Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülke genelinde işsiz sayısı 2013 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 226 bin kişi arttı. İşsizlik oranı ise 0,4 puanlık artış ile yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleşti. Ancak, TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarını düzenli olarak değerlendiren Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Türkiye’de işsizliğin dünya ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti.
DİSK-AR’ın değerlendirmesi şöyle:
Bu değerlendirme yapılırken daha detaylı bir analiz yapmaya imkan veren TÜİK işgücü istatistikleri veritabanı kullanılmaktadır. Ancak Ocak 2012 dönem sonuçları için veritabanı işsizlik rakamları açıklandıktan sonra 3 saat geçmesine rağmen güncellenmemiştir. Dolayısıyla raporumuzda daha önce yer verdiğimiz kimi hususlar yer alamamıştır. TÜİK’in veritabanını güncellememesinin nedenini kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz. Ocak 2012 dönemi için kurumumuzun ulaştığı bulgular şunlardır:
1) Haziran dönemi ile başlayan yükseliş, resmi rakamları geçtiğimiz ay iki haneli düzeylere taşımıştı. Bu eğilim Aralık dönemi için de devam etti. Buna göre resmi işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puanlık bir artarak yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik verilerinin hızla bozulmaya başladığı Haziran döneminden bu yana resmi işsizlik oranı 2,6 puan artış gösterdi. Resmi işsiz sayısındaki artış ise haziran döneminden bugüne 664 bin oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre ise resmi işsiz sayısı 226 bin, geniş tanımlı işsiz sayısı 308 bin, eksik ve yetersiz istihdam edilenlerle birlikte işsiz sayısı 562 bin kişi arttı. İşsizlik verilerindeki çarpıcı bir sonuç ise resmi işsizliğin geçen yılın aynı dönemine göre oransal olarak kadınlar için yüzde 1,1 puan artarak yüzde 12,1’e ulaşırken, erkeklerde bu oranın yüzde 9,9 düzeyinde sabit kalması oldu. Yeni işsizlerin yüzde 76’sı kadınlardan oluştu. Sayısal olarak ise erkeklerde işsizlik 55 bin kişi artarken kadınlarda 172 bin kişi arttı.
2) Umudu olmadığı için ya da diğer nedenle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar ve mevsimlik çalışanlar dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 10,6 değil, yüzde 17,6, işsiz sayısı da 2 milyon 890 bin değil, 5 milyon 228 bin kişi olarak gerçekleşti. Kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26, gençler için yüzde 30’u aştı. Gizli işsiz olarak görülen eksik ve yetersiz istihdam edilenler de ilave edildiğinde genel işsizlik oranı yüzde 21,25, işsiz sayısı 6 milyon 304 bin düzeyinde.
3) Kadınlar çalışma hayatında en dezavantajlı kesimlerden birini oluşturuyor. İşgücüne katılım oranı Ocak 2012 döneminde kadınlar için yüzde 29,3 düzeyindedir. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre işgücüne katılım oranı 2,1 puan artarken, kayıtdışı çalışan kadınların sayısı 163 bin kişi yükselmiştir. Aynı dönemde erkeklerde kayıtdışı çalışan sayısı 32 bin kişi azalmıştır. İstihdama yeni dahil olan kadınların üçte biri kayıtdışı olarak dahil olmuştur. Toplamda kayıtıdışı çalışan kadınların oranı yüzde 51 düzeyindedir. Yüksekokul mezunu kadınlarda işsizlik Ocak 2012 dönemi için yüzde 15,1 ile yüksekokul mezunu erkeklerin yüzde 7,5’luk oranının iki katıdan fazladır. Bu kategoride yer alan kadınların işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 85 bin kişi artış göstererek 225 binden 310 bine fırladı. Bu yükseliş yüzde 38’lik bir artışa denk gelmektedir. Buna göre geçen yıldan bu yana ilave resmi işsizlerin yüzde 38’i yüksekokul mezunu kadınlardan, yüzde 51,1’i lise ve üstü eğitim düzeyine sahip kadınlardan oluştu. Başta umudu kesik olanlar olmak üzere son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmadığı için işsiz sayılmayanların yüzde 51,4’ü kadın. İş aramadığı için işsiz sayılmayan ve işe başlamaya hazır kadın sayısı, resmi olarak işsiz sayılan kadınlardan daha fazla.
4) Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmıyor. İşgücüne katılım oranı Ocak 2013 dönemi için yüzde 49,5 düzeyinde. İşsiz sayılmayan umudu kesik işsizlerin sayısı ve ev içi emeğin görünmez olmasının sonucunda açığa çıkan bu durum, Türkiye’de işsizliği olduğundan düşük gösteriyor. AB ülkeleri için EUROSTAT 2011 yılı verilerine göre işgücüne katılım oranı yüzde 71,2 düzeyinde. Türkiye’de çalışmak isteyenlerin ve istihdam edilenlerin oranı (işgücüne katılım) AB-27 ortalaması kadar olsaydı, Türkiye 11 milyon 957 bin kişiye daha ilave iş yaratmak zorunda olacaktı. Bu kişilerin iş bulamaması veya kendi işini kuramaması halinde işsiz sayısı 14 milyon 874 bin olacaktı. Buna göre işsizlik oranı ise yüzde 37,8 düzeyine çıkacaktı. (Türkiye için hesaplamada 65 yaş üzeri, TÜİK ve Eurostat istatistikleri arasındaki uyum problemi nedeni ile hesaplamaya dahil edilmiştir. Oransal olarak artışlar tüm hesaplamaları etkileyeceğinden, değişiklik çok sınırlı düzeyde kalacaktır. Miktarlarda değişiklik olabilir.)
5) IMF (Uluslararası Para Fonu) Ekim 2012 veritabanı tahminleri üzerinden DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre Türkiye’de işsizlik oranı 101 ülkenin 64’den daha yüksek. İşsizlik oranı ülkelere göre basit ortalamada yüzde 9,14 düzeyinde. Tablo’da seçilmiş ülkeler için işsizlik oranı ve sıralamaları yer almaktadır. Sıralama en düşükten yükseğe doğru yapılmıştır.
Tablo- Seçilmiş Ülkelerde İşsizlik Oranı ve Sıralaması (2012)
Ülke | İşsizlik Oranı (%) | sıralamdaki yeri |
Norveç | 3,1 | 4 |
Kore | 3,3 | 7 |
Çin | 4,1 | 12 |
Avusturya | 4,3 | 14 |
Japonya | 4,51 | 18 |
Meksika | 4,8 | 19 |
Hollanda | 5,2 | 21 |
Almanya | 5,21 | 22 |
Rusya | 6 | 31 |
Brezilya | 6 | 33 |
Endonazya | 6,2 | 36 |
Şili | 6,64 | 40 |
Arjantin | 7,17 | 47 |
Kanada | 7,33 | 49 |
Pakistan | 7,69 | 53 |
ABD | 8,23 | 59 |
Türkiye | 9,44 | 65 |
İtalya | 10,55 | 71 |
Mısır | 12,72 | 80 |
Tunus | 17 | 94 |
Yunanistan | 24 | 96 |
Makedonya | 32 | 101 |
Kaynak: IMF veritabanı (2012 yılı verileri)
Sonuç
Resmi işsizlik rakamlarında kriz sonrası ekonomik canlanmayla paralel olarak gerçekleşen düşüş, haziran ayında dip noktasını yaptıktan sonra ekonomik büyüme oranlarında yaşanan sert düşüşle tekrar yükselişe geçmiş durumda. Hatırlanacağı üzere 2009 yılında krizin yarattığı tahribat, 2010 ve 2011 yılında ekonomide dibe vuruş sonrası hızlı yükselişi getirmiş, işsizlik rakamları kriz öncesi düzeylerine gerilemişti. Ancak özellikle tarımsal istihdamda yaşanan artışa eşlik eden kayıtdışı çalışanların sayısındaki artış, kadınların ve gençlerin çalışma koşullarında yaşanan bozulma, güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, istihdamın niteliğini sorgulatan bir karakter taşımıştır. Çalışma sürelerinin son derece uzun, ücretli izin hakkının son derece sınırlı olduğu koşullarda işsizlik verilerinin olduğundan daha düşük görünmesinin temel nedeni işgücüne katılım oranlarındaki düşük seviyedir. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegane yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın sermaye çevreleri istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak bu süreci kendi lehlerine çevirmek istemektedir. Hükümet işveren çevrelerinin bu taleplerini Ulusal İstihdam Strateji belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek orta vadede ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge, işsizlik verilerindeki artışla birlikte daha sık gündeme gelecektir. İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi stratejisidir. Bunun yanında Ocak 2012 döneminde kadın işsizliğinde ve özellikle eğitimli kadınlar için işsizlik oranlarında yaşanan artış dikkat çekicidir. İşsizlikle gerçek mücadele için;
1. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2. Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar, noter şartı kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır
5. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır
6. Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
7. Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir
8. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır. Kadın erkek ayrımı yapmaksızın 50 çalışanın üstündeki her iş yerinde kreş açılmalı, devlet kreşlerinin çocuklar için yaş sınırı olmadan, ücretsiz ve 7/24 açık olmalı, yaşlı ve hastalar için, yine ücretsiz, 7/24 açık, çalışanlarının yarısı erkek olan bakım evleri açılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder