Kemer sıkmaya alışık olmayan Yunanlılar, genel seçimde
hislerine tercüman olan Çipras’ a güvenerek onu Başbakan seçtiler. Çipras ve
ekibi fazlasıyla rahat tavırlarıyla sanki ülkenin hiç 323 milyar Euro’ luk dış
borcu yokmuş gibi Avrupa’ lı ağabeyleri ile kavgaya tutuşunca Alman Başbakanı Merkel’ in başı çektiği patron
grubunu bayağı kızdırdı. Çünkü karşılarında ciddi bir muhatap arayan Avrupa’
lılar böyle rahat bir tavırdan hiç memnun kalmadı.
Çipras ilk başlardaki rahat tavırlarının ve söylemlerinin
karşılığında (hatta Almanya’yı tehdite bile kalkıştı)taviz koparacağını
sanırken köşeye sıkışınca havlu atmak yerine hemen referandum kartına başvurdu.
Çipras, sandıktan çıkan %61′ lik hayır oyları sayesinde Yunan halkının desteğini aldığı mesajını
vermek isterken Avrupa’ lı liderler bu baş ağrısı meseleyi nasıl
halledeceklerini kara kara düşünüyorlar.
Yunanistan haricinde şu an hiç kimse bu durumdan memnun
değil ama bunu itiraf etmekte zorlandıklarından ve her şeyden evvel batan
paraları nasıl kurtaracaklarını düşündüklerinden Uluslararası kamuoyunda garip
bir sessizlik hakim.
IMF’ ye göre sadece gelecek 3 sene içinde Yunanistan’ ın en
az 60 milyar Euro finansmana çok acil ihtiyacı var. Toplamda 323 milyar Euro
gelen borcun ise 240 milyarı Avrupa’ ya ait. Burada en büyük borç 68 milyar Euro ile Almanya’ ya
ait. Onu 43.8 milyar Euro ile Fransa, 38.4 milyar Euro ile İtalya, 25 milyar
Euro ile İspanya, Hollanda 13,4 milyar Euro, İngiltere 10,8 milyar Euro,
Belçika 7,5 milyar Euro, Avusturya 5,9 milyar Euro, Finlandiya 3,7 milyar Euro
ile takip ediyor. Yunanistan’ ın IMF’ ye borcu ise 21.4 Milyar Euro.
11 milyona yakın nüfusu ve 186.5 milyar Euro GSYH ile
neredeyse uçan kuşa borçlu olan Yunanistan’ da kişi başı borç yaklaşık 30,000
Euro’ ya denk geliyor.
Üretmeden tüketmenin(bu tablo bizim içinde geçerli) ibretlik
bir örneği olan Yunanistan’ ın çoktan battığı halde neden bu kadar finanse
edildiği ise ayrı bir soru. Şayet Yunanistan’ a taviz verilirse borçlu olan
diğer ülkeler için emsal teşkil edeceğinden yeni sorunlar silsilesi de
doğabilir. Bu da alacaklı ülkelerde ciddi bir sorun oluşturacağından böyle bir
senaryonun gerçekleşmesi istenmiyor. Ancak Yunanistan kendi durumunu şantaj
malzemesi olarak kullanıp “biz batarsak siz de batarsınız,ya yardım edin ya da
bizi rahat bırakın”” zihniyetiyle yola devam etmek istiyor. Bu alışılmadık
tutum ve durum dünya piyasalarında umulmadık sorunlar oluşturacağından bu
duruma göz yumanlar nasıl bir yumuşak geçiş yapılacak ve orta yol bulunacak
kara kara bunu düşünüyorlar.
Yunanistan’ ın niyeti ise açık ve mümkün mertebe borçlarının
üzerine çizik attırmak yani sildirmek kalanı için ise Avrupalı’ların değil
kendi önerdikleri plana göre hareket etmek ki burada açıkça ifade edilmiyor ama
borç ödeyecek imkanları zaten olmadığından borcu borçla çevirmek ve vade
sürelerini uzatmak istiyorlar.
Yıllarca yan gelip yatan ve bize örnek gösterilen
Yunanistan’ ın nasıl bu günlere geldiği ve sözde refahın gerçek yüzü ortaya
çıktı. Kurtuluş savaşından sonra (komşuluğumuz süresince) Kıbrıs harekatıyla
askeri olarak karşı karşıya geldiğimiz Yunanistan aslında hiçbir dönemde bize
karşı olumlu düşünmedi. Zeytin dalı edebiyatı ve siyasetiyle kendimizi
kandırdığımız dönemler dahil olmak üzere ne zaman Avrupa’ yla ilişkilerimizi
geliştirmek istesek önümüzde ilk önce Yunan engelini bulduk. Ege denizi ve
adaların bitmeyen tartışmaları, kıta ve hava sahanlığı sorunları, yasadışı
örgütler vs. derken Kıbrıs sorunu altında Helen zihniyetinin hayalleri bizi hep
taciz etti.
Oluşan durumda tabi tüm dünya gibi bizde gelişmeleri ilgi ve
merakla izliyoruz. Ancak diğer taraftan kendi durumumuzu da gözden
geçirmeliyiz. Zira olası ekonomik sorunların global etkileri bize de sirayet
edebilir. Bu durumda gelişmekte olan ve ciddi göç tehlikesi altında kalan bir
ülke olarak şimdiden gerekli tedbirleri düşünerek her türlü senaryoya
hazırlıklı olmalıyız. Halihazırda zaten olası erken seçim hazırlığı yapılan bir
ülkede oluşan siyasi boşluk yüzünden mevcut otoritenin Yunanistan krizi ve
devam eden ekonomik durgunluğu göz önüne alarak gerekli tedbirleri elden
bırakmaması gerekiyor.
Yunanistan, Avrupa birliğiyle anlaşsa bile kaçınılmaz son
belli ve er geç acı reçete önüne konacak. Şayet Yunanistan tehdit ve şantajda
ileri gidip Avrupa birliğine rest çeker yada karşı çıkarsa ne olacak? Çok düşük
bir seçenek ancak böyle bir durum olursa kaderiyle yüzleşmek durumunda kalacak.
Yanaşabileceği Rusya ve Çin gibi ülkeler geçici olarak destek verebilir ama
onların koşulları ve beklentileri de farklı ve ağır olacak. Böyle bir senaryo
ise Avrupa ve ABD’ nin hiç de istemediği bir durum. Kısacası dünya siyasetinde
ve ekonomisinde ilginç bir örnekle karşı karşıyayız burada yapılacak sürpriz
hamleler hem Avrupa hem de Dünya siyaseti ve ekonomisinde yeni sayfalar
açılmasına yol açabilir.
Bizimde şimdiden buna izleyici olmak yerine gardımızı
almamız gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder