13 Mayıs 2014 Salı

CAN YÜCEL - Türkiye'nin en güzel küfür eden adamı...



       Yıllar önce ODTÜ'de yaptığı bir konuşma...
       Üç bin kişilik mimarlık amfisi tıklık tıklım dolu, hatta onu dinlemek için ayakta kalan
       onlarca kişi var...
       Can Yücel konuşmaya şöyle başlar:
       - Biz hiç bi bok olamadık!
       Salondakiler bir anda neye uğradıklarını şaşırırlar. derin bir sessizlik kaplar ortalığı...

       Salona gelmeden önce 3 bira ve yarım votka içmesine rağmen muhteşem bir konuşma
       yapar. Hiç şüphesiz bol küfürlü bir konuşma...
       Söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci  
       parmak kaldırıp can yücel'e şöyle sorar:
       - Can bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz,size büyük bir saygı
      duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfüre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü
       konuşmasanız olmaz mı?
       Can yücel önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine
       koyup:
       - Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur... küfür, işçi sınıfının ağzında bir
       çiçektir!.. deyince salonda müthiş bir alkış kopar.
       Sonra tamamen ayağa kalkıp şöyle bitirir konuşmasını:
       - Arkadaşlar bugün de çok kafa s*ktim!!!

       xxxx

       Can Yücel, vakt-i zamanda bir yazısında ada mın birisine 'göt' dediği için dava açılmış.
       Mahkemede Can Yücel şunu anlatmış:

       Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler.
       Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya
       fitili anüsten vermelerini söyler köylülere.
       Köylüler tabi 'tamam dohtor bey' deyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en
       bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. bu nedenle bir türlü ilacı da
       veremezler hastaya.
       Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin
       koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz.
       Neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır  
       santrale, muhtar arar, 'biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey' felan der işte.
       Karşıdan doktor bişiler söyler. Muhtar döner, ama arkasına:
       'makattan verin dedi dohtor' der.
       Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar felan, ama
       makat ne bilen yoktur yine.Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor bayagi.
       Ihtiyar meclisi toplanır. son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir.
       Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına    
       geçer, ama bir yandan söylenmektedir: 'çok kızacak dohtor çok!' diye.
       Sonunda telefonu açar, durm anlatır, doktor bişiler söyler yine. Telefondaki köylü,
       yüzü allak bullak, arkasını döner: 'çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi'

       Yani işin aslı hakim bey 'bizim orada göte göt derler'

       xxxx

       Yine bir üniversitede öğrencinin biri sorar:
       - Neden okudugumuz bütün sairler erkek? Kadinlardan iyi sair cikmaz mi?
       Can Baba cevap verir:
       - biz siiri s*kimizle mi yaziyoz, ne biliim ben..

       xxxx

       Bir gün TV kanallarıdan birinde canlı yayında konuk Duygu Asena şair Nazım Hikmet
       için 'o kartpostal şairidir' demiş.
       Can baba telefonla programa bağlanmış, selam bile vermeden:
       'Duygu hanım kart sizsiniz postal da size girsin' demiş ve telefonu kapatmış...

       xxxx

       Can Yücel'e dsoruyorlar: "Zeki Müren'e niye paşa diyorlar?"
       Cevap:
       - Bu memlekete paşalara ibne denemediği için ibnelere paşa deniyor...

       xxxx
 
       Türkiye İşçi Partisinin Komünist zamanlarında bir tüzük toplantısında herkesin
       komünizmi anlatmaya çalıştığı şöyle olsun - böyle olsun dediği bir toplantıda
       Can Baba ayağa kalkar ve bir efsaneyi daha patlatır.

       'BEYLER BEYLER, Türkiyede komünist olmak tüzük değil, BÜZÜK
       ister...

       xxxx

       Bir sergide ortada dolanırken, alımlı bir kadın heyecanla yanına gelir:
       - Can bey, tanıştığımıza ne kadar memnun oldum anlatamam. sizin en büyük
       hayranınızım.
       Can Baba sırıtır:
       - Demek öyle, yatalım o halde?
       Kadın küskün bir ifadeyle bozuk atar:
       - Aşk olsun can bey!!
       Can Baba cevaplar:
       - Aşk da olacak elbet..

       xxxx

       Can Babaya bir mahkeme çıkışında soru soran gazeteci şu dörtlüğü cevap olarak alır:

       'Ne yorum ne forum
       Belki yarın konuşurum
       öyle gitti ki durum
       soru sorana korum'

       xxxx

       Bir televizyon programında genç bir öğrenci soracak soru bulamadığından herhalde
       şunu sorar
       - Hangi takımı tutuyosunuz?
       Can baba cevap verir,
       - Eşim ve ben genellikle benim takımlarımı tutuyoruz...

       xxxx

       Can Yücel'e sorarlar:
       - Efendim nedir bizim memleketteki bu sağcılık solculuk davaları?
       Can baba:
       - Bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer
       sol taraftaysa solcu..
       - Peki sizinki ne tarafta ?
       - Ileride daima ileride

       xxxx

       "Seke seke geldik..  S..ke  s..ke gidiyoruz..." sözlerinin sahibi büyük şair Can baba,
       bir takım hayranları ve arkadaşlarıyla bir yerlerde içer, sohbet eder.
       Aynı grup, sabahın 5'i, 6'sı gibi pek de kimsenin bulunmadığı kıbrıs şehitleri caddesinde  
       yürürken, şair birden durur ve yere yatar.
       Yanındakiler de hemen aynı şeyi yaparlar.
       Şair, gözlerini kırpmadan gökyüzüne bakmaktadır.
       Yanindakiler de sira sira yerde yatmakta, gökyüzüne bakmaktadirlar.
       Hayranlardan birisi dayanamayıp sorar:
       - Baba, ne görüyorsun, bize de söyle...
       Ondan ulvi ya da şairane bir söz bekleyen vatandaş, aldığı cevapla şok olur:
      - Çok sarhoşum ..mına koyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder