MÜBADİLLERİN sorunları üzerine hepimiz düşünmeliyiz.
Ben mübadillerin anılarında, edebiyatında bugüne yansıyan tarihi gerçekleri bulurum.
Neden derseniz? Gönüllü ya da gönülsüz sürgünlük biraz daha açıklanabilir özellikler taşır. Bizde gazetecilerin, edebiyatçıların, sanatçıların, siyasetçilerin çoğu böyle bir zorunlu sürgünlüğü yaşamışlardır.
Her dönemde bunlarla karşılaşır, bunların kitaplarını okuruz.
Mübadillerin durumu farklıdır, onlar adına devletler, hükümetler karar verirler, onlara sadece yıllardır yaşadıkları yeri terk etmek kalır.
Gönderildikleri ülkeyi yadırgarlar, oradan ayrıldıklarında dinmeyen bir hasreti yaşarlar. Geldikleri yerlerde onları yadırgarlar, yabancı, öteki muamelesi görürler...
Hiç kuşkusuz ben bunları sadece Türk mübadilleri düşünerek yazmıyorum, birçok ülkenin mübadillerinin durumlarını algılamaya çalışıyorum.
Atina’ya gittiğimde, İstanbul’dan göç edenlerin hâlâ İstanbul’u aradıklarının tanığı oldum, orada yaşayanlarla bir kaynaşmayı gerçekleştiremediklerini gözlemledim.
Yazın Gökçeada’ya da gittiğimde, kışın Yunanistan’da yaşayanların yazın buraya geldiklerinde nasıl mutlu olduklarını gördüm, dertleştim. Onları ziyaret etmedim sadece, Selanik’ten dönerken orada yaşayanların da dertlerini dinledim.
* * *
MÜBADİL KURULUŞLARIN ORTAK BİLDİRİSİ’nden bazı bölümler mübadillerin torunlarının mağduriyetlerini gözler önüne seriyor...
“Vize duvarının kaldırılmasını istiyoruz.
Yunanistan hükümetinden ve AB yöneticilerinden iki halk arasına örülen vize duvarını kaldırmalarını talep ediyoruz. Vize uygulamasının, AB’nin yaratmaya çalıştığı çokkültürlü toplum anlayışının önünde büyük bir engel oluşturduğunu düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nden de bu insancıl talebimizin takipçisi olmasını rica ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bizler de Yunanistan vatandaşı olan Rum Ortodoks mübadiller gibi aile büyüklerimizin doğdukları toprakları vizesiz ziyaret etmek istiyoruz.
Kültürel mirasın korunmasını istiyoruz.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Hükümeti’nden mübadillerin geride bıraktıkları cami, kilise, tekke, manastır, türbe, şehitlik, mezarlık gibi kutsal mekânların günümüze kadar ayakta kalmış olanlarının restore edilmelerini ve korunmalarını talep ediyoruz. Türkiye’deki ve Yunanistan’daki yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının mimari mirasın korunması konusunda gösterdikleri çabalara merkezi yönetimlerin maddi ve teknik olarak destek vermelerini bekliyoruz.
Bizler, mübadil çocukları ve torunları olarak, Mübadelenin 90. yıl dönümünde Balkanlar’da, Ege adalarında ve yaşadığımız coğrafyada çatışma yerine barış, farklı olanı sürgün yerine birlikte yaşama ortamının oluşturulabileceğine yürekten inanıyoruz.
Bildirinin altında vakıf olarak Lozan Mübadilleri Vakfı ve 22 derneğin imzası var.
* * *
DİKKATE alınmalı...
Neden derseniz? Gönüllü ya da gönülsüz sürgünlük biraz daha açıklanabilir özellikler taşır. Bizde gazetecilerin, edebiyatçıların, sanatçıların, siyasetçilerin çoğu böyle bir zorunlu sürgünlüğü yaşamışlardır.
Her dönemde bunlarla karşılaşır, bunların kitaplarını okuruz.
Mübadillerin durumu farklıdır, onlar adına devletler, hükümetler karar verirler, onlara sadece yıllardır yaşadıkları yeri terk etmek kalır.
Gönderildikleri ülkeyi yadırgarlar, oradan ayrıldıklarında dinmeyen bir hasreti yaşarlar. Geldikleri yerlerde onları yadırgarlar, yabancı, öteki muamelesi görürler...
Hiç kuşkusuz ben bunları sadece Türk mübadilleri düşünerek yazmıyorum, birçok ülkenin mübadillerinin durumlarını algılamaya çalışıyorum.
Atina’ya gittiğimde, İstanbul’dan göç edenlerin hâlâ İstanbul’u aradıklarının tanığı oldum, orada yaşayanlarla bir kaynaşmayı gerçekleştiremediklerini gözlemledim.
Yazın Gökçeada’ya da gittiğimde, kışın Yunanistan’da yaşayanların yazın buraya geldiklerinde nasıl mutlu olduklarını gördüm, dertleştim. Onları ziyaret etmedim sadece, Selanik’ten dönerken orada yaşayanların da dertlerini dinledim.
* * *
MÜBADİL KURULUŞLARIN ORTAK BİLDİRİSİ’nden bazı bölümler mübadillerin torunlarının mağduriyetlerini gözler önüne seriyor...
“Vize duvarının kaldırılmasını istiyoruz.
Yunanistan hükümetinden ve AB yöneticilerinden iki halk arasına örülen vize duvarını kaldırmalarını talep ediyoruz. Vize uygulamasının, AB’nin yaratmaya çalıştığı çokkültürlü toplum anlayışının önünde büyük bir engel oluşturduğunu düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nden de bu insancıl talebimizin takipçisi olmasını rica ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bizler de Yunanistan vatandaşı olan Rum Ortodoks mübadiller gibi aile büyüklerimizin doğdukları toprakları vizesiz ziyaret etmek istiyoruz.
Kültürel mirasın korunmasını istiyoruz.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Hükümeti’nden mübadillerin geride bıraktıkları cami, kilise, tekke, manastır, türbe, şehitlik, mezarlık gibi kutsal mekânların günümüze kadar ayakta kalmış olanlarının restore edilmelerini ve korunmalarını talep ediyoruz. Türkiye’deki ve Yunanistan’daki yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının mimari mirasın korunması konusunda gösterdikleri çabalara merkezi yönetimlerin maddi ve teknik olarak destek vermelerini bekliyoruz.
Bizler, mübadil çocukları ve torunları olarak, Mübadelenin 90. yıl dönümünde Balkanlar’da, Ege adalarında ve yaşadığımız coğrafyada çatışma yerine barış, farklı olanı sürgün yerine birlikte yaşama ortamının oluşturulabileceğine yürekten inanıyoruz.
Bildirinin altında vakıf olarak Lozan Mübadilleri Vakfı ve 22 derneğin imzası var.
* * *
DİKKATE alınmalı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder