuzluğun yüksek olduğu ülkeler.
 
Batı Avrupa ülkelerinin yüzde 23’ü, Amerika kıtası ülkelerinin yüzde 66’sı, Asya Pasifik bölgesindeki ülkelerin 68’i, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki ülkelerin 78’i, Sahraaltı Afrika ülkelerinin yüzde 90’ı, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesi ülkelerinin yüzde 95’i, 50’nin altında puana sahip.
 
Türkiye 49 puanla Gürcistan hariç, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki ülkelerden çok daha iyi konumda.
 
Bu tablodan yolsuzluk ile ülkelerin fakirliği arasında da doğrudan bağ kurulabiliyor. Kültür ve politik durum da bu oranı etkileyen diğer önemli etmenleri oluşturuyor.
 
Türkiye’de hızlı bir iyileşme var
 
Küresel Yolsuzluk araştırmasının Barem Research tarafından Eylül 2012’de yapılan Türkiye araştırması, yolsuzluğun azalmakta olduğunu gösteriyor.
 
Türkiye genelini temsil eden 1.000 kişi ile CATI (Bilgisayar destekli telefon görüşmesi) yöntemiyle yapılan Türkiye halkasının sonuçlarına göre; Belediye, sağlık, yargıda ve vergi ile ilgili kurumlarda “hediye” vererek işini yaptıranlarda ciddi düşüş var. Halkın yolsuzluk yapılıp yapılmadığı konusunda; siyasi partiler, medya ve parlamento gibi önemli kurumlarla ilgili düşüncelerinde ise olumsuzluk hakim.
 
Araştırmaya göre; resmi kurumlarda işini yürütmek için hediye, bağış ve benzeri şeyler verme ihtiyacı azaldı. En umut veren sonuç ise her 3 kişiden 2’sinin “yolsuzlukla mücadelede sıradan insanlar fark yaratabilirler” cümlesine katılıyor olması.
 
Çarpıcı Türkiye Tablosu (1)
 
Barem Research tarafından Eylül 2012’de yapılan Türkiye araştırmasının sonuçlarına göre siyasi partiler, medya, parlamento, özel sektörde yolsuzluk arttı.
 
. Araştırma; Türkiye genelini temsil eden 1.000 kişi ile CATI (Bilgisayar destekli telefon görüşmesi) yöntemiyle yapıldı.
 
Bu kurumda yolsuzluk yapılır
diyenlerin oranı
2010 (%)
2012 (%)
Değişim
1
Siyasi Partiler
46
58
Arttı
2
Medya
37
52
Arttı
3
Parlamento
35
48
Arttı
4
Özel sektör
43
47
Arttı
5
Sağlık Kuruluşları
-
42
-
6
Kamu Kuruluşları
46
39
Azaldı
7
Din Adamları
27
38
Arttı
7
Yargı
39
38
Azaldı
9
Emniyet
40
34
Azaldı
10
Eğitim Kuruluşları
45
33
Azaldı
11
Sivil Toplum Kuruluşları
35
30
Azaldı
12
Silahlı kuvvetler
46
27
Azaldı
  
Çarpıcı Türkiye Tablosu (2)

Son 1 yılda bu kurumlarla işi olanlar arasında hediye, bağış, vs. vermiş olanların oranı
2010 (%)
2012 (%)
Değişim
1
Eğitim Kuruluşları
34
27
Azaldı
2
Emniyet Teşkilatı
28
23
Azaldı
3
Gayrimenkul alım satımı
32
21
Azaldı
4
Kayıt ve Ruhsat (Nüfus, devir işlemi,..)
31
19
Azaldı
5
Vergi Ödeme
34
14
Azaldı
6
Yargı Organları
27
13
Azaldı
6
Sağlık Kurumları
23
13
Azaldı
8
Belediye (Telefon, Elektrik, Su,..)
28
12
Azaldı