2013 yılı kritik. Borca batık durumu devam eden çok sayıda şirket bu yıl iflas edebilir.
2008 yılından bu yana toplam 872 şirket iflas erteleme başvurusunda bulundu. İflas erteleme 5 yıl uzatılabiliyor. Bu nedenle 2013 yılı kritik. Borca batık durumu devam eden çok sayıda şirket bu yıl iflas edebilir. Yeni bir borç yapılandırma yasası gündeme gelebilir…
İFLAS erteletme son beş yılın en moda kavramlarından biri. Bu kavram Türk Ticaret Kanunu’nda hep yar aldı ama Türkiye’nin gündemine asıl olarak 2001 krizinden sonra girdi. Global krizin derinleştiği 2008’den sonra ise adeta patladı. Para dergisi olarak 2008 yılından bu yana konuyu en fazla irdeleyen yayın organı olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kamuoyu, birçok ünlü şirketin iflas erteletme kararı aldırdığı haberini ilk kez Para’da okudu.
Şahinler Holding (iflas ertelemeyi kaldırdı), Goldaş, Meteksan, Göktaş Metal, Baydemirler (Brillant), Neyir Giyim, Mısırlı Çorap, Berk Çorap, Funika Holding, Joy Giyim, vb. Bu liste uzayıp gidiyor…
İflasın ertelenmesi, adından da anlaşılacağı gibi, zora giren şirketlerin kanunlarla korunmasını ve kurtuluş için bir fırsat verilmesini sağlıyor. 2001 ekonomik krizinden önce kanunda yer almasına rağmen pek etkin olmayan bu hukuki sistem, 2002 ve 2003 yılında yapılan düzenlemelerle etkin hale getirilerek, şirketler bir nevi koruma altına alındı. İflasın ertelenmesi müessesesi Türk Ticaret Kanunu’nun 376 ve İcra İflas Kanunu’nun 179A ve 179B maddelerinde düzenleniyor.
KRİTİK YIL GELDİ ÇATTI
Global krizin dünya ekonomilerini derinden etkilediği dönemi Türkiye fazla hasar almadan atlatsa da uluslararası iş yapan birçok şirket yine de zor bir dönem yaşamıştı. İşte bu dönemde zora giren birçok işletme iflasın ertelenmesi talebiyle mahkemelere gitmişti. 2009 yılında yayınladığımız listede iflas erteletme talebiyle mahkemelere giden şirket sayısı 300’ün üzerindeydi. Bunlar içinde 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alan dev şirketler de vardı. İflasın ertelenmesi kararı “1 artı 4 yıl” şeklinde uygulanıyor. Mahkeme heyeti, borca batık şirketin sunduğu iyileştirme projelerinin uygulanmasına fırsat vermek için başlangıçta bir yıl süreyle iflasını erteliyor. Yönetime kayyumlar atayarak şirketle ilgili raporlar istiyor. İyileştirme projesi iyi uygulanır ve şirketin kurtulacağına dönük kanaat oluşursa, birer yıllık periyotlar halinde uzatmalar yapılıyor. İlgili yasa bu süreci beş yıl ile sınırlı tutuyor. Beş yılın sonunda şirket mahkeme tarafından sunulan fırsatı değerlendiremez ve borca batıklık durumundan kurtulamaz ise iflasına karar veriliyor.
İşte bu kritik yıl geldi çattı. 2008 yılında müracaat eden şirketler için 2013 yılı kritik bir yıl. Yasaların sağlamış olduğu avantajları doğru kullanarak iyileşme yönünde gelişmeler gösteren firmaların yanında, süreci doğru kullanamayan, hiçbir iyileşme belirtisi gösteremeyen, sadece günlük faaliyetlerini devam ettirmeye çalışan, vergi ve SGK borçları sürekli artan çok sayıda firma var. Bu firmalar hakkında iflas kararı kaçınılmaz olacak.
YENİ BİR “YAKLAŞIM SÜRECİ” MÜMKÜN MÜ?
Sürece olumsuz etki eden iki önemli faktör bulunuyor. Birincisi, erteleme kararı almak amacıyla firmanın iş hacmi ve geçmiş performansıyla örtüşmeyen, şişirilmiş değerlerle hazırlanmış iyileştirme projeleri. İkinci faktör ise, borç yapılandırma anlamında herhangi bir girişimde bulunulmaması. Bu olumsuzlukların doğal sonucu olarak firma hakkında çıkacak olan karar maalesef “iflas” olacak.
İşin uzmanları iflas erteleme kapsamındaki birçok şirketin iflas edeceğini tahmin ediyor. Ancak İstanbul Yaklaşımı veya Anadolu Yaklaşımı adı verilen borç yapılandırmalarının bir benzerinin son kurtuluş yolu olabileceği de vurgulanıyor.
İFLAS ERTELEMENİN KARNESİ
İflasın ertelenmesi taleplerinin yoğun olduğu yılların kapsamlı bir araştırmasını yaptık. Derli toplu resmi bir listeye ulaşamayınca araştırmayı kendi kaynaklarımızla tamamladık. Ticaret Sicil Gazetesi ve günlük gazetelerde çıkan mahkeme ilanlarını günlük olarak taradık. 2008-2012 yılını kapsayan araştırmamızda çok ilginç verilere ulaştık. Çıkan rakamlar ekonomiyle ilgili de ipuçları veriyor.
Global krizin başladığı 2008 yılında 274 şirket, krizin derinleştiği 2009’da ise 394 şirket iflas erteleme istemiş. Global ekonominin yavaş yavaş iyileştiği 2010 yılında müracaat eden şirket sayısı 102 olmuş. Türkiye ekonomisinin tekrar hızlı büyüme sürecine girdiği 2011’de ise 47 şirket bu yola başvurmuş. Büyüme hızının düştüğü 2012 yılında ise sayı tekrar bir parça yükselerek 55’e yükselmiş.
Son beş yıl içinde iflas erteleme başvurusu yapan toplam 872 şirketin 560 tanesi geçen süreçte faaliyetini sağlıklı bir şekilde sürdürmeye devam etti. 248 şirket ise iflas etti. Bu şirketlerin sekiz tanesi yeni sermaye ilaveleri yaparak iflastan çıkmış. İki tanesi ise iflas halinde de çalışmasını sürdürüyor. Şahinler Holding, STFA gibi bu süreci sonuna kadar kullanmadan mali yapılarını düzeltip kendi talepleriyle iflasın ertelenmesini kaldıran şirket sayısı ise 24. (Toplam 872 şirketin tek tek isimleri bizde mevcut. Hepsini sayfalara sığdırmak mümkün olmadığı için detaylı listeyi www.paradergi.com.tradresinden ulaşabilirsiniz.)
ŞİRKETLERİN YÜZDE 62’Sİ İSTANBUL’DA
İflas ertelemenin en çok başvuru yapıldığı il hiç kuşkusuz İstanbul. İflas erteleme başvurusu yapan 872 şirketin 543’ü İstanbul merkezli. İstanbul’u 45 şirket ile Ankara, 35 şirket ile İzmir, 29 şirket ile Konya, 23 şirket ile Mersin, 22 şirket ile Denizli, 18 şirket ile Antalya, 20 şirket ile Kocaeli, 12 şirket ile Kayseri, 9 şirket ile Tekirdağ, 8 şirket ile Düzce, 5 şirket ile Gaziantep izliyor. Araştırmaya göre 81 ilin 49’unda iflas erteleme müracaatı yapılmış.
İNŞAAT İLK SIRADA
İflas ertelemenin sektörel dağılımında da karşımıza ilginç sonuçlar çıkıyor. Ekonominin lokomotif sektörü inşaat 155 firma ile ilk sırada yer alıyor. Fi Yapı ve Ukra İnşaat’ın iflas erteleme kararı aldığı medyada genişçe yar almıştı. İflas ertelemelerdeki inşaat şirketlerinin çoğunu markalı konut sektörüne hizmet veren altyapı (hafriyat, beton, temel, asfalt) firmaları oluşturuyor. Bize gelen bilgiler, markalı konut firmaları ödemeleri geciktirdiği için alt yüklenici firmaların zorlandığı yönünde.
İnşaat sektörünü 141 şirket ile tekstil izliyor. Lokomotif sektörlerden biri olan tekstilin özellikle Avrupa pazarındaki daralmadan ciddi biçimde etkilendiği görülüyor. Son yılların yeni yatırım alanı olan gıda ve tarım sektöründe ise 112 şirket iflas erteleme istemiş. Buradaki örneklerin daha çok yanlış ve plansız yatırımlardan kaynaklandığı görülüyor. Otomotiv sektöründe ise 38 şirket bu yola başvurmuş. Bu şirketlerin tamamı otomotiv yan sanayide. Global krizle daralan otomotiv sektöründen en fazla yan sanayiciler etkilenmiş durumda.
“FİRMALAR SÜRECİ İYİ KULLANAMADI”
İflas erteleme talebinde bulunan firmaların mali yapısının uygunluğunu kontrol eden, iyileştirme projesi hazırlayan ve devam eden süreçte bütçe, nakit akışı ve borç yapılandırma çalışmalarıyla firmalara mali finansal danışmanlık hizmetleri veren TCS Yönetim Danışmanlığı A.Ş yetkilisi Erdoğan Işık, 2013 yılından itibaren firmaları bekleyen tehlikelerin boyutlarına dikkat çekiyor. Bu yıl birçok firmanın iflas ile karşı karşıya kalacağını söyleyen Erdoğan Işık şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Yaşanacak iflasların en büyük nedeni, ihtiyati tedbir veya erteleme kararı ile her şeyin başarıldığı, borçların silindiği, bütün sıkıntıların bittiği düşüncesiyle oldukça rahat hareket edilmesinden kaynaklanıyor. Aslında firma tarafından yapılan talep, iyileştirme projesi kapsamında bir borç ödeme planıdır. Tedbir ya da erteleme kararıyla büyük bir avantaj elde eden çok sayıda firmanın maalesef bu avantajı doğru kullanamadığı görülüyor. Borçlar ödenemediği gibi, yasaların vermiş olduğu koruma ile son yıla kadar borç yapılandırma yönünde herhangi bir olumlu adım da atmadılar. Alacaklarının tahsili yönünde iyi niyetli bir yaklaşım göremeyen alacaklı firmalar, sürenin sonunda ona göre hareket planı oluşturuyor.”
Firmalara iflas erteleme operasyonu kapsamında hizmet veren Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir Orhan Eroğlu da, firmaların yaptığı yanlışlıkları şöyle anlatıyor. İyileştirme projelerinin genellikle firma performanslarının üzerinde olduğunu söyleyen Eroğlu, “Yıllar itibariyle gerçekleşen faaliyet sonuçları ile iyileştirme projesinde belirtilen değerler örtüşmüyor. Yapılan raporlamalarda firmalar bu farklar nedeniyle zor durumda kalıyor. Hatta iyileştirme projesi inandırıcılıktan uzaklaşıyor” diyor. Firmaların alınan koruma kararları nedeniyle fazla rahat davrandıklarını da vurgulayan Eroğlu, “ Bu rahatlığın devam edeceği kanaati de yaygın. Bu bir yanılgı. Firmalar borçların yapılandırılması için daha ilk yıl içersinde mutlaka girişimde bulunmalı. İyileştirme projesini gerçekleştirme şansı olmayan firmalar için borç yapılandırma da bir çare. Bu nedenle, firmalar süreci daha duyarlı ve ciddi ele almalı” diyor.
Firmalara iflas erteleme operasyonu kapsamında hizmet veren Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir Orhan Eroğlu da, firmaların yaptığı yanlışlıkları şöyle anlatıyor. İyileştirme projelerinin genellikle firma performanslarının üzerinde olduğunu söyleyen Eroğlu, “Yıllar itibariyle gerçekleşen faaliyet sonuçları ile iyileştirme projesinde belirtilen değerler örtüşmüyor. Yapılan raporlamalarda firmalar bu farklar nedeniyle zor durumda kalıyor. Hatta iyileştirme projesi inandırıcılıktan uzaklaşıyor” diyor. Firmaların alınan koruma kararları nedeniyle fazla rahat davrandıklarını da vurgulayan Eroğlu, “ Bu rahatlığın devam edeceği kanaati de yaygın. Bu bir yanılgı. Firmalar borçların yapılandırılması için daha ilk yıl içersinde mutlaka girişimde bulunmalı. İyileştirme projesini gerçekleştirme şansı olmayan firmalar için borç yapılandırma da bir çare. Bu nedenle, firmalar süreci daha duyarlı ve ciddi ele almalı” diyor.
“KAYYUMLARA ÇOK İŞ DÜŞÜYOR”
İflasın ertelenmesi konusunda deneyimli avukatlar arasında Alparslan Gönültaşı öne çıkıyor. Gönültaşı, müvekkilliğini yaptığı birçok şirket için iflas erteleme kararları aldırmış uzman bir avukat. Kendi deyimiyle, bu konuda henüz bir “yol kazası” yaşamamış. Bunun sebebini, finansman ve hukuki ayakları içine alan bir ekip çalışmasıyla hareket etmelerine bağlıyor. Bugüne kadar 50’ye yakın şirketin iflas erteleme sürecini takip etmiş olan Gönültaşı, iflasın ertelenmesi konusunun zaman zaman sulandırıldığı görüşünde. Gönültaşı, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Bu kavramı, gerçekten kötüye kullanan, hatta ‘bu kadar da olmaz’ dedirtenler ile hakikaten iyi niyetli ve samimiyetle, hakikaten iflas ertelenmesine ihtiyacı olan şirketlerin aynı potada değerlendirilmemesi gerekiyor. Olayın hem borçlu açısından hem de alacaklılar açısından aksayan yönleri söz konusu. Son üç aydır iflas ertelemeleri yeniden hareketlenmeye başladı. Uygulamada bilirkişi raporunu müteakip, ihtiyati tedbir kararından sonraki süreçte özellikle kayyumlara büyük görevler düşüyor. Davacı şirketlerle mahkemeler arasındaki köprüyü, alacaklılarının korunması penceresinden ele alarak hakkaniyetle tesis etmeleri gerekiyor. Uygulamanın en önemli saç ayaklarından olan kayyumların, davacı şirketlere gerekli zamanı ayırarak, çalışmayan ve ıslahı kabil olmayan şirketleri net bir şekilde belirleyip,tefrik ederek alacalıları da mağdur etmemeleri gerekiyor.”
“YOĞUN İFLASLAR BEKLENMİYOR”
İflas erteleme kararları en fazla bankacıların başını ağrıtıyor, çünkü bu kararı aldıran şirketlere alacak takibi yapılamıyor. Dolayısıyla kredi borçları, vadesi gelmiş bile olsa tahsil edilemiyor. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Adnan Memiş, iflas erteleme konusunda uzman bankacılardan biri. 33 yıllık bankacı Memiş’in adını “İstanbul Yaklaşımı” olarak bilinen borç yapılandırma projesinden hatırlanıyor.
Bankacılık geçmişinin 25 yılını sorunlu kredilerle uğraşarak geçiren Memiş, iflas erteleme konusunun sulandırıldığı görüşünde. Doğru kullanılması halinde faydalı bir yöntem olabileceğini söyleyen Memiş, “Şirketlerin alacaklı tarafları asıl olarak mali sektör. Sonra kamu ve piyasa geliyor. Ancak tahsilat sıralamasında öncelik kamunun. Borçların yeniden yapılandırması konusunda bankalarla kamu ortak hareket kabiliyeti geliştirmeli” diyor. İflas ertelemelerle ilgili kritik döneme girildiğini söyleyen Memiş, “Birçok şirket için bu yıl karar yılı olabilir. Ancak ben yine de kötümser değilim. Dikkatli olmak lazım, ama yangın yeri gibi bir durum da yok. İflaslar olabilir, ancak yoğun iflas beklemiyorum” diyor. Adnan Memiş, mali sektörün önceliğinin şirketi kurtarmak olduğunu vurgulayarak, “Bankalar iyi niyetli müşterilerinin her zaman yanındadır. Şirketlerin yaşaması için de her türlü yardımı yapıyor. İyi niyetli olmayan, mal kaçıran şirketler için aynı iyi niyet gösterilmesi beklenmemeli” diyor.
Prof. Dr. Oğuz ATALAY / Medeni Usûl ve İcra-İflâs Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
“Yeni bir İstanbul yaklaşımına ihtiyaç var”
“Yeni bir İstanbul yaklaşımına ihtiyaç var”
İflasın ertelenmesi sürecinde kritik bir döneme gelindi. Manzara hiç iç açıcı değil. Birçok iflas erteleme dosyası iflasla sonuçlanır. Görüntü o yönde… Şirketler mahkemelere ciddi projeler sunuyor. Ancak bu projeler uygulanmıyor. Eski alışkanlıklarından vazgeçmiyorlar. Dolayısıyla da başarılı olamıyorlar. Şirket yöneticileri genelde ödeme yapmama üzerine kafa yoruyor. Bu durumda işletme sermayeleri yetersiz kalıyor. Diğer şirketler iflas erteleme kapsamındaki şirketlerle nakit çalışmayı tercih ediyor. Şirketler bu mantıkla yol alamıyor. Bu yolun sonu uçurum, iflas… Zincirleme iflaslar olabilir. Bu kapsamda olmayan şirketler de alacakları dolayısıyla riske girebilir. Bu noktada İstanbul Yaklaşımı benzeri bir yeniden borç yapılandırma süreci şirketler için yeni bir çıkış kapısı olabilir. Bunu KOBİ’leri kapsayacak şekilde yapmak lazım. Patronu değil, işletmeyi kurtaracak bir formül geliştirilmeli. Borçlu ve alacaklı tarafların uzlaşmasını hedef alan bir yaklaşım olmalı.
Erdoğan IŞIK / TCS Yönetim Danışmanlığı A.Ş Yetkilisi
“Ağır cezalık olmayın!”
“Ağır cezalık olmayın!”
Erteleme sürecinin tamamını kullanan firmalar hakkında bundan sonra mali tablolarına göre nihai kararlar verilecek. Eğer borca batıklıktan çıkılmış ise erteleme kararları kaldırılacak, hala borca batık durumda ise iflas kararı verilecek. İflas kararı ile firmanın faaliyeti sona erecek ve İflas Masası’na devredilecek. Borca batıklıktan çıkarak erteleme kararı kaldırılan firmalardan borçlarını ödeyememiş ama yapılandırmış olanlar faaliyetlerine devam edecek. Borçlarını ödeyememiş ve ayni zamanda yapılandırma yapmamış veya kısmen yapmış olan firmalar ise, haciz yoluyla tüm varlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak. Böyle bir sonuçta firma yetkililerini oldukça önemli başka bir tehlike daha bekliyor. Bilindiği gibi iflas kararı verilen firmalar İflas Masası’na devrolur ve son üç yıllık kayıtları incelenir. Normal iflas şartlarının dışında başka bulgulara rastlanıldığı takdirde, bu kez “hileli iflas” kapsamında işlem yapılarak firma yetkilileri hakkında hapis cezası istemiyle Ağır Ceza Mahkemelerinde dava açılır. Sürecin başından itibaren tecrübeli mali ve hukuk danışmanları ile iyi bir ekip oluşturmuş, bütçe ve nakit akım tabloları hazırlayarak yol haritasını çizen ve mali disiplini sağlayan firmalar başarılı oluyor. Erteleme kararı almış veya almayı düşünen firmalara şunu öneriyoruz. “İşin hukuki ve mali boyutu ayrı ayrı çok önemli olup, her iki taraf bir bütünün iki parçasıdır. Gerçekleşebilir mali tablolar yardımıyla süreçle ilgili mutlaka en az iki üç alternatif plan oluşturmalı. Elde edilen sonuçlara göre uygun olan plan yürütülmeli. Ve erteleme süresinin başlarında alacaklı firmalarla mutlaka masaya oturulmalı.
Tanıl KÜÇÜK / İstanbul Sanayi Odası Başkanı
“İflasların artması şaşırtıcı olmaz”
“İflasların artması şaşırtıcı olmaz”
2001 krizi ertesinde Türkiye ekonomisinde makro ekonomik anlamda olumlu gelişmeler yaşanırken, sanayimizin rekabet gücü ile ilgili konularda yeterince hızlı adımlar atılamadı. Rekabet gücündeki sorunlara bir de TL’deki aşırı değerlenmenin eklenmesiyle sanayimizin rekabet gücü zarar gördü. Tam rekabet gücü ile ilgili adımlara sıra geldiği noktada da küresel kriz patlak verdi. 2008 ve akabinde 2009, küresel krizin olumsuz etkileri altında geçen iki yıldı. Dış talebin de büyük yara aldığı küresel krizden sanayimiz çok olumsuz etkilendi. Böyle bir ekonomik arka plan ve giderek sertleşen küresel rekabet şartlarını düşündüğümüzde iflasların artması çok şaşırtıcı değil. Yıllardır dile getirmeye çalıştığımız üzere sanayi kuruluşlarımız gerçekten zor koşullarda rekabet ediyor. Nitekim bu zorluk makro verilere de yansıyor.
İl bazında ilk 10 sıra
İller Şirket sayısı
İstanbul 543
Ankara 45
İzmir 35
Konya 29
Mersin 23
Denizli 22
Antalya 18
Kocaeli 20
Kayseri 12
Tekirdağ 9
Sektörlere göre dağılım
Sektör Sayı
İnşaat 155
Tekstil 141
Gıda - Tarım 112
Madeni mamuller 39
Otomotiv 38
Makine - Ekipman 34
Nakliye-Taşımacılık 32
Matbaa-Yayıncılık 31
Turizm-Otelcilik 25
Sağlık 19
Akaryakıt-Petrol 16
Mobilya 15
Holding 10
Diğer Sektörler toplamı 205
Toplam 872
İller Şirket sayısı
İstanbul 543
Ankara 45
İzmir 35
Konya 29
Mersin 23
Denizli 22
Antalya 18
Kocaeli 20
Kayseri 12
Tekirdağ 9
Sektörlere göre dağılım
Sektör Sayı
İnşaat 155
Tekstil 141
Gıda - Tarım 112
Madeni mamuller 39
Otomotiv 38
Makine - Ekipman 34
Nakliye-Taşımacılık 32
Matbaa-Yayıncılık 31
Turizm-Otelcilik 25
Sağlık 19
Akaryakıt-Petrol 16
Mobilya 15
Holding 10
Diğer Sektörler toplamı 205
Toplam 872
İdriz Çokal/Para Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder