23 Mayıs 2014 Cuma

Avrupa Parlamentosu Seçimleri 2014 ve Yeni Avrupa




Muzaffer DÖNMEZ

Muzaffer DÖNMEZ

E-Posta :muzaffer.donmez@gmail.com
  Bu hafta başlayan görüşmelerle ilgili olarak özet bir yazı hazırlamaya çalıştım. Konu ile ilgili olanlar zaten yakinen takip etmekteler,sizinde ilgilenebileceğinizi ve hatta ilgilenmeniz gerektiğini düşündüğüm için yazıyı mümkün olduğunca kısa tutmaya çalıştım. 22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında AB genelinde gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine ilişkin değerlendirmeler: Avrupa için seçim günleri başladı. 22 – 25 Mayıs 2014 tarihlerinde tüm AB üye ülkelerinde vatandaşlar önümüzdeki dönemde Avrupa Parlamentosu’nda (AP) kendilerini temsil edecek isimleri seçmek için sandığa gidiyor. Tabiki,AB vatandaşlarının seçime katılım oranıysa seçim sonuçları kadar merak ediliyor. Tahminlerden daha uzun süren ve beklenenden daha derin etkileriyle hissedilen ekonomik kriz ve ekonomik durgunluk döneminden , toparlanma sürecine geçerken AB, kendini yeniden tanımlamaya ve yapılandırmaya çalışıyor. Bu sürece vatandaşların vereceği destek AB’nin demokratik bir yapı olarak sürdürülebilmesi için anahtar olarak kabul ediliyor. 2014 seçimleri AB’nin geleceği için dönüm noktası olarak simgeleştiriliyor. Bu herkesin hem fikir olduğu bir konu,bu yüzden de bu seçim öncekilerden daha fazla önem arz ediyor. Ekonomik kriz ve ekonomik krize yönelik geç kalan ve yeterliliği sorgulanan politikalar AB’nin yetki alanından AB kurumlarının yapısına kadar pek çok konunun masaya yatırılması gerektiğini gösterdi. AB’nin sadece mali ve ekonomik sorunlarla değil, aynı zamanda demokrasi açığı sorunuyla da yüzleşmesi gerektiği gerçeğini de beraberinde getirdi. Hızla değişim gösteren küresel ekonomik dengeler, uluslararası siyaset alanında yaşanan krizler , yükselen güvenlik endişeleri, gelgitler,artan küresel sorunlar ise eski yönetişim modelleri üzerindeki baskının artmasına sebep oldu. AB’nin dünyanın en büyük ekonomisi olarak sürdürülebilirliği, demokrasi ve insan haklarına dayanan değerler sistemini küresel düzeyde destekleyebilmesi AB’nin etkin ve geleceğe dönük politikalar geliştirme kapasitesine bağlı. 2014-2019 dönemi AB kurumlarının AB’nin geleceğine şekil verdiği kritik bir dönem olacak. Bu anlamda 2019 belki de AB’nin sürdürülebilirliği ve 21. yüzyıl şartlarıyla uyum içerisinde evrimi yolunda önümüzdeki dönemde benimsenecek olan model için belirleyici olacak(belki de yeni model arayışları veya ayrışmalar ortaya çıkacak). Bu yüzden “The 2014 European elections: this time it's different” AP resmi seçim sloganlarından biri olarak kullanılmaktadır. Seçimlerin bir diğer özelliği de 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’ndan sonra gerçekleşecek ilk seçim olması. Lizbon Antlaşması AB’nin demokratik meşruiyetini ve etkinliğini artırma iddiasını taşıyan bir antlaşma. Antlaşmanın benimsediği önemli amaçlardan biri dolaylı ve doğrudan yöntemlerle vatandaşların AB politika oluşum süreçlerine katılım hakkının artırılması. Bu doğrultuda Lizbon Antlaşması’nın AB kurumları ve AB’nin işleyişine yönelik getirdiği en önemli değişikliklerden biri vatandaşların politika oluşum süreçlerinde temsilini artırma amacıyla AP’ye ilen ek yetki ve sorumluluklar: -Yeni yasama yetkileri: Tarım, göç ve yapısal fonlar gibi alanlar olmak üzere 40 yeni politika alanı üye ülkelerin hükümetlerinin temsil edildiği AB Konseyi ile paylaşılan ortak karar prosedürüne dâhil edilerek, AP’nin yasama yetkisi artırıldı. - Bütçeye ilişkin yetkiler: AP’nin AB bütçesinin belirlenmesi sürecinde yetkisi artırıldı. Antlaşmaya kadar AP’nin AB bütçesinin %45’ini oluşturan ve tarım ve uluslararası anlaşmalar gibi alanlardaki harcamaları içeren zorunlu harcamalar bütçesinin belirlenmesinde karar alma yetkisi bulunmamaktaydı. - AB Komisyonu ve diğer kurumlarla ilişkiler: Antlaşma ile AP ilk defa AB Komisyonu Başkanı’nı seçme hakkına sahip oldu. Yeni kurallar uyarınca AB Konseyi’nin aday belirleme sürecinde AP seçimleri sonuçlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Ayrıca AB Konseyi tarafından önerilen aday AP oylamasına tabi olacak. Aynı zamanda AB Konseyi tarafından atanacak olan AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı da AP’nin onayına sunulacak. - Kurucu Antlaşmalar üzerinde değişiklikler: AP AB Kurucu Antlaşmaları üzerinde değişiklik önerisi sunabilme hakkı kazandı. Bu değişiklikler temelinde yeni parlamento AB politika oluşum ve yasama süreçleri üzerinde bugüne kadarki en geniş yetkiye sahip AP olacak. Bu nedenle AB vatandaşlarının seçime katılımlarına büyük anlam yükleniyor. Muhtemel AP Kompozisyonu Son seçim anketlerine göre merkez-sağ ve merkez-sol ana akım partiler AP’de yine en yüksek oranda sandalyeye sahip gruplar olacaklar. 20 Mayıs’ta yayımlanan son anket sonuçlarına göre AP’de şu an 275 sandalyeye sahip olan Avrupa Halk Partisi (EPP) yeni dönemde 217 sandalyeyle temsil edilecek. Mevcut parlamentoda 194 sandalyeyle temsil edilen Sosyalistler ve Demokratlar’ın (S&D) sandalye sayısını 201’e çıkarması bekleniyor. Liberal Demokratlar’ın (ALDE) 59 sandalye, Yeşiller grubunun ise 44 sandalye ile temsil edileceği tahmin ediliyor. Avrupa Birleşik Solu/Kuzey Yeşil Solu (GUE/NGL) grubununsa sandalye sayısını 35’ten 53’e çıkarması bekleniyor. Parlamento da beklenen en büyük değişim ise bağımsız AP üyelerinin sayısının mevcut duruma kıyasla hemen hemen üçe katlanması. Şu an AP’de 32 bağımsız parlamenter bulunuyor. Bu sayının önümüzdeki dönemde 95’e yükselmesi bekleniyor. Bağımsız temsilcilerin sayısındaki artışın bağımsız adayların arasında özellikle AB karşıtı aşırı sağ ve sol adayların yoğunluğu düşünülerek değerlendirilmesi gerekiyor. Diğer olası bir değişim de 2009 AP seçimleri sonrasında AB karşıtı partiler tarafından oluşturulan Özgürlük ve Demokrasi Avrupası (EFD) grubunun sandalye sayısında yaşanacak olan artış. En büyükleri İngiltere’nin İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) ve İtalya’nın Kuzey Ligi partileri olan on partinin oluşturduğu grubun bu seçimlerde 40 sandalye elde etmesi bekleniyor. Ancak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı gibi AB’nin bir sonraki dönemde önemli gündem maddeleri arasında bulunan ve kamuoyu hassasiyetleri doğrultusunda AP’deki görece büyük gruplar arasında şüphelerin olduğu konularda AB karşıtı grupların süreci bloke etme yönünde girişimlerinin olabileceği konusunda ciddi endişeler var. Diğer bir endişe de bu partiler ve adayların etnik köken ve din temelli ayrımcılık başta olmak üzere AB değerleriyle önemli oranda çelişen unsurları benimsemesi ve bu söylemlerin AB içerisinde yayılma tehlikesi. Bu nedenle yeni AP’de kritik karar alma süreçlerinde EPP ve S&D gibi ana akım partilerin birbirini desteklemesi gerekeceği değerlendiriliyor. AB Komisyonu Başkanı Seçimleri Eğer AB karşıtlarının sandalye sayısı tahminler doğrultusunda olursa, EPP ve S&D’nin yüzleşeceği sorunlardan ilki AB Komisyonu Başkanı seçimleri olacak. AP içerisinde bulunan beş siyasi grubun belirlediği adaylar şöyle: - EPP adayı: Eski Lüksemburg Başbakanı, eski Euro Alanı Başkanı Jean-Claude Juncker, - S&D adayı: Hâlihazırdaki AP Başkanı Martin Schulz, - ALDE adayı: Eski Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt, - Yeşiller eş başkan adayları: Eski Fransa Cumhurbaşkanı adayı José Bové ve Almanya Yeşiller Partisi üyesi Ska Keller, - Avrupa sol grubu adayı: Yunanistan’ın radikal sol partisi Syriza’nın lideri Alexis Tsipras. AB Konseyi tarafından ön seçimle belirlenecek AB Komisyonu Başkan adayının AP’de bulunan 751 AP üyesinin en az 376’sı tarafından desteklenmesi gerekiyor. Şimdilik AB karşıtı eğilimleri olan grup ve adayların öngörülen mevcudiyeti temelinde, EPP veya S&D’nin kendi adaylarını destekleme yönünde gerekli çoğunluğa ulaşabilecek bir koalisyon kurmasının mümkün olmayacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle EPP ve S&D’nin ortak bir adayı desteklemesi gereği doğabilir. Ancak EPP’nin adayı Juncker ve Schulz seçim yarışının en güçlü adayları arasında. Schulz’un Almanya’nın koalisyon ortağı SPD’nin grubunun adayı olduğu ve Almanya Şansölyesi Merkel’in ise Juncker’i desteklediği yönünde işaretler olduğu düşünüldüğünde durumun karmaşıklığı daha da belirginleşiyor. AB Konseyi’nin AP tarafından belirlenen adayların yeterli oyu alamayacağına karar vermesi halindeyse bu adayların dışında bir isim önermeyi tercih edebileceği değerlendiriliyor. Geçtiğimiz günlerde AB Konseyi Başkanı Van Rompuy da bu yönde ilk sinyalleri verdi. AP siyasi grupları tarafından belirlenen adaylar ele alındığında ise bu noktada da net bir göstergenin olduğunu söylemek zor. Birbiri arkasına düzenlenen üç televizyon tartışmasının adayların AB sorunlarına yaklaşımlarında büyük farklılıkların olmadığını ortaya koyduğu dile getiriliyor. Başkan adaylarının hemen hemen hepsinin net politika önerilerini açıklamaktan kaçınmaları ve daha çok AB’ye ilişkin hâlihazırda kamuoyu tarafından bilinen pozisyonlarını paylaşmaları tartışmaların içeriğiyle ilgili en yoğun olarak dile getirilen sorun. Öte yandan bu sorunun sadece başkan adaylarının canlı yayın performanslarına has bir durum olmadığı belirtiliyor. Seçim Sonrasına Doğru Yeni AB Döneminin Adımları Bu denklemi çözme yönünde ilk adım 25 Mayıs Pazar akşamı açıklanacak olan resmi AP seçim sonuçları olacak. 27 Mayıs’ta AP Başkanı Schulz ve AB Konseyi Başkanı Van Rompuy öğle yemeğinde bir araya gelecek. Avrupa siyasi partileri ise aynı gün kendi ülkelerinin hükümet başkanları ile sonuçları değerlendirecekler. AB üye ülke hükümet liderleri akşam yemeğinde bir araya gelerek seçim sonuçlarını değerlendirecek. Seçim sonuçlarına göre liderlerin AP siyasi grupları tarafından gösterilen adayların dışında bir aday belirleyip belirlemeyeceğinin bu tartışmanın ana konusu olması bekleniyor. Haziran ayında AP’de yeni siyasi gruplar kurulacak. Ancak AB Konseyi’nin adayını gruplar kurulmadan açıklayabileceği de ihtimaller arasında. 26 – 27 Haziran’da AB Konseyi toplanarak AB Komisyonu başkan adayı resmi önerisini sunacak. 1 Temmuz’da 2014-2019 döneminde görev yapacak olan sekizinci AP toplanacak ve yeni AP üyeleri resmi olarak görevlerine başlayacak. AP üyeleri 1-3 Temmuz oturumlarında AP Başkanı’nı seçecekler. 14-17 Temmuz oturumlarında ise AP, AB Komisyonu Başkanı oylamasını gerçekleştirecek. AP’nin, AB Konseyi tarafından teklif edilen adayı reddetmesi halinde AB Konseyi’nin yeni aday belirlemek için bir aylık zamanı olacak. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde AB içerisinde önemli politika oluşum süreçlerinin olumsuz yönde etkileneceği düşünülerek, bu noktaya gelinmeden çözüme ulaşılması bekleniyor. Konuyu yakından takip edip yine bilgilendirmeye çalışacağım.

http://www.egehabercisi.com/makale/muzaffer-donmez/avrupa-parlamentosu-secimleri-2014-ve-yeni-avrupa/140.html




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder