28 Mayıs 2015 Perşembe

YAŞAM FELSEFESİ


 
Roseto, Amerika’da, İtalyan göçmenlerin yaşadığı bir yerleşke.
Roseto’yu farklı kılan, hatta onu "Roseto Etkisi" adlı bir çalışmayla
tıp tarihine kazıyan önemli bir özelliği var.
Bu özellik, 1961 yılında, kasaba doktorunun, Oklahoma
Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Stewart Wolf’la yaptığı sohbet sırasında
ortaya çıkıyor.
 
Roseto’nun doktoru, kasabada yüksek risk grubu olan 55 ile 64 yaş
arasında hemen hiç kimsenin kalp krizi geçirmediğini,
65 yaş üstündeyse kalp krizine bağlı ölüm oranının yalnızca %1 olduğunu
anlattığında, Dr. Wolf şaşırıyor.
Ortalamalar, Amerikan ortalamalarıyla kıyaslanmayacak ölçüde mükemmel!
‘’Çok sağlıklı besleniyor ve spor yapıyor olmalılar, değil mi?’’ diye soruyor.
Kasaba doktorunun cevabı, beklediğinden çok farklı.
Bu yoksul İtalyan yerleşkesinde insanlar, bol bol şarap tüketiyor,
filtresiz sigara içiyor, gaz ve toz dolu taş ocaklarında çalışıyor…
Hmmm, neden Akdeniz diyeti olmalı!
O da değil!
Çünkü kasabadaki yoksul İtalyanların, ülkelerinden zeytinyağı
getirtecek ya da satın alacak paraları olmadığı için, köfte ve
sosislerini, en ucuz yağ olan domuz yağında kızartıyorlar.
Çoğu iri yarı, bugünün ölçülerine göre obez…
Ama kalpleri sağlıklı, krize öyle kolay teslim olmayan türden…
 
Dr. Wolf, bu durumun şaşırtıcılığını, bilim adamı meraklılığıyla
çözmeye karar veriyor.
Araştırmalarında farklı bulduğu en önemli şey, kasabalıların kurduğu
çok güçlü sosyal bağlar.
Halkın arasında gelir uçurumu yok.
Paylaşımcı, kederde ve kıvançta tek yürek olabilen bir halk, Roseto halkı.
Yaşlılar, toplumda büyük saygı görüyor.Sofralar sadece mideleri değil, ruhları da besliyor.
Güven duygusu yüksek ve stres düzeyi düşük.
 
Kasabanın tek bir tabusu var:
Zenginlik gösterisi, gösteriş budalalığı…
Giysilerle, evlerle, arabalarla kendisini diğerlerinden farklı ve
üstün kılmaya çalışmak, Roseto’da çok ayıp kabul ediliyor…
‘’Roseto Etkisi’’ bize, sağlıklı yaşamın, sadece yediğimiz
içtiğimizden ibaret olmadığını göstermesi nedeniyle çok önemli.
Başka şeyler de olmalı!Şimdi gelin, bir kez daha Roseto’ya dönelim!
 
Yıllar geçiyor…
Roseto’nun gençleri, yavaş yavaş kasabayı terk edip, büyük kentlere
okumaya ve çalışmaya gidiyorlar…
Çoğu iyi paralar kazanıp geri döndüklerinde, Roseto’nun merkezinin
dışında, yüzme havuzlu, lüks evler inşa ediyorlar…
 
Artık üç nesil bir arada değil…
Çocuklara, engin yaşam denizinde fener olan yaşlılar yok…Ortak sofralar dağılıyor, ortak ruhlar da…
Sonra ne mi oluyor?
Roseto’lular da şimdi, başkaları gibi yaşıyor, onlar gibi ölüyor…
Kıskanılacak pek bir şeyleri yok artık…
 
Doç. Dr. Şafak Nakajima

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder