CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ ÖNCESİ KÖŞE YAZISI OLARAK BU YAZIYI YAZMIŞTIM.
KONU HAKKINDA NE KADAR HAKLI OLDUĞUM BUGÜN DAHA NET GÖRÜLMEYE BAŞLANDI.
SORUN BENİM GÖRDÜĞÜMDEN DAHA FAZLASINI BİZİM MUHALEFET LİDERLERİ DE BİLİYOR AMA GÖRMEMEZLİKTEN GELMEYİ TERCİH EDİYORLAR.
Ortadoğu’da bugünlerde
şahit olduğumuz çatışmanın tasvirini akıl ve mantıkla yapmak oldukça zor. Tek
görebildiğimiz ve anladığımız, bu çatışmanın son derece yoğun, çok kutuplu ve
çok boyutlu bir hal aldığı. Bu durum, Ortadoğu’yu belki de tarihin hiç bir döneminde
olmadığı kadar kırılgan bir coğrafyaya dönüştürmüş durumda. Söz konusu
kırılganlık, her bir devlet için ayrı ayrı meydan okumalar ortaya çıkardı. Bu
meydan okumalar karşısında, örneğin Türkiye gibi ülkeler istikrarlı bir düzen
kurma arayışında; bazıları ise jeopolitik kavganın bizatihi tarafı olarak
hareket ederek var olan çatlağı daha da derinleştiriyor. Ancak Ortadoğu’daki
yeni duruma ortak bir çözüm üretme konusunda istekli gözükmeyen devletlerin
sayısı hayli fazla. Bu acı ve gözyaşı bazıları için yeni menfaat argümanları
olarak karşımıza çıkıyor.Bu nokta da aslında medenileştikçe insanlığımızı da
yitirdiğimizi görüyoruz.
Arap Baharı’na başlangıçta yüklenen anlamlar düşünüldüğünde elbette bugünlerin çok yakın olduğu aklıselimler tarafından öngörülmemişti. Arap Baharı, demokrasi-özgürlük, eşitlik ve adalet için aşağıdan yukarıya doğru bir toplumsal hareket olarak insanlara yutturulmaya çalışıldı.
Burada Demokrasi’yi
hediye paketi olarak sunanlar öncelikle ABD ve İngiltere idi ve yüzyıllardır
bunu nasıl yaptıkları nasıl yapacaklarınında teminatıydı.
Bugün yeni bir reform
arayışında olmaktan ziyade “eski dönemi” aratan
düzeyde bir tablo ile karşı karşıyayız. Suriye’de yaşanan iç savaş,
taraflar açısından sonuç üretmekten uzak bir biçimde adeta olağanlaştı. Halk
büyük çoğunlukla Esad’ı isterken hala onu istemeyen dış mihraklar tarafından
bir trajedi sahnelenmekte.
Libya, benzer şekilde
düşük yoğunluklu bir iç çatışmanın içine doğru sürükleniyor. Kaddafi’den nefret
ettiğini iddia edenler şimdi onu arar hale geldiler.
Irak, parçalanmanın ve
içe doğru patlamanın eşiğinde.
Mısır, siyasi
istikrarını korumakta güçlük çekiyor ve daha kötü bir döneme girmek üzere.
Filistin-İsrail
gerginliği, her an daha büyük başka çatışmaların fitilini ateşleyebilir. Filistin’deki
durum gösteriyorki İsrail istemediği sürece bu katliam durmayacak.
Türkmenlerin
yaşadıklarına ise Türkiye dahil gözlerini ve kulaklarını kapatmış durumda.
Rabia için hüngür hüngür
ağlayanlar ise herkese sabrımızı taşırmayın mesajları vermenin dışında bir
girişimde bulunmuyorlar.
Bu arada İŞİD’in rehin
tuttuğu görevlilerimizle ilgili herhangibir haber yok çünkü haber yapmak
yasak.Bunu anlayabiliyorum ama bu rehinelerin suskunluğunu anlamakta
zorlanıyorum.
Irak Kürtleri, bağımsız
bir devlete sahip olmanın belki de son aşamasında. Suudi Arabistan’ın tehdit
algısı her geçen gün derinleşiyor. İran bir tarafta nükleer meseleyle
uğraşırken hem Suriye’de hem de Irak’ta savaşan taraflardan biri.
Egemenliğin hem sınırları hem de biçimi yıkıcı bir değişimle karşı karşıya kalmış durumda. Bilindik devlet egemenliği, yerini daha radikal dini bir egemenlik anlayışına bırakıyor. Güvenlik, kurumsal ve normlara dayalı mekanizmalar üzerinde inşa edilmek yerine, devlet dışında daha radikal örgütlenme biçimlerinin tekeline girmek üzere.
Egemenliğin hem sınırları hem de biçimi yıkıcı bir değişimle karşı karşıya kalmış durumda. Bilindik devlet egemenliği, yerini daha radikal dini bir egemenlik anlayışına bırakıyor. Güvenlik, kurumsal ve normlara dayalı mekanizmalar üzerinde inşa edilmek yerine, devlet dışında daha radikal örgütlenme biçimlerinin tekeline girmek üzere.
BOP derken ortaya uzun
yıllar istikrar ve barışın olmadığı,insanların tavuk gibi gırtlaklandığı,canı
sıkılanın kadınlara tecavüz ettiği,yağmanın-talanın keyf aracı olduğu “UCUBE
BİR ORTADOĞU”ile karşı Karşıyaka kalıyoruz.
Türkiye’ninse geleceği
belirsiz,uzun yıllardır dediğim gibi yeni bir Yugoslavya olmaya doğru hızla
ilerliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sonrası ki,bana sorarsanız CHPMHP işbirliği olarak RTE’nin
seçilebilmesi için EKMELEDDİN beyi aday olarak ortaya attılar.
RTE’nin
Cumhurbaşkanlığı’ndan hemen sonra Yarı Başkanlık veya Başkanlık için
çalışmalara hızla başlayacaklar ve Doğu Kürdistan Eyaleti olarak yerini alacak.
Bu bölge de sular
duruluyor diyen optimistlere rağmen diyorum ki sular yeni bulanmaya başladı ve
uzun yıllar durulmayacak….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder