http://www.egehabercisi.com/makale/muzaffer-donmez/bir-ortadogu-masali/150.html
Ortadoğu’da bugünlerde şahit olduğumuz çatışmanın tasvirini akıl ve mantıkla yapmak oldukça zor. Tek görebildiğimiz ve anladığımız, bu çatışmanın son derece yoğun, çok kutuplu ve çok boyutlu bir hal aldığı. Bu durum, Ortadoğu’yu belki de tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar kırılgan bir coğrafyaya dönüştürmüş durumda. Söz konusu kırılganlık, her bir devlet için ayrı ayrı meydan okumalar ortaya çıkardı. Bu meydan okumalar karşısında, örneğin Türkiye gibi ülkeler istikrarlı bir düzen kurma arayışında; bazıları ise jeopolitik kavganın bizatihi tarafı olarak hareket ederek var olan çatlağı daha da derinleştiriyor. Ancak Ortadoğu’daki yeni duruma ortak bir çözüm üretme konusunda istekli gözükmeyen devletlerin sayısı hayli fazla. Bu acı ve gözyaşı bazıları için yeni menfaat argümanları olarak karşımıza çıkıyor.Bu nokta da aslında medenileştikçe insanlığımızı da yitirdiğimizi görüyoruz. Arap Baharı’na başlangıçta yüklenen anlamlar düşünüldüğünde elbette bugünlerin çok yakın olduğu aklıselimler tarafından öngörülmemişti. Arap Baharı, demokrasi-özgürlük, eşitlik ve adalet için aşağıdan yukarıya doğru bir toplumsal hareket olarak insanlara yutturulmaya çalışıldı. Burada Demokrasi’yi hediye paketi olarak sunanlar öncelikle ABD ve İngiltere idi ve yüzyıllardır bunu nasıl yaptıkları nasıl yapacaklarınında teminatıydı. Bugün yeni bir reform arayışında olmaktan ziyade “eski dönemi” aratan düzeyde bir tablo ile karşı karşıyayız. Suriye’de yaşanan iç savaş, taraflar açısından sonuç üretmekten uzak bir biçimde adeta olağanlaştı. Halk büyük çoğunlukla Esad’ı isterken hala onu istemeyen dış mihraklar tarafından bir trajedi sahnelenmekte. Libya, benzer şekilde düşük yoğunluklu bir iç çatışmanın içine doğru sürükleniyor. Kaddafi’den nefret ettiğini iddia edenler şimdi onu arar hale geldiler. Irak, parçalanmanın ve içe doğru patlamanın eşiğinde. Mısır, siyasi istikrarını korumakta güçlük çekiyor ve daha kötü bir döneme girmek üzere. Filistin-İsrail gerginliği, her an daha büyük başka çatışmaların fitilini ateşleyebilir. Filistin’deki durum gösteriyorki İsrail istemediği sürece bu katliam durmayacak. Türkmenlerin yaşadıklarına ise Türkiye dahil gözlerini ve kulaklarını kapatmış durumda. Rabia için hüngür hüngür ağlayanlar ise herkese sabrımızı taşırmayın mesajları vermenin dışında bir girişimde bulunmuyorlar. Bu arada İŞİD’in rehin tuttuğu görevlilerimizle ilgili herhangibir haber yok çünkü haber yapmak yasak.Bunu anlayabiliyorum ama bu rehinelerin suskunluğunu anlamakta zorlanıyorum. Irak Kürtleri, bağımsız bir devlete sahip olmanın belki de son aşamasında. Suudi Arabistan’ın tehdit algısı her geçen gün derinleşiyor. İran bir tarafta nükleer meseleyle uğraşırken hem Suriye’de hem de Irak’ta savaşan taraflardan biri. Egemenliğin hem sınırları hem de biçimi yıkıcı bir değişimle karşı karşıya kalmış durumda. Bilindik devlet egemenliği, yerini daha radikal dini bir egemenlik anlayışına bırakıyor. Güvenlik, kurumsal ve normlara dayalı mekanizmalar üzerinde inşa edilmek yerine, devlet dışında daha radikal örgütlenme biçimlerinin tekeline girmek üzere. BOP derken ortaya uzun yıllar istikrar ve barışın olmadığı,insanların tavuk gibi gırtlaklandığı,canı sıkılanın kadınlara tecavüz ettiği,yağmanın-talanın keyf aracı olduğu “UCUBE BİR ORTADOĞU”ile karşı Karşıyaka kalıyoruz. Türkiye’ninse geleceği belirsiz,uzun yıllardır dediğim gibi yeni bir Yugoslavya olmaya doğru hızla ilerliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası ki,bana sorarsanız CHPMHP işbirliği olarak RTE’nin seçilebilmesi için EKMELEDDİN beyi aday olarak ortaya attılar. RTE’nin Cumhurbaşkanlığı’ndan hemen sonra Yarı Başkanlık veya Başkanlık için çalışmalara hızla başlayacaklar ve Doğu Kürdistan Eyaleti olarak yerini alacak. Bu bölge de sular duruluyor diyen optimistlere rağmen diyorum ki sular yeni bulanmaya başladı ve uzun yıllar durulmayacak….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder