Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,, Euro Finance tarafından düzenlenen, "Türkiye'de Nakit, Hazine ve Risk Yönetimi: Değişen Çalışma Ortamında Çevikliği Korumak" başlıkla konferansta yaptığı sunumda, Avrupa'daki krize değindi.
Avrupa'nın kriz nedeniyle beş yıl kaybettiğini ve dış ticaret yoluyla bunun Türkiye'yi de etkilediğini belirten Şimşek, "Avrupa Birliği bizim, küresel doğrudan yatırımların yüzde 75-80'ine tekabül ediyor. AB, oradan gelen turistlerin üçte ikisine tekabül ediyor. Nereden bakarsanız bakın, AB bizim açımızdan çok önemli bir bölge. Gelinen nokta da bizim için önemli bir risk. Bu risk bizi ticaret kanalıyla etkiliyor. Dolayısı ile imalat sanayimizi, istihdamımızı olumsuz etkiliyor. Kim ne derse desin, Avrupa krizi bizi etkiliyor" dedi.
"İHMAL EDİLEN KOMŞULARIMIZI YENİDEN KEŞFETTİK"
Türkiye'nin Ortadoğu ve Afrika'ya ve kısmen de Asya'ya açılımının, Avrupa riskini önemli ölçüde yönetmelerine yardımcı olduğunu dile getiren Şimşek, "Yoksa, AB'nin Türkiye ekonomisine etkisi çok daha dramatik olacaktı. Hani diyorlardı ya "memleketin merkezi kayıyor' işte Çok eleştirildi bu politika biliyorsunuz. Ancak çok açık ve net görülüyor ki Ortadoğu ve Afrika bölgesi, Türkiye ihracatının bugün yüzde 12'sine tekabül ederken, bunun neredeyse yüzde 32'sine tekabül ediyor. Bu muazzam bir artış. Uzun süre ihmal edilen komşularımızı yeniden keşfettik. Bu kadar basit, ticari, siyasi ekonomik anlamda bu zaten yapılması gerekendi. Niye? Orası bizim zayıf noktamızdı" değerlendirmesinde bulundu.
"CARİ AÇIĞIMIZI 3 MİLYAR DOLAR AZALTIR"
Türkiye'yi etkileyen risklerden birinin de enerji fiyatları olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye'nin 60 milyar dolarlık enerji ithalatı gerçekleştirdiğini, bunun da cari açık için risk oluşturduğunu hatırlatarak, bu konuda iyileştirme için çalışma içerisinde olduklarını, ancak enerji talebinin de hızla arttığını kaydetti. Bu nedenle nükleer enerji santrallerinin önemli olduğunu savunan Bakan Şimşek, "Belki 500 megavatlık bir nükleer santral olsaydı, onun için gerekli uranyumu biz ithal ediyor olsaydık, belki 300 milyon dolar ederdik yılda. Ancak, doğalgaz çevrim santralının doğalgazı için biz, muhtemelen bundan daha fazla veriyoruz. Yani bir nükleer santralin devreye girmesi, bizim yıllık cari açığımızı 3 milyar dolar azaltır" dedi.
"FAİZ VE KURDA DÜZELTME GEREKİYORSA VERİYORUZ"
Şimşek, Türkiye'de faiz hadlerinde ve kurda bir düzeltme gerektiğinde, buna izin verdiklerini, şu anda TL kur oynaklığının, gelişmekte olan ülkelere göre oldukça düşük seviyelerde olduğunu, öte yandan Merkez Bankası'nın dolar rezervinin, 10 yıl önce 27-28 milyar dolar seviyesinden bugün, 125 milyar dolara çıktığını söyledi. Burada güçlü bir maliye politikası uyguladıklarını, aynı zaman da yatırım da yaptıklarına dikkati çeken Şimşek, "Eğitim ihtiyaçları güçlü bir şekilde karşılanıyor.10 yıl önce eğitime 10-11 milyar TL harcıyorduk, şu anda 70 milyar TL harcıyoruz. Sağlık aynı. Sağlığa 13 harcıyorduk, şu anda 70 harcıyoruz. Buna rağmen, genel devlet açığı, bu bütçe açığı değil, bizim açıklarımız, kriz 2009 dönemi hariç Maastricht kriterlerini tutturduk. Şu anda da yüzde 1-1.5 civarında bir açık var. Borcu azalttık. Kırılganlığı azaltmak için, kamunun borcunu azalttık. Yani, Türkiye'nin net iç ve dış borcunun milli gelire oranı yüzde 61.5'dan yüzde 17'ye inmiş durumda" diye konuştu.
"HANE HALKI BORÇLULUK ORANI DÜŞÜK DÜZEYDE"
Şimşek, şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletinin dünyadan da alacaklı olduğunu söyledi. Hane halkı borçlunun oranını da aslında çok yüksek olmadığını dile getiren Şimşek, "Her ne kadar son dönemlerde hane halkı, çok ciddi borç biriktirdiyse de aslında hane halkının borçluluk oranı, milli gelire oran olarak, düşük düzeyde. Borcun toplamının milli gelire oranı yüzde 20'ler civarında, AB'de bu oran yüzde 66'lar civarında" diye konuştu.
"ŞİRKETLERİN AŞIRI BORÇLULUĞU YOK"
Şirketlerin borç durumuna da değinen Şimşek, "Genelde şöyle bir algı var. "Şirketler inanılmaz borçlu. Orta düzeyde bir borçluluk var ama aşırı bir borçluluk yok" dedi. Türkiye'nin tasarruf oranlarını artırması gerektiğini, bunun için de BES sistemini geliştirdiklerini dile getiren Şimşek, bu kapsamda yılbaşından bu yana BES'e 70 bin yeni katılımcı geldiğini, 3.3 milyon katılımcıya ulaşıldığını ve yönetilen varlık miktarının da 22 milyar TL'yi aştığına işaret ederek, "Özel sektörün tasarruflarını artırmak için bundan daha güçlü bir teklifi ben bilmiyorum" ifadelerini kullandı. Bu soruna esas çözümün, geliri,istihdamı artırarak, kar marjlarını yükseltmek olduğunu vurgulayan Şimşek, bunun için de Türkiye'nin Ar-Ge, inovasyona daha fazla çaba harcaması gerektiğini kaydetti.
"BİR İPAD ALMAK İÇİN 1800 KİLOGRAM DOMATES ÜRETMEK LAZIM"
Türkiye'de yüksek teknolojili ürün ihracının yüzde 30'lar seviyesinde olduğuna işaret eden Bakan Şimşek, "Yani bizim ihraç ettiğimiz ürünlerin üçte ikisi, düşük ve orta düşük teknolojide. Rekabet yoğun, kar marjları düşük. Yani bir iPad almak için bu ülkede, bin 800 kilogram domates üretmek lazım.
"100 MİLYARLARCA DOLARLIK RAKAMDAN BAHSEDİYORUZ"
Konuşmasında barış sürecine de değinen Bakan Şimşek, "İç meselelerden biri olan Kürt meselesi, terör meselesinde bir anlamda köklü çözüme kavuşturmak için çaba gösteriyoruz. Bu sürçte başarılı olursak, sadece bulunduğumuz bölgede saygınlığımız artmaz. Bu tür sorunların çözümünde ilham kaynağı görülmekle birlikte, yeni bir çıkış başlar. Teröre harcananı istihdamı, yatırımı, ihracatı desteklemeye harcayabiliriz. 100 milyarlarca dolarlık rakamdan bahsediyoruz. Bir bölgede terör varsa, güven yoksa yatırımcı gitmiyor. Bu bölgelerde demografik yapı inanılmaz elverişli. Batmadan nüfusun yüzde 60'ının yaş ortalaması yaklaşık 30. Biz bu çözüm süreci sonunda, güven ortamını sağlarsak, bu bölgelere yatırım kayar. Bu yatırımlar bölgesel kalkınmışlık farklarını giderir, daha ötesi ülke topyekün fırlar. Niye? Çünkü bu bölgede insan, yer altı kaynağı var. Türkiye işte buradan enerji bulacak" diye konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder